Haber ekranlara yansıdığında, önce 783.562 km2 ye, ardından dalga dalga dünyaya yayıldı.
Yorumlar da geldi dalga dalga...
‘ dev uyanıyor ‘ dendi...
Yaşanana bakınca
“Uyuyor muydu ki, uyansın?” diye sormak gerekti!
Dev, belki uyur gibi yapıyordu!
Olamaz mı?
Gözleri kısık,
beyni açık...
Olup biten ne varsa ses kayıt cihazı gibi kaydediyordu belki!...
Ara sıra, yatarken yorulduğunda bir yandan diğer yana dönme gereksinimi duyduğunda, hafiften kükremeler yapsa da, ayakları üzerine kalkmayı, yer gök inlercesine kükremeyi belki gereksiz gördü, belki üşendi.
Ya da, uzaklardaki, kendisi gibi ‘gözleri kısık, beyni açık’ milyonlarca devden gelen parça parça duyduğu cılız kükremelerin senkronize olmasını beklemişti belki...
Olamaz mı?
“olabilir”
Dev!
Metrelerce boy, kantar tartmaz bir kilo, ayak izi bir çocuk mezarı kadar koskoca bir cüsse!
Yok, hayır, koskoca bir cüsse ve çocuk mezarı kadar ayak izi her dev için gerekmez.
1.74 boy, 75 kiloluk bir cüsse, 42 numara bir ayak yeter de artar bazı devler için... Ve belki de bu kadarı bile gerekmez, bu kadarcık bir bedene sığan koskocaman bir yürek varsa insanda. Hele, hele her anında milyonlarca ışık saçan bir de beyin varsa, ‘O’, küçük cüsseli dev’in kafatasında, dünyalara hükmeder, kükremesi çölleri yeşertir, kuruyan ırmaklar sel olur taşar, çağlayanlar yaratır. Ve hatta, nefes alıp vermesi bile gerekmez, yitip gitmeden önceki öğretileri, devrimleri, hedefleriyle bir kez daha doğar gelir 85 yıl öteden... Ortaçağ karanlığından bir türlü çıkamamış, karabasan gibi çökmüş, yobazlığı zirve yapmışların karşısında umutsuzluk rüzgarına kapılmışlara umut olur, gelecek olur bir kez daha. Aydınlanır karanlıklar.
Bu kez Milyonlar, küçük cüsseli devin yolunda devleşirler. Bir devden milyonlarcasına dalga dalga renkleri ve göğüslerinde küçük cüsseli büyük dev adamın fotoğraflarıyla...
Kimi sarı kırmızıdır, sarı laciverttir, siyah beyazdır. Kimi bordo mavi kimi mor beyaz... Tenleri, esmer, beyaz, kumral. Doğulu, batılı, kuzey ya da güneyli farketmez. Milyonlarca dev bedende tek yürek...
Uyumuyor, uyuyamaz...
Gözler kısık,
Beyin açık...
Vatan Nöbetinde milyonlarca beden, tek yürek, tek yumruk. Üstelik Arabistan çöllerinde ayak numarası 42 küçük cüsseli dev adamı göğüslerinde taşıyarak ve kendisini oralara kadar gönderenlerle, oralarda mutlak monarşiye ders verecek kadar...
MUTLU YILLAR,
yobazın zulmü ve çağın karanlığına karşı kükreyerek, yeri göğü inletmek için hazır bekleyen milyonlarca küçük cüsseli devlere!...