ESNAFIN SESİNE KULAK VERMEYE DEVAM EDİYORUZ!

Ajans Sinop Gazetesi olarak, kent esnafının sesi olmaya devam ediyoruz. Kentimizin güzide esnaflarının ekonomik nabzını tutmaya devam ediyoruz. “Sizin sesiniz sizin gücünüz” Misyonu ile çıktığımız bu yolda, sesinizin olabildiğince yükseğe çıkması için çabalıyoruz. Gelin hep birlikte esnafımızın sesine göz atalım.

ESNAFIN SESİNE KULAK VERMEYE DEVAM EDİYORUZ!
04 Aralık 2020 - 13:56 - Güncelleme: 09 Aralık 2020 - 16:51

“BENİM PERSONELİMİN İŞKUR’DAN ALDIĞI DESTEKLE GEÇİNME ŞANSI YOK!”

Kentte esnaflık yapan Timur Aydemir; “Mart ayında hayatımıza giren koronavirüsle beraber sektörümüzde pek çok kural değişti. Öncelikle mesafe sorunumuz ortaya çıktı. Herkesin dip dipe, kol kola yemek yiyebildiği ortamlar tarih oldu. Bu bir zaman daha devam edecek belli ki. Herkes birbirinden korkar oldu. Dışarıdan gelen müşteride herkes tedirgin. Acaba gittiğim yerde sağlık konusunda titizlik var mı? Mesafeyi koruyor mudur? Hijyen kurallarına uyuyor mudur? Diye gelen müşteri tedirgin. Bizim yanımızda çalışan personelde acaba dışarıdan gelen müşteride birilerinden bir virüs, bir hastalık kapıp ta mı gelmiştir? Ben kendimi nasıl korurum derdinde. Tüm sıkıntımızın temeli bu. Mesafe. Bunun haricinde insanlarda bir başka tedirginlik var. Ben gittiğim zaman restoranda çalışandan değil de, acaba bir başka müşteriden de virüs kapar mıyım? Diye korkarak geliyordu. Haziran’dan bu yana biraz rahatlama oldu. Şuan tamamen paket servis üzerine çalışıyoruz. Saat 20:00’a kadar gel al uygulaması ve gün içinde paket servis olayımız var. Fakat bu uygulama bizler için yeterli olmuyor. Hem pandeminden dolayı personel çıkartma konusunda bir kısıtlama geldi. Ben aynı personelle çalışmak zorundayım. Aynı maaşı vermek zorundayım. Sigortasını yapmak zorundayım. İŞKUR’dan destek aldık ama çok makul bir destek değildi. Bizim yanımızda çalışan hiçbir personelin İŞKUR’dan aldığı 800 TL ile geçinme şansı yok. Bizde 1 hafta bir grup çalışıyor. 1 hafta farklı bir grup çalışıyor. Bunun neticesinde de herkesin harcamalarını kısıtlaması gerekti. Kapatmak ta istemiyoruz. Ben kapatsam tüm personel açıkta kalacak. Bunun sonunda da gelip geçici bir süreç olduğu için bu sürecin sonunda da ben bu personeli bulmakta güçlük çekeceğim. Ondan dolayı kaybetmek istemediğim için oturduk konuştuk anlaştık. Dükkân sahibim ve toptancılarım sağ olsunlar bizi idare ediyorlar. Şuan süreci getirmeye çalışıyoruz.”



“MUTLU KENT DİYORUZ AMA MUTSUZUZ!”

