Askeri yetenekleri ve devlet adamlığı vasıfları ile çağının en önemli lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe, insanlığa, mazlum milletlere örnek olmuş önderimizin aramızdan ayrılışının 86.yılında şükran ve saygıyla yâd edeceğiz. “O’nu Anıyoruz, O’nu Arıyoruz”
Türk ve Dünya tarihinde derin izler bırakan bir liderin aramızdan ayrılışı da milletimiz için büyük bir kayıp olmuştur. Milletçe, Türkiye Cumhuriyetini çağdaş dünyanın güçlü bir devleti olarak O’nun işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaştırmanın azim ve kararlılığını yüreğimizde taşımalıyız.
Günümüzde “Dünya Lideri” olarak tanımlanmaya çalışılan birçok şahsiyete rağmen… Norveç’te de “Atatürk gibi olmak” diye bir deyim olduğunu… Bir röportajda; “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünür müsünüz?” sorusuna O; “ Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz.” Dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğu… 2000 yılında ABD başkanının Milenyum mesajında; “Milenyum hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.”
O’nu tarihin içinden, çağdaşlarından ve bugün yaşayan dünya liderlerinden hiçbiri ile karşılaştırmak olası değildir. O’nun görüş, öneri, ilke ve aydınlanmasından uzaklaşan toplumlar, bireyler; Ondan uzaklaştıkça küçülür ve direndikçe de karanlık yaşamların tutsağı olarak yok olurlar. Onu anlamak, tanımak ve açtığı aydınlık yolda yürümek: Mustafa Kemal Atatürk öğretisini tam ve eksiksiz olarak anlamak ve yerine getirmekten geçer. Yaşadığımız bu günlerin temel sıkıntısı da bu değil midir?
Ulusal Kurtuluş Savaşında yan yana, omuz omuza mücadele eden Türk Milleri; emperyalistleri ülkeden kovulması için canını veren farklı inanç ve kimliklerden oluşan insanlarımızı yıllardır birbirine düşman haline gelmesi çalışmaları son bulmakta… Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden bu yana dünyanın dört bir yanında yaşanan savaşlar, çatışmalar, katliamlar, yıllar önce ki söylevinin; “Yurtta Sulh, Dünya da Sulh” sözünün anlamını ne kadar doğru ve güncel ifade olduğunu açıkça gösteriyor.
Atatürk ateşini diri tutmanın tek yolu, devrim ilkelerinin ilerisinde, onların ruhuna uygun yeni ateşler yakmaktır. Atatürk’ü anlamak onu sadece bir takım süslü sözlerle övmek değil, onun fikir ve düşüncelerini eyleme geçirebilmek, Atatürkçülüğe sarılmaktır. Özeleştiri yapacak olursak kurduğun Cumhuriyete sahip çıkmayı beceremedik. İnanıyorum ki kabrin de huzursuzsundur… Bir gidişin tersine döneceği günlerde gelecektir mutlaka… Bu milleti din sömürüsü ile oyalamayan, Medeni milletler seviyesine çıkarak kararlı insanlar sonunda kazanacak söylevinde ki gibi “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti dervişler, şeyhler, müritler memleketi olmayacaktır. Hayatı boyunca aydınlanmadan ve bilimden yana tutumuyla bilinen Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılıp ebediye göçüşünün 86. Yılında saygıyla anıyoruz, arıyoruz…
Aramızdan Ayrılışının 86. Yıldönümünde O’nu Anıyoruz, O’nu Arıyoruz
Askeri yetenekleri ve devlet adamlığı vasıfları ile çağının en önemli lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe, insanlığa, mazlum milletlere örnek olmuş önderimizin aramızdan ayrılışının 86.yılında şükran ve saygıyla yâd edeceğiz. “O’nu Anıyoruz, O’nu Arıyoruz”
Türk ve Dünya tarihinde derin izler bırakan bir liderin aramızdan ayrılışı da milletimiz için büyük bir kayıp olmuştur. Milletçe, Türkiye Cumhuriyetini çağdaş dünyanın güçlü bir devleti olarak O’nun işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaştırmanın azim ve kararlılığını yüreğimizde taşımalıyız.
Günümüzde “Dünya Lideri” olarak tanımlanmaya çalışılan birçok şahsiyete rağmen… Norveç’te de “Atatürk gibi olmak” diye bir deyim olduğunu… Bir röportajda; “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünür müsünüz?” sorusuna O; “ Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz.” Dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğu… 2000 yılında ABD başkanının Milenyum mesajında; “Milenyum hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.”
O’nu tarihin içinden, çağdaşlarından ve bugün yaşayan dünya liderlerinden hiçbiri ile karşılaştırmak olası değildir. O’nun görüş, öneri, ilke ve aydınlanmasından uzaklaşan toplumlar, bireyler; Ondan uzaklaştıkça küçülür ve direndikçe de karanlık yaşamların tutsağı olarak yok olurlar. Onu anlamak, tanımak ve açtığı aydınlık yolda yürümek: Mustafa Kemal Atatürk öğretisini tam ve eksiksiz olarak anlamak ve yerine getirmekten geçer. Yaşadığımız bu günlerin temel sıkıntısı da bu değil midir?
Ulusal Kurtuluş Savaşında yan yana, omuz omuza mücadele eden Türk Milleri; emperyalistleri ülkeden kovulması için canını veren farklı inanç ve kimliklerden oluşan insanlarımızı yıllardır birbirine düşman haline gelmesi çalışmaları son bulmakta… Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden bu yana dünyanın dört bir yanında yaşanan savaşlar, çatışmalar, katliamlar, yıllar önce ki söylevinin; “Yurtta Sulh, Dünya da Sulh” sözünün anlamını ne kadar doğru ve güncel ifade olduğunu açıkça gösteriyor.
Atatürk ateşini diri tutmanın tek yolu, devrim ilkelerinin ilerisinde, onların ruhuna uygun yeni ateşler yakmaktır. Atatürk’ü anlamak onu sadece bir takım süslü sözlerle övmek değil, onun fikir ve düşüncelerini eyleme geçirebilmek, Atatürkçülüğe sarılmaktır. Özeleştiri yapacak olursak kurduğun Cumhuriyete sahip çıkmayı beceremedik. İnanıyorum ki kabrin de huzursuzsundur… Bir gidişin tersine döneceği günlerde gelecektir mutlaka… Bu milleti din sömürüsü ile oyalamayan, Medeni milletler seviyesine çıkarak kararlı insanlar sonunda kazanacak söylevinde ki gibi “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti dervişler, şeyhler, müritler memleketi olmayacaktır. Hayatı boyunca aydınlanmadan ve bilimden yana tutumuyla bilinen Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılıp ebediye göçüşünün 86. Yılında saygıyla anıyoruz, arıyoruz…