Her gün gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada hatta Belediye hoparlöründe ölüm ilanı duyuyoruz, okuyoruz. Bir yerlere ateş düşüyor onu biliyorsunuz ama aldırmıyorsunuz? Albay lakaplı “Şerafettin Yüksel” ağabeyim, öğretmenim aramızdan ayrılalı tam 6 yıl oldu… Son yıllarda türeyen ne idüğü belirsiz insan tiplerinden değil, adam gibi adam Şerafettin ağabeyim Ayancık’ın Albayı o kadar arıyor ki… Aslında o kadar çok zorlanıyorum ki bu yazımı, zor da olsa yazmalıyım.
Hastalığını öğrendiğimizde yıkılmıştık, mücadele ettiği amansız hastalığa sonunda yenik düşmüştü 25 Nisan 2018 akşamı aramızdan ayrıldı. O gün iki kez ölüm haberini almıştım sonra ölmediği ama iyi haberde alamıyorduk. Saat. 23.00 sularında aramızdan ayrıldığı acı haberi alınca yanaklarıma uzanan damlaları sildim. 26 yıl öncesine kadar gittim. Ayancık Milli Eğitim Müdürü olarak atandığımda bana en çok sahip çıkanlardandı. Beraberliğimiz mi? emekli olduktan sonra da Partimizde devam ediyordu…
Adı gibi soğuk ölüm. Üzerine yazı yazmak zor. Eğer ölen en çok sevdiğin bir dost, ağabey ise daha da zor. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, cümlelerin bağlanmadığı, boğazınıza bir şeyin düğümlenip oturduğu o an… Nefes almaktan zorlandığınız sadece ağlamak istediğiniz, ağlayamadığınız dermansız kaldığınız an… İlhan Selçuk’un sözüyle rahatlamak istiyorum; “ Her dostun ölümü kayıptır, ama bu sevgiden kayıp anlamına gelmez, sevgi ölümle eksilmez, artar, büyür, yoğunlaşır, sıcaklaşır.”
Şerafettin Yüksel Öğretmen; Eğitimde sevgi, öğretimde bilgi ve başarının mimarı öğretmenlerdendi. O öğrencilerine iyiyi, doğruyu, güzeli betimleyen, eğiten ve öğretendi. Öğretmenliğinde kardeşlik, dostluk söylemleriyle cinsiyet, din, mezhep, inanç, etnik köken, dil ayrımı yapmayan öğretmendi. Atatürkçü Düşünceden, Cumhuriyet Devrimlerinden, akılcı ve bilimsel eğitimin savunucusuydu..Öğretmenliğinde en çok bilinmeyenli sorunlar denkleminden kurtulup, eğitimin çağdaş, akılcı, bilimsel yapısında ışık olmuştur.
Bilinen bir şeyde, ölen kişinin ardından yakınları, dostları, akrabaları, bir takım dini, insan ve vicdani sorumluluklar yüklenir. Bu anlamda bende kasabamız yerel gazetesinde ki köşemde Albay Öğretmenim Şerafettin Yüksel büyüğümü yazma ihtiyacı duydum. 20 Aralık 2016 tarihli Ayancık Gazetesinde yaptığım söyleşi de şöyle demiş öğretmenlik ile ilgili olarak “ Müdürüm uzun yıllar birlikte mesai yaptık. Öğretmenliğinde öğrencilerimi koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven, toplumumuza karşı sorumluluk duyan kişiler olarak hayata hazırladım, onları. Dönem arkadaşlarımda benim gibi düşünüyorlardı, öyle görev yaptılar.”
Bazı arkadaşlar vardır ki; kardeşten bir farkı yoktur. Hatta öyle ki bu dostlarınız ömür boyu hep yanınızda olan sizlere bir anne yada bir baba gibi içten sarılan kişilerdir. Benim için de Şerafettin Yüksel ağabeyim meslektaşım siyasi yoldaşım öyle idi… Bir düşünür şöyle demiş; “ Hayat, ölüme doğru uzun bir yolculuktur” der. O uzun yolculukta ki, yol arkadaşımız giderek azalıyor… O kadar da özleniyor ki.
Sevgi ile kalın…