Kentte esnaflık yapan bir diğer isim Sinan Ergen ise; “İşlerimiz gerçekten çok kötü durumda. Dünyayı saran pandemi sürecinde bizde zor durumda kaldık. Tabi bu durumda herkes kendisinden sorumlu. Biz de işletmeler olarak önlemlerimizi alıyoruz. Fakat bu önlemler neticesinde biz geçen sene 2020’nin Mart ayında pandemi sürecinde çok zorluklar yaşadık. Bu zorluklar neticesinde devletimizin hiçbir katkısını görmedik. Sadece esnaf ve sanatkârların aracılığıyla kamu bankalarından aldığımız 25.000 TL ile ayakta durmaya çalıştık. Samimi söylüyorum. Biz pandemi sürecinde Cumartesi-Pazar siftahsız dükkân kapattık. Siftahsız dükkân kapatmak demek gelecekteki umudumuzun gittikçe solduğu bir dönem demek. Zaten pandemi sürecinde görüldüğü gibi küçük esnaf diye bir şey kalmadı. Küçük esnaflar bitti. Şimdi orta esnaflar bitmek üzere. Büyük esnaflarında can çekiştiğini düşünüyorum. Ben şahsi olarak açıkçası 1000 TL olan sigortamı yatıramıyorum. Çünkü her gün sigorta için 30 TL ayırmam gerekiyor. Her gün dükkânım için bir para ayırmam gerekiyor. Burası kira. Bu nedenle biz geçen sene 2020’nin Mart, Nisan, Mayıs aylarında ben dillekçe verdim. Kafe, çay ocakları gibi yerleri kapattınız. Mülki özel idare olan yerlerden kira almadınız. 65 üstü yaş sınır koydunuz devlet olarak. Dışarı çıkmayın dediniz. 20 yaş altına da kısıtlama getirdiniz. Benim zaten iş yaptığım kişiler bu kişiler. Orta yaş grubunda fotoğraf çekiyorum ama çektiğimiz fotoğraflar bizim kiramızı karşılamak durumunda değil şuanda. Devlet büyüğümüz ise bize sahip çıksın. Ben devletin hiçbir babalığını göremedim. Ben ufak birikimlerimle bu zamana kadar böyle geldiğimi düşünüyorum. Ben devletimden geçmişteki olan pandemi sürecinde Mart, Nisan, Mayıs aylarında kira alınmasın. Ben şimdi 9000 TL’ye yakın kira ödeyeceğim buraya. Nasıl ödeyeceğim? Varsa öderiz ama olmayan parayla nasıl ödeme yapacağız? Ya kredi alacaksın. Ya da kredi kartına saldıracaksın. Bu da ticaret yaptığımız anlamına gelmez. Bu önümüzdeki yıllar için borçlandığımız anlamına gelir. Bir araba, bir ev almak istesek alamayız. Çünkü kredi ödemek zorunda kalıyoruz. Biz sigortaya gidip borcumuzu ödeyemeyeceğimizi ve borçlarımızın silinmesini talep edeceğiz. Ve bunların karşılığında hizmet istemediğimizi söyleyeceğiz. Şimdi yeni yasaklar ve kısıtlamalar geldi. Artık hafta sonu komple yasak. Tamam, ben Cumartesi, Pazar dükkânımı kapattım. Tamam kapatalım. 1 hafta da kapatalım. Kapatalım da. Benim zaten kiram ve diğer ödemelerim işliyor. Devletimizin bu dükkânları kapattığı süreç içerisinde dükkân sahiplerine kiraları düşün demesi gerekmiyor mu? Ben 51 yıldır devletin sıcaklığını hissedemedim. Biz esnafların memurlar kadar değeri yok. Bir diğer konu ise bu pandemi süreci içerisinde kent meydanı projesi. Bilindiği gibi şuan da Hükümet Konağı taşınmaktan vazgeçti. İkinci ve üçüncü dereceye atıldı. Bu konularda gözler bilindiği üzere kamu, kuruma ait olan Özel İdare İş hanına döndü. Buraları emin olun yıkmaya hiç gerek yok. Yani meydan projesi bu meydanda olmaz. Burası zaten trafiği de çok sıkıştırmıyor.  Toplum bu işe sıkıştırıyor diye bakıyorsa ben bir çözüm yolu üreteyim. Şuan da ki Hükümet konağının orada 400-500 araçlık bir otopark var. Ben daha önceki yazımda da belirttiğim gibi sayın valimize seslendim. Burayı otopark olarak kullanalım. 2 tane görevli koyalım. Girişten de 5 TL alalım. Sinop’un da otopark sorununu çözelim dedim. Ama maalesef bizi idare eden kurum amirleri bizi hep yıkmaktan yana. Sinop Belediyesi 9 mahallenin orta göbeği olan yerde. Bundan önce birçok belediye başkanı buraları yıkmadı. Şimdi siz ne oldu da burayı terk ediyorsunuz? Sinop Belediyesine yaşlılar için bir asansörden bahsettiler. Pardon da sizin gideceğiniz yerde asansör var mı? Çok merak ediyorum. Ayrıca personel ulaşımı nasıl olacak? Ben olsam o belediyeyi terk etmem. Ya da yapabiliyorlarsa diş sağlığının oraya belediyeyi yaptırsınlar. Burayı yıkmanın anlamı yok. Özel idare hanına ise küçük ofisler şeklinde doktorlar, avukatlar yerleştirebilirdi. Çok ta güzel olurdu. Maden siz buraları yıkacaktınız il genel meclisini tuttunuz devlet bütçesinden 350 milyar parayı neden harcadınız? Bizim yatırdığımız paralarla, kiralarla özel idarenin 2. Kattaki yere 350 milyar lira para harcandı. Bu para boşa atıldı. Burada farklı bir siyaset var. Amaç kale surlarının gözükmesi ise her yerden başlayalım. Pazaryerinden başlayalım. Aslan mahallesinden başlayalım. Mutlu kent diyoruz ama mutsuzuz.”




