Deniz Özen'in Kaleminden Reyhan ve Hayalleri

Geçtiğimiz gün bir günlükte olsa dünya evine giren Down Farklılığına sahip Reyhan kardeşimizin düğününü ve sonrasını Değerlendiren Deniz Özen'den ince ama önemli ayrıntılar...

Deniz Özen'in Kaleminden Reyhan ve Hayalleri
23 Ekim 2016 - 16:03 - Güncelleme: 23 Ekim 2016 - 16:23

Mutlu kent Sinop yine Ülke gündemindeki yerini almayı başardı. 22 Ekim Cumartesi günü Sinop’ta yaşayan Down farklılığı olan bir kardeşimiz dünya evine girdi.

Şimdi sizlerle birlikte madalyonun her iki yüzüne bakacağız.

Mutlu da olacağız Mutsuz da…

Öncelikle, bu organizasyonu yapan 7’den 77’ye herkesin o tertemiz kalplerini, mutluluğun paylaşarak arttığını bilen gönüllerini kalbi duygularımla selamlıyorum.

Biz Sinoplu’yuz, hüznü ve kederi paylaşmasını çok iyi biliriz… Bende bir Sinoplu olarak memleketim ve bu ailenin bir ferdi olmaktan mutluluk duyuyorum.

Uzmanlar Down sendromunu bir hastalık olarak nitelendirmediği gibi, Down Sendromu çocuğunuzun vücudundaki hücrelerin 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip olmasıdır.

Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır diyor.

Birde internetten yaptığım kısacık bir araştırma sonucunda en dikkat çeken husus , ‘Down Sendromlu bir çocuğun mümkün olduğu kadar sosyal bir ortamda büyütülmesi, gelişimi için son derece yararlı’ olduğunun altını çizilmesi.

Başta kardeşimizin isteği ve ailenin onayı ile karar verilen bir günlük düğün organizasyonu ilk andan, son ana kadar mükemmel geçmiş. Beyazın en çok yakıştığı ve gözlerinden mutluluk fışkıran güzeller güzeli Reyhan kardeşimi muhabbetle selamlıyorum…

Dün Mutluydu, Ya Bugün? Ya da Yarın?

İşte asıl mesele bu soruların cevabı…

Bu işi yaparken uzun vadede düşünülmesi gerekenler düşünüldü mü?

Uzmanlara danışılarak bu eşsiz mutluluk ileriki zamanlarda çekilmez bir mutsuzluğa dönüşme ihtimali var mı?

Çünkü bir yay ne kadar gerilirse, o kadar ileri gider. Reyhan kardeşimizin de ileriki dönemdeki hüznü bugünkü mutluluğu ile eş değer olacak mı?

Amacım gerçekten olanı eleştirmek falan değil, ter temiz duygularla yazıyor ve soruyorum. Eğer yapılabilecek bir şey varsa, şimdiden kollar sıvanmalı.

Lütfen hep birlikte empati!

Şimdi bir düşünün bakalım, evlendiğiniz kişinin aslında eşiniz olmadığını ve hiçbir zaman olmayacağını hayal edin…

Bembeyaz gelinlikler içerisinde davullu zurnalı, telli duvaklı baba ocağından çıkıyorsunuz…

Düğün alayı sizi sevdiklerinizle ve eşiniz olmadığını bildiğiniz damat figüranı ile salona kadar getiriyor. Danslar, oyunlar, halaylar, pasta merasimi her şey süper. Üstelik Milletvekilinden de bahşişi kapıyor gelin (bu Sinop’ta sevilen bir adettir) her şey mükemmel…

Buraya kadar anlattıklarım hemen hemen herkesin içinde bulunan hayaller…

 Asıl hayal şimdi başlıyor,

 Düğün bitti ve baba ocağına tekrar geri döndünüz, sabah kalktığınız ve yalnız başınıza uyuduğunuz yatağınızdasınız…

Odanızdasınız ve olup bitenleri aklınızdan bir daha geçirirken, aniden odanızın her tarafını saran sessizlikle birlikte hayalden gerçek yaşama dönüyorsunuz ve olup biten bir rüya değildi…

Bende öyle tahmin etmiştim,

 Hayal sahnemizin ikinci bölümünü herkes üstün körü okudu…

Kimse cesaret bile edemedi bu hayali kurmaya…

Çünkü kimse normal olarak böyle bir şeyi hayal etmez!

Peki Reyhan nasıl cesaret etti?

Hiç kimsenin cesaret bile edemeyeceği hayali Reyhan kardeşim kurdu ve bunu gerçekleştirmeyi başardı.

Çünkü, Reyhan bunu kendisi için yapmalıydı,

Dürtülerine engel olamadı, içinin derinliklerindeki sese kulak verdi. Hem de sonuçlarını bile bile!

Reyhan, bu eşsiz mutluluğunun kendisine ileriki dönemlerde neler getireceğini çok iyi biliyordu…

Reyhan bugünkü mutluluğu için yarının hüzünlerine kucak açtı…

Kimsenin aklına getirmediği bu konuları,

Sabahına gelin olarak çıktığı eve geri döneceğini,

 O yatağına yalnız yatacağını Reyhan düğününde oynarken düşündü zaten…

Aile ve Sosyal Politikalar yetkilisini de görür gibi oldum düğünde, ben şimdi onlara sesleniyorum;

Reyhan bundan sonraki hayatına nasıl bir psikoloji ile devam edecek?

Uzmanlarınızdan bu konu ile alakalı görüş aldınız mı?

Reyhan kardeşimiz için kısa ve uzun vadede neler yapılacak?

Psikologlar bu konu için ne diyor?

Bu soruların cevabı Reyhan için ne kadar önemli ise, toplum içinde o kadar önemli…

 

Son olarak, Bu eleştirisel tadında ve tamamen temiz duygularla konuyu neden işlediğimi söyleyeyim;

Down Sendromu bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır…

Reyhan sadece genetik olarak bizden farkı,

Duygularımız, hislerimiz ve hissettiklerimiz aynı,

Peki hayallerimiz neden farklı?

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber 3228 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

<