Tarihin Tuttuğu Aynadan Bakan Deniz Özen Yazdı! 30 Kasım 1925...

 Tarihin Tuttuğu Aynadan Bakan Deniz Özen Yazdı! 30 Kasım 1925...
30 Kasım 2016 - 16:07 - Güncelleme: 30 Kasım 2016 - 17:33

Tarihte bugüne baktığımızda çok önemli bir olayı görmüş olacaksınız.

30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip, 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması” kanunu…

Bu kanun bir Atatürk Devrimidir.

Konya milletvekili Refik Bey ve beş arkadaşının önerisiyle meclise sunulup kabul edilen Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun; bütün tarikatlarla birlikte şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır. Ayrıca yasa ile Türkiye Cumhuriyeti içinde padişahlara ait ya da bir tarikata çıkar sağlamaya yönelik tüm türbeler kapatılmış, türbedarlıklar kaldırılmıştır. Yasaya aykırı davrananlara para ve hapis cezası getirilmiştir.

 

Üstelik bu yasa, 1982 anayasasında "inkılap kanunları" (anayasanın 174. Maddesine göre anayasaya aykırılığı iddia edilip iptal edilemeyecek kanun) arasında kabul edilerek koruma altına alınmıştır.

Çıkan bu yasanın hemen öncesinde Doğu Anadolu bölgesinde cereyan eden Şeyh Sait isyanını görüyoruz…

İsyanda, gücünü tekke, zaviye ve dergâhlara yerleşmiş tarikatçılardan aldığı açıkça biliniyordu. İsyancıları yargılayan Diyarbakır İstiklal Mahkemesi, 28 Haziran’da okunan karar metninde “şeyhlerin tekke ve zaviyelerde kendilerine Allah süsü vererek halkı kendilerine taptırmak gibi fiiller işlediğinin anlaşıldığını" bildirmiş ve yargı bölgesi içindeki tekke ve zaviyeleri kapatmıştı…

Aradan geçen 91 yıl sonrasına baktığınızda, vuku bulan bazı hadiselerin birbiri ile bağlantısını kurmadan edemiyor insan.

O zamanlar Nakşbendiyye Şimdi ise Fetö….

91 Yıl öncesinde Devleti ve O zamanın Lideri Mustafa Kemal’i din düşmanlığı yaptığını ileri süren kahrolası zihniyet…

Günümüze baktığımızda ise, dini kullanarak devletin içine sızmış, tam bir İslamofobik misyona hizmet eden Terörist, ele başı Fethullah Gülen…

Bu yaşanan her iki olaya baktığınızda en belirgin ortak nokta şu; Devlet Düşmanlığı’…

Devletine Düşman olandan Dinine dost olmaz...

O zamanlarda da dini kullanarak, insanların dini duygularını suiistimal ederek, halkı Devlete karşı kışkırtma ve ayaklandırma…

Tarih her anlamda tekerrür ediyor, o zamanda bu misyoner zihniyetlere verilen cevap, 91 yıl aradan sonra 15 Temmuz gecesi bir kez daha verildi…

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 30 Ağustos 1925'teki Kastamonu söylevinde "Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." demişti…

Bu söyleminin altında hiç şüphesiz ‘ Laiklik’, Din ve Devlet işlerini birbirinden ayırmak yatıyor…

Zamanında dini alet ederek Devleti yıkmaya çalışanlar, bugünde dini kullanarak Devleti yıkmaya teşebbüs etti.

Peki;

Kimdiler bunlar?

Nereden ve Nasıl besleniyorlar?

Bunların pusulası kim ya da kimler?

İstediklerini yaptıklarında karlı çıkacak olan kimler!

Bu soruların cevapları için biraz daha geriye gitmek gerekecek. Haçlı seferlerine kadar…

Haçlı seferinin amacı; ‘Müslüman Topraklarını tekrar ele geçirmek için yapılmaya çalışılan, ‘Yeniden Fetih’ dir.

İlk çıkış yerleri ise, İspanya ve Portekiz’dir. Bu ülkelerde hakimiyet kuran Müslümanlara karşı başlatılan Fetih hareketidir…

 

Tarih, günümüze ayna tutuyor!

Haçlı seferlerinin başladığı 1096 yılından günümüze bakıldığında, her şeyin sebebi; ‘Toprak’ çıkıyor. Dinler arası savaşlarında asıl sebebi toprak. Ahretliğini dünyalık için kullananlara yazıklar olsun... Yüce Rabbim kalplerden geçeni ve her şeyin en iyisini bilendir. O, Hikmet ve Kudret sahibidir…

Gayrı Müslimler, Yüzyıllardır Müslümanları neden öldürdü?

Din için mi?

İnançları için mi?

Her ikisi de değil!

Sadece ama sadece toprak içindi bu kıyasıya savaşlar, katliamlar…

Bitecek mi?

Gönüllerimizin Sultanı,

Alemlere Rahmet,

İnsanlığa ışık,

En sevgili,

Ey sevgili,

Muhammet Mustafa (S.A.V) efendimizi anladığımızda,

Yolumuz, İzimiz, Işığımız yüce Kuran-ı Kerim’i iyi anladığımızda,

Sadece Namazlarda Cemaat olduğumuzda,

Bitecek…

Biz çok güçlüyüz,

Çünkü inancımız güçlü,

Dinimiz hak dini,

 Dinimiz Hoşgörü dini...

Sevme, sevilme var mayasında…

Yazımı şu mısralarımla bitireyim;

Medet Yüce Allah’tandır,

Ne kulunda,

Nede kulun sana sunduklarında,

Sarıl mukaddes Kuran-ı Nuruna,

Düş Rabbinin yoluna,

Bakma Namazdan gayrı sağına soluna,

Kurtuluş bundadır anlayana...

Bu haber 2659 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

<