15 Temmuz'un Filleri

Deniz Özen'in Kaleminden ' 15 Temmuz Filleri' Adlı Köşe Yazısı

15 Temmuz'un Filleri
26 Eylül 2016 - 20:28 - Güncelleme: 26 Eylül 2016 - 20:37

Sonuna Kadar Okuyun !

Kâbe'yi yıkmak üzere büyük bir orduyla gelen Yemen valisi Ebrehe'nin ordusuna saldıran kuşlar ve Ebabil kuşlarının destan ve inayet kokan öyküsü…

Ebâbil, Arapça'da "bölükler, sürü, sürüler" demektir. Kelime, Kur'ân-ı Kerim'de Fil sûresinin üçüncü ayetinde geçmektedir. 

"Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı?

 Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üstlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taslar atıyorlardı. Nihâyet onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı." (el-Fil, 1I5/1-5).

Bu olay Hz. Peygamber'in (s.a.v) doğduğu yıl olmuş ve orduda bulunan fil/fillerden dolayı Araplar arasında "Fil Vak'asi", geçtiği yıl ise "Fil Yılı" olarak meşhur olmuştur. Olay kaynaklarda söyle zikredilmektedir:

Habesistan Krali Necâsi Ashame'nin, Yemen'e hükümdar tayin ettiği Ebrehe b. Sabbah el-Esrem, Mekke'ye giden kervan ve Kâbe ziyaretçilerini çekmek ve San'a şehrini ticaret merkezi haline getirmek üzere burada Kulleys veya Kalis denilen bir tapınak (kilise) yaptırdı. Ancak tapınağa gelen olmadığı gibi Fukaym kabilesine mensup bir Arap veya bir grup Arap kiliseye girerek pislediler. Bunu öğrenen Ebrehe çok kızdı ve Kâbe'yi yıkacağına yemin etti. Büyük bir ordu ve gayet iri cüsseli "Mamud" adli fili önde olduğu halde Mekke'ye yöneldi. M.S. 57I veya 571 yılında altmış bin asker ve on yahut dokuz fille yola çıktı.

Ebrehe yolda Yemen kralı Zû Neferi bozguna uğrattı, ardından Has'amlıları yendi ve bunların Nufeyl b. Nubeyb adındaki liderinin hayatını bağışlayarak kendisine Mekke'ye gidişte rehber yaptı.

Taif'teyken Sakif'liler tanrıları Lât'i korumak uğruna Ebrehe ile işbirliğine yanaşıp Ebû Regal'i ona rehber olarak verdiler. Ebrehe'nin fillerin desteğindeki muazzam ordusunun karsısında hiçbir ordu dayanamadı ve Kureys'liler bu gelişe bakarak Kâbe'nin yıkılacağına kesin olarak inanmaya başladılar.

Abdülmuttalibin Ebrehe ile Görüşmesi

Mekke yakınında Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadırlarını kurdu ve çevredeki Mekke'lilere âit develeri yağmaladılar. Burada, Ebû Regal öldü. Develerin içinde Abdülmuttalib'in de iki yüz devesi vardı. Ebrehe'nin elçisi Hinata el-Himyeri Mekke'ye giderek Kureys'lilerin ileri gelenleriyle görüştü ve "Kâbe'yi tavaf etmeyi bıraktıkları takdirde onlara saldırmayacaklarını" söyledi. Onlara sadece Kâbe'yi yıkmak için geldiklerini, kendileri ile savaşmayacaklarını bildirdi.

Abdülmuttalib, "Biz onunla savaşmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez. Orası Beytullah'tır, eğer korursa O (Allah) Harem'i korur" dedi; develerini görüşmek üzere Ebrehe'nin yanına vardı. Abdülmuttalib'e iyi davranan ve önce onu takdirle karşılayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince söyle dedi: "Seni ilk gördüğümde gözüme büyük bir şahsiyet olarak görünmüştün. Ama sen Kâbe'nin korunmasını isteyeceğin yerde develerinin pesine düşünce gözümden düştün." Abdülmuttalib, "Ben develerin sahibiyim. Kâbe'nin de sahibi var, O onu korur" dedi.

Abdülmuttalib develerini alıp Kureys'lilerin yanına döndü, onlara olup biteni anlattı ve hepsi, muhtemel bir katliâma karşı Mekke'den ayrılıp dağlara çekildiler.