VUCÜT DİRENCİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN DOĞAL ÜRÜNLER!
Aktar Kuruyemiş İşletmecisi; “Yaz sezonu oldukça kötü geçti bizler için. Kış sezonuna girdikçe, vatandaşların doğal ürünlere ilgisi arttı. Kovid-19 salgı dolayısıyla artan vakalar son günlerde herkesin malumu. Bu nedenle vatandaşlar vücut dirençlerini arttırmak için doğal bitkileri çok tercih ediyor. Bunların başında ise; ada çayı, ebegümeci, sumak, kekik, çoğunlukla bitkisel çayları tercih ediyor. Vücut direncini arttırmanın yanında kişisel temizlik için ve dejenfektan görevi yapan bıttım sabunu oldukça rağbet görmeye başladı. Ayrıca vatandaşlarımız ev temizliklerinde ise doğal sirkeleri oldukça tercih ediyor. Aslında yıllardır aktarlarda kolayca bulunan bu ürünler şimdilerde çok rağbet görüyor. Eskiden de biliniyordu bu ürünlerin varlığı ama toplumun yüze 25’i tercih ediyordu. Son aylarda ise bu durum değişti. Neredeyse yok satmaya başladık. Toplumun artık tamamı bu ürünleri tercih etmeye başladı. Bir virüs bize doğal ürünlerin vücudumuz için ne kadar önemli olduğunu da göstermiş oldu. Aktar ürünleri yanı sıra kuruyemiş satışlarımızda da son aylarda oldukça artış var diyebilirim. Vucüt dirençlerini arttırmak için kuruyemişe talep arttı. En çok talep gören ürünler ise çiğ kuruyemişler. Kronik rahatsızlığı olan hastaların vucüt dirençlerini güçlendirmek için çiğ kuruyemiş tüketiyorlar. Çiğ kuruyemişlerin yanı sıra vatandaşlar kavrulmuş fındığı da tercih ediyor. Önümüz kış olduğundan dolayı gribal enfeksiyonlardan korunmak için vatandaşlar ıhlamur, hibisküs, ayva yaprağı, zencefil, zerdeçal ve adaçayından oluşan karışımlar istemektedirler. Kısacası aktar ürünleri tarihimizin çok eski yıllarından beri gelmektedir. Bu pandemi süreci nedeniyle aktar ürünlerini tanımayan vatandaşlar dahi öğrenmiş oldular. Herkes kendi kendinin doktoru olmalıdır. Bu salgından dolayı tüm vatandaşlara sağlıklı günler diliyorum.


Bu haber 951 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

<