Hemen Türk Dil Kurumu’na (TDK) başvuralım, kriz neymiş, kaynağından öğrenelim;
Kriz; TDK’ya göre 6 farklı anlamı varmış. Bizi ilgilendiren ise toplumsal boyutu. Bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran
Elimiz değmişken bir de Kerize de bakıverelim. Keriz; Kolayca kandırılabilen kimse
Kriz sözcüğü konu olduğunda ilk aklıma gelen Halk Bankasıdır.
Niye mi?
Dünyanın yaşadığı gelmiş geçmiş en büyük ekonomik kriz 1929 krizidir. Tüm dünyayı etkileyen bu krizden henüz daha 6 yıllık, çiçeği burnunda Türkiye Cumhuriyeti de çok derin etkilendi. Özellikle küçük esnafın nerede ise yok olma ile karşı karşıya kaldığını ekonomik geçmişimiz içinde okuyoruz. Kriz 1929 da tüm dünyayı kasıp kavursa da, Türkiye’de özellikle küçük esnaf ayakta kalmayı becerdi, bir - iki yıl sonrasında belini düzeltmeyi becerdi.
Peki nasıl oldu bu?
Bu, Mustafa Kemal Atataürk’ün “ Küçük esnaf ve zanaatkarlar için bir teşekkül vücuda getirmek lazımdır “ sözünde gizlidir. Halk Bankasının kuruluşu bu söz üzerinedir ve küçük esnafı yok olmaktan kurtaran da budur. Kurtuluş savaşından henüz daha yeni çıkılmış, Cumhuriyet henüz daha yeni filizlenirken ve çağdaş uygarlık adına devrimler bir biri ardına gelirken, yokluklar içindeki Türkiye ilk sınavını 1929 da vermiş ve belki de bugünkü kadar ezilmemiştir.
Çeşitli olaylardan sonra sıkça duyduğumuz bir sözdür ‘kriz yönetimi’ . Krizler yönetim ister, yönetilmek ister. Krizler yönetilmez ya da yönetilemezse, sonuç, çöküştür ve bu bir kaçınılmaz sondur.
1.5 yıldır salgın nedeni ile sıfırı tüketen esnaf için AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan çok ilginç bir söz kullandı “ tahammül sınırlarının zorlandığını biliyoruz”
Aklıma padişahın öyküsü geldi!
Padişah, vezirine emir vermiş “ vergileri artırın”
Artırmışlar… Padişah bir kez daha aynı emri yinelemiş. Her seferinde de “ halk ne yapıyor” diye sorarmış. Son artıştan sonra vezir padişaha “ halk karara kara düşünüyor “ diye rapor vermiş. Padişah durmuyormuş “artırın da artırın”
Son artıştan sonra vezirine bir daha sormuş “ halk ne yapıyor”
Vezir yanıtlamış “ Valla padişahım halk öyle mutlu ki, şıkır şıkır oynamaya başladılar”
Padişahın gözleri fal taşı gibi açılmış “ eyvah, halk oynamaya başladıysa, oynatmaya başladı demektir. Hemen geri çekin vergileri” demiş.
Şimdi 1.5 yıldır derinden derine gelen inlemeleri duymayanlar, yüzlerce intiharı göremeyenler diyorlar ki, “ tahammül sınırlarının zorlandığını biliyoruz”
VE, bu sözün üzerinden daha dakikalar geçmeden açıklıyorlar “ yılın ilk yarısında yüzde 7 büyüdük. G-7 ler arasında Çin’den sonra büyümede2. Sıradayız.”
Güler misin, ağlar mısın?
Bir yanda 1.5 yıl sonra gelen “ tahammül sınırlarının zorlandığını biliyoruz” şeklinde itiraf gibi bir söz, diğer yanda büyümede dünya ikincisi oluşumuzun açıklanması…
Büyümede 2. Sıradaysak, bunca intihar neyin nesi, ya da 10 ay içinde 2. Kez borç yapılandırması ne oluyor madem diye sormazlar mı adama… Dünyada büyüme hızı ile 2. Sıradaysak, icralarda, geri ödenemeyen kredilerde kaçıncıyız acaba? Enflasyonda, işsizlikte dünyada kaçıncıyız? Yoksulluk sınırının altında asgari ücret veren bizden başka kaç ülke var dünyada bir sorsak mı aklımızla dalga geçenlere??!!
Son günlerde nereye gitsem, çok sık duymaya başladığım bir söz var “Kriz yönettiklerini söyleyenler aslında bizi keriz yerine koyuyorlar. Kandırabildiklerini sanıyorlar”
“SANIYORLAR”… Çok anlamlı, çok derin bir söz, “sanıyorlar”
Krizle, kerizi şimdilik bir kenara bırakalım ve birkaç satır da imamlara hakaret olmasın diye imam diyemeyeceğim Mustafa Demirkan’a ayıralım.
Ayasofya Camisi’nde Cumhurbaşkanının karşısında Atatürk’ü hedef alarak, “Onlardan daha zalim, daha kâfir kim olabilir. Ya Rabbi, o zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” diyen Mustafa Demirkan’a atfederek, Neyzen Tevfik’le yanıt verelim…
…….. İşgaldeki hali sakın unutma!
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın ama,
Baban kim olurdu bilemezdin şerefsiz!
FACEBOOK YORUMLAR