Fillerin Yere Çökmesi

Sabaha karşı Ebrehe, Mekke'ye ilerledi. Mamud denilen büyük fil, şehre yaklaşınca yere çöküverdi; kalkması için çok uğraştıkları halde kalkmadı. Öteki fillerin de, Kâbe yönünde sürüldüklerinde yere çöktükleri, başka bir yöne yöneltildiklerinde koşarak kaçmaya çalıştıkları görüldü. Bu mucizeyi olayın sıhhati Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Kusva adlı devesinin Mekke yakınlarında çökmesi olayında, Nebi (s.a.v.)'in söylediği sözlerle sabit olmuştur: Devesi çökünce Rasûlullah'ın ashabı, "Deve çöktü" dediğinde, Rasûlullah; "Hayır, Kusva çökmedi, yalnız onu 'Fili engelleyen' engelledi" buyurmuştur. Buhâri ve Müslim'de, Rasûlullah (s.a.v.)'in Mekke'nin fethi günü söyle dediği nakledilmektedir: "Yüce Allah filleri Mekke'ye girmekten alıkoydu. Ama Rasûlunü ve müminleri oraya gönderdi. Dün olduğu gibi bugün de oranın hürmeti iade olmuştur. Dikkat edin, hazır olan olmayana bildirsin. "

Kuşların Ebrehe Ordusuna Saldırması

Ebrehe ordusu Mekke'ye girerken deniz tarafından, daha önce o bölgede hiç görülmemiş, kırlangıca benzer kuş sürüleri bir anda ortaya çıkarak Ebrehe ordusuna saldırdılar. Gaga ve pençelerinde taşıdıkları taşları ve çamurdan balçıkları askerlerin üzerine bıraktıklarında onlar, kurumuş, paramparça olmuş ağaç yaprakları gibi dağıldılar. Rehberleri Nufeyl kaçtı, askerler kus saldırısında telef olup feci şekilde öldüler; yolda kalanlar, geriye dönenler de helâk oldular. Mekke'liler bu mucizeyi dağlardan seyrederken Allah’ın iradesi karsısında hayret ve dehşet içindeydiler. Ebrehe, bu saldırıda etleri parçalanmış, çürümüş halde San'aya dönerken, Hasm kabilesinin yaşadığı bölgede göğsü ikiye yarılarak acıklı şekilde öldü.

Bu olay Rasûlullah'in (s.a.v) dünyaya geldiği yılda vuku bulduğundan, Peygamberimizin (s.a.v) ilk mucizelerinden sayılmıştır. Yeryüzünün en ihtişamlı ordusu ve hayvanları (filleri) ile gelen Ebrehe ve ordusunu Allah, bir ibret olsun diye gözle görülemeyen küçük canlılarla mikroplarla helâk etmiştir.

Şuanda yazdığımı okuyorsanız eğer, Allah’ın kudretinin ne kadar sonsuz olduğunu bir kez daha idrak etmiş oldunuz.

 İslam tarihi bu ve buna benzer nice mucizelerle doludur. Yüce yaradan, bir fili, bir kuşu, bir böceği mukadderat yükleyerek asker ediyor ve umulmadık anlarda o eşsiz kapılarından bir kapı daha açıyor. Fili, kuşu asker eden yüce Rabbimize sonsuz hamd ve senalar olsun…

Neden 15 Temmuz'un  Filleri ?

Bu soruyu yanıtlamak için öncelikle o geceye gitmek gerek. Tamda TRT 1 ekranlarında silah zoru ile bildirinin okuduğu o dakikalara…

Türkiye’nin neredeyse tamamı, eyvah! Yine darbe oldu. Tarih tekerrürden ibarettir düşüncesi ile, bankamatikler, marketler, fırınlar vs. adeta yağmalandı hem de parası ödenerek.

Ancak, bir şeyler ters gidiyordu,  ilan edilen darbe geçmiştekiler gibi değildi. İnanılmaz bir kafa karışıklığının içerisinde, o cep telefonun küçücük ekranından seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ının seslenişi ile, Milli irade Milletine, iffetine, vatanına, bayrağına sahip çıkmak için çıktı sokaklara.

Nasıl ki; Fil oturduysa olduğu yere, oturdular tankların önüne.

Nasıl ki; Ebabil kuşları akın akın aktı düşmanın ütüne, aktı bu millet hainlerin üstüne.

O gece sokağa çıkanlar iman zırhlarını giydiler. Geçenlerde o gece sokakta kurşun yiyen bir vatandaşın dediği hiç aklımdan çıkmıyor. Şöyle demişti ; ‘O an bir şey oldu ve kendimi tanıyamadım, aniden bambaşka biri oldum, normalde ölüm dendiğinde korkan ben, ölüme koşan bir yabancıydım kendime’

Allah Ekber’dir !

Ebrehe’nin Mahmud isimli fili neden gitmeyip çöküverdiyse yere,

Ebabil kuşları nasıl birden bire askere dönüşüverdiyse,

İşte, ölüm korkusu ile kalbin arasına gizlenen ‘İman Gücü’

Yüce Rabbimizin sonsuz Kudreti,

Bizi biz yapan, bin yıllarca ayakta durmamızı sağlayan imana itaat, Rabbine biat anlayışıdır.

İşte bu yüzden hepimiz Fil, hepimiz Ebabil ’iz. Bu arada, ‘Ebabil bir kuştur’ sözünü duyarsanız bir yerde, o sadece bir kuş değil, o içi iman dolu Allah’ın askeridir demeyi unutmayın.

Tarihler geçer, savaşlar hep olur, ya adı değişir, yâda savaş meydanları. Ama mutlaka savaş olur. Dünya var oldukça özellikle dinler arası savaş hiçbir zaman bitmeyecek.

Rabbimizin sonsuz kudreti en çaresiz olduğumuz anda yanımızda olacak. Tıpkı iftara 2 dakika kala, tamda takatimizin bittiği anda duyduğumuz ezan sesi gibi…

15 Temmuz bizlere zayıf noktamızı gösterdi !

Eli kanlı Fethullah terör örgütü yaklaşık otuz yıldır çalışmış, hem de hiç yorulmadan. Yorulmamış çünkü zayıf noktamızı yani, anlamdan dinleyerek, anlamaya çalıştığımız dinimizi, hayata entegre edemediğimiz İslam ahlakımızı, anlamını bilmeden icra etmeye çalıştığımız inancımızı kullanmış. Yani, bizim zayıflığımızı bize karşı silah olarak kullanmış.

Cemaat adı altına gizlenmiş ve gözlerimizi kapatıp vicdanımızın sesini dinlediğimizde anlayabileceğimiz gerçekler saptırarak anlatılmış.

Oysa ki; okuduğumuzu anlayabilseydik bu kadar kanar mıydık yalana ve dolana…

Kimseye ihtiyacın yok, seni yaradan Rabbinle bireysel bir bağın var zaten. Ne cemaate, nede bir başkasına kimselere ihtiyacın yok. Yüce Kuran-ı Kerim senin anlaman gerektiği kadarını açıkça anlatıyor.

Sıcak Darbe Bitti, Şimdi sıra soğuk savaşta!

15 Temmuz darbe girişimi anlatmaya çalıştığım iman gücü ile bertaraf edildi. Bundan sonra ne olacak?

Hemen anlatayım;

Dinler arası savaşta en büyük silahımız her bir bireyin bilgisi olacak,

Okuduğunu anlayacak,

Vicdanının sesini dinleyerek yıkılmaz bir iman gücü ile kuşanacak,

Dinine, imanına, Rabbine, iyice ve daha da sarılacak.

15 Temmuzdan şu dersi çıkaracak; İslam’ın ilmi bana yeter, İlmi okumam, onu anlamam bana yeter. Bunu başarırsak eğer, dışından Allah diyen fakat içinde fitnelik ve din düşmanlığı besleyen Fetö ve müritleri asla muvaffak olamayacak…

Ne demişti Abdülmuttalib, "Ben develerin sahibiyim ben develerimi korurum. Kâbe'nin de sahibi var, O onu korur" demişti !

Sen şimdi sadece İmanını koru,

Bilerek koru,

Okuyarak Koru,

Ne İstersen İste, Rabbinden İste, Gerisi sadece Vesile…

İslami değerlerimizi, inancımızı, vicdanımızı kullanarak bizi oyuna getiren Fetö ve onun gibilerine, bundan öncekileri hatırlat…

Ebreheler varoldukça, Ebabiller hep var olacak…

Bu haber 3740 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

<