Simge Uzun&Dilara Açıkgöz

Simge Uzun&Dilara Açıkgöz

[email protected]

Çocuklarda Anksiyete Bozukluğu

15 Temmuz 2021 - 11:22

Anksiyete diğer adıyla kaygı durum bozukluğu, günlük hayatımızda sıklıkla karşılaştığımız psikolojik bir rahatsızlıktır. Anksiyete, şiddetli bir korku ve panik duygusu hissidir. Anksiyete nedenleri henüz kesin olarak bilinmemektedir. Ancak travmatik olayların ve genetik yatkınlığın anksiyete bozukluklarına neden olduğu düşünülmektedir. Anksiyete bozukluğunun belirtileri şunlardır:
Sinirli, gergin, huzursuz hissetme
Kötü bir şey olacakmış gibi hissetme
Panik duygusu
Nefes alışın hızlanması
Kendini zayıf, güçsüz hissetme
Odaklanmakta güçlük
Dikkati kaygı yaratan düşünceden uzaklaştırmakta zorlanma
Uykuya dalmakta güçlük
Kaygıyı kontrol etmede güçlük
Anksiyeteye neden olduğu düşünülen durumlardan kaçınma hissi...
Anksiyete bozukluğunun görüldüğü spesifik bir yaş aralığı yoktur. Bu bozukluk her yaştan insanda görülür. Bugünkü yazımızda çocuklarda anksiyeteyi işleyeceğiz.
Çocuğun psikolojik-sosyal uyum ve işlevlerini bozacak yoğunlukta ve sürede yukarıda belirttiğimiz durumları yaşaması anksiyete bozukluğu olabilir. İşlevselliği bozmayan kaygı, hastalık belirtisi değildir. Hatta belirli oranda hissedilen kaygı, kişinin işlevselliğini arttırabilir. Çünkü anksiyete tehlike durumlarında alarm görevi görür ve kişinin hissettiği tehlikeye karşı onu uyarıp bu konuda harekete geçmesine neden olur. Yani çocuğun uyum ve işlevlerini bozmayacak düzeyde  hissettiği kaygı avantajlı ve yararlı olabilir. Ancak bu durumları engelleyecek düzeyde  hissedilen kaygı tedavi edilmelidir.
Çocukluk yılları insan hayatının en hızlı gelişim yıllarıdır. Bu yıllarda çocuğun her açıdan gelişiminin temelleri atılır. Fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal çocuk gelişimi başlar. Çocuk çevresini tanımaya ve çevresindeki ilişkileri kendince anlamaya, olaylara karşı fikir oluşturmaya başlar. Bu gelişim süreci içinde çocuğun içinde bulunduğu çevresel koşullara göre kaygı düzeyi de şekillenmeye başlar. Kaygı duygusu anne-babasının, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının yani çevresinde gördüğü davranışlara göre artış ve azalış gösterir.
Çocuklarda anksiyete görülmesinin birçok nedeni vardır. Bu nedenler her yaş grubuna ve her çocuğa göre farklı olabilir; fakat genel olarak yaşlara göre anksiyetenin kaynakları şöyle sıralanabilir:
0-1 yaş için; ebeveynin yokluğu, gürültülü ortamlar, temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, anneye aşırı bağımlı hale getirilmesi ve aniden memeden kesilmesi veya anne memesinden yoksun bırakılması kaygıya neden olabilir.
1-3 yaş için; bir yabancıyla karşılaşma, bakımını sağlayan kişinin yokluğu kaygıya neden olabilir.
3-6 yaş için; karanlık, hayvanlar ve hayali yaratıklar, birden ortaya çıkan çevre değişiklikleri kaygıya neden olabilir. Bu dönem içinde, 3-4 yaşındaki erkek çocuklarda iğdiş edilme, kızlarda ise cinsel organının erkeklerden farklı olduğunun anlaşılması, aileye yeni bir kardeş gelmesi kaygıya neden olabilir.
6-7 yaş için; yabancılar, gürültü ve yüksek ses, gök gürültüsü, kötü masal kahramanları, aileden ayrılma, gece yalnız kalma, okula başlama ve okula gitme, arkadaş edinememe ve arkadaşları tarafından istenmeme, başarılı olamama kaygıya neden olabilir.
Bunların yanı sıra, çocukluk döneminde maruz kalınan aşırı reddedici, küçük düşürücü tutumlar, ergenlik döneminde diğer yetişkinlerin alaycı tutumları, ceza verirken ana-babaların cezaya eşlik eden itici davranışları, çocuğun fiziksel veya psikolojik baskı altında tutulması, çocuğun altını ıslatma ve cinsel oyunlarının tepkiyle karşılanması, aşırı koruyucu tutumlar, ana-babaların birbirine karşıt düşen istekleri, tutarsızlıkları, boşanmış ailelerde ana-baba arasında boşandıktan sonra bile devam eden çekişmeler, çocukta kaygının oluşmasına neden olabilmektedir.
Anksiyete tedavisindeki önemli nokta çocuğun hayatını ne kadar etkilediğidir. Sosyal geri çekilmenin yoğun olduğu, psikoterapiye yatkın olmayan çocuklarda ilaç tedavisi uygundur. Ancak öncelikli tercih edilen yaklaşım psikoterapidir. Çocuklardaki anksiyete bozukluklarının tedavisinde genel yaklaşım psikodinamik teori ve teknikle desteklenen bilişsel davranışçı terapilerdir.
Bilişsel ve davranışçı terapide yüzleştirme (maruz bırakma), olasılık yönetimi (pekiştirme, söndürme ve benzeri yaklaşımlarla anksiyete öncesi ve sonrası olayların değiştirilmesi), gevşeme teknikleri, modelleme ve rol yapma gibi metodlar kullanılır. Özellikle travmatik bir olaya maruz kalan çocuklarda oyun terapileri ve çizim terapi teknikleri yararlı olur. Oyun temalarında korku ve kavrayışlar rahatlıkla saptanabilir. Oyunun çocuk tarafından yazılan ve oynanan farklı senaryoları, anksiyeteyi azaltmaya ve terapistin olayla ilgili diğer korku ve fantezileri saptamasına yardım eder. Anne-babaların çocuklarına verdikleri güven duygusu ve çocuklarının özgüvenini sağlayıcı onurlandırmalar, anksiyete bozukluğu tedavisinde uzmanlara yardımcı olacaktır. Aynı şekilde çocuğun kaygısının okuldaki performansını da etkileyeceği göz önüne alındığında, tedavide aile-okul-uzman işbirliği gereklidir.
 
 

Bu yazı 639 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum