SİNOP KADIN PLATFORMU; "YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!"

SİNOP KADIN PLATFORMU; "YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!"
01 Temmuz 2021 - 16:17










Sinop Kadın Platformu İstanbul Sözleşmesi hakkında basın açıklamalarında bulundu.
Sinop Kadın Platformu Uğur Mumcu Meydanı’nda İstanbul Sözleşmesi hakkında basın açıklamalarında bulundu. Gerçekleşen basın açıklamasında, “Bugün de yarın da İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Asla itaat etmiyoruz!
Süren kadın ve LGBTİ+ düşmanı kampanyalar sonucunda Türkiye’nin, 2011 yılında ilk imzacısı olduğu, 2014 yılında mecliste oybirliğiyle kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi’nden 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararı’yla “çekildiği” ilan edildi. Geçtiğimiz gün, Danıştay’ın da “Cumhurbaşkanı’nın kararları Anayasa’ya aykırı olsa bile biz karışamayız” diyerek yürütmeyi durdurmayı reddetmesiyle bu karar bugün kesinleşti. Evet, birileri bugün haklarımızı elimizden alarak, şiddet faillerini sevindirerek, bizi erkek şiddeti karşısında biraz daha korumasız bırakarak kazandıklarını, bizi sindirebileceklerini, susturabileceklerini, hayatlarımızı rehin alabileceklerini sanabilir. Elmalı’da olduğu gibi çocuk istismarını serbest, gökkuşağını, bizim bu sokaklarda yürümemizi suç kılabileceklerini sanabilir. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilme kararının alındığı, çocuk istismarının erken evlilik adıyla meşrulaştırma girişimlerinin arttığı, kadına ve çocuğa karşı baskı, şiddet ve istismarın yoğun biçimde devam ettiği ve birçok delile rağmen sanıkların skandal kararlarla tahliye edildiği bir dönemde, kadınların ve çocukların haklarına yönelik her türlü müdahaleye karşı kararlılıkla mücadelesini sürdürecektir. Çocuk istismarının meşrulaştırılması anlamına gelecek tüm uygulamaların karşısında olacağımız bilinmelidir. Cinsiyete dayalı eşitsizliğin giderilmesi için İstanbul Sözleşmesi hükümleri uygulanmalı ve imza altına alınan sözleşmelerin gerekleri hayata geçirilmelidir.
 Şirin Ünal, Zaynal Abakarov, Musa Orhan, Rahmi Akman, Tolga Ağar gibilerinin cezasızlığın verdiği pervasızlıkla hayatı biz kadınlara, çocuklara, LGBTİ+lara sonsuza kadar dar edebileceğini sanabilir. Çok yanılıyorlar. Çünkü bu hukuksuz karar bizim nezdimizde yok hükmündedir! Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: Bizim için bitmedi. Biz her gün yeniden başlıyoruz, hayatın her alanında, her yerde, her an mücadele ediyoruz. Çok iyi biliyoruz ki biz İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatacağız. Yüzyıllardır süren bu mücadele emeğimizle, bedenlerimizle, kimliklerimizle, arzularımızla eşit, özgür, erkek-devlet şiddetine maruz kalmadan yaşayana kadar da bitmeyecek.
Biz lütuf değil eşitlik istiyoruz. Bir kere daha söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadelede bugüne kadar kaleme alınmış en kapsamlı ve en temel hukuksal metin ve uluslararası sözleşme. Temelini ise kadınların yüzyıllardır savundukları eşitlik talebi oluşturuyor. Eşitlik talebi reddedilerek erkek şiddetiyle mücadele edilemez, yalnızca şiddet yeniden üretilir. Çünkü erkeklerin kadınları “gece o saatte orada ne işi vardı”, “yemeğin tuzu eksikti”, “beni terk etmeye kalktı” gibi gerekçelerle öldürme, LGBTİ+’lara şiddet uygulama cüretini kendilerinde görmelerinin en temel nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliği! Bununla mücadele eden sözleşme ve yasaları uygulamak yerine ‘Biz başka eylem planı yapacağız’ demek kadınların hakları ve hayatlarıyla alay etmektir. Devletin yaşam haklarını korumakla yükümlü olduğu yurttaşları eşit kabul etmemesi, itaate, ikincil olmaya zorlaması demektir.
Bunu asla kabul edemeyiz. İşte bu yüzden bizi cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, konuştuğumuz dil, yaşadığımız hayat üzerinden ayrıştırma çabalarının karşısında, birimizin şiddet gördüğü koşulda hiçbirimizin güvende olmadığının bilinciyle, hep birlikteyiz. 20 Mart’tan beri katilleri değil kadınları, LGBTİ+ları engellemek için yaptıkları her şeye rağmen sokaklardayız, her yerdeyiz. Çünkü bu bizim için bir hayat mücadelesi!
Aynı bugünden önce olduğu gibi 1 Temmuz’dan sonra da buradayız, eşit ve şiddetsiz yaşamak için hayatın her alanında mücadeledeyiz. Sözleşmeyi iptal edenler “aile yapısı bozuluyor, toplum değerleri parçalanıyor” gerekçeleriyle şiddeti bir “değer”miş gibi pazarlamaya, topluma içkin kılmaya, normalleştirmeye çalışıyorlar. Ama kaybediyorlar. Bizi eşitsizliğe mahkûm eden cinsiyetçi, homofobik ve transfobik yargıları değiştirmek, yalnızca fiziksel değil her türlü erkek şiddetine karşı dayanışmamızı büyütmek, şiddete uğrayan kişinin diline, dinine, kıyafetine, ırkına, medeni durumuna, vatandaş olup olmamasına, sınıfına, cinsel yönelimine, cinsiyet kimliğine göre ayrıştırılmasına izin vermemek, devletin İstanbul Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi için mücadeleden asla vazgeçmemek elimizde. Bunu yapacak gücü de birbirimizden alıyoruz.
Nasıl bu sözleşmeyi mücadelemizle var ettiysek, bugünden sonra da daha eşit, daha özgür günleri birlikte var edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması!” ifadelerine yer verildi.

 
Bu haber 1031 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

<