Dev Final Kuzu Kuzu Gitti

Manchester City futbol takımı ile Chelsea futbol takımını 29 Mayıs’ta karşı karşıya getirecek olan “Şampiyonlar Ligi Finali” İstanbul “Atatürk Olimpiyat Stadı” ndan Portekiz’in Porto şehrindeki “Estadio Do Dragao Stadı’na verilmesi bilinen ve görünen bir şeydi. Bu olayın perde arkasında İngiliz ve İngiltere Fubol Federasyonu’nun UEFA’ya yaptığı baskı olduğu ortaya çıktı. İki İngiliz futbol takımının finale kalması ve Avrupa’nın ve İngiltere’nin Türkiye’nin pandemi nedeniyle hala “kırmızı kategorideki ülkeler” arasında göstermesi, İngiliz hükümetinin Türkiye’ye gidecek seyircilerin ülkelerine dönüşte on günlük karantina gerekçesi ve ayrıca İngiliz takımları Chelsea ve Manchester Cityli futbolculara uygulanacak on günlük karantinanın 11 Haziran da başlayacak Avrupa Futbol Şampiyonası EURO 2020 kozunu kullanarak UEFA’yı tehdit ettiler.
               Oysa TFF(Türkiye Futbol Federasyonu) başkanı Nihat Özdemir geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Kuzu kuzu gelip oynayacaklar. Her şeyimizle finale hazırız. Bütün tedbirler alınmış. UEFA ile görüşmelerimiz devam ediyor. Hiçbir şekilde başka yere alınması söz konusu olamaz. Bu maç inşallah 29 Mayıs’ta İstanbul’da oynanacak” ifadelerini kullanmıştı.
              Finalin Türkiye’den alınması maddi anlamda zarara uğratacaktır. Şampiyonlar ligi, yıllık bütçesi 2.7 milyar euroya kadar çıkan bir organizasyon. Seyircisiz olmasına rağmen, maçları tüm dünyada izlenecekti. Ülkemizde düzenleniyor olması, İstanbul ve Türkiye’yi bu dönemde özellikle ülkemizi turistik anlamda ve tanıtım anlamında ciddi katkı sunacaktı. Hele hele İstanbul’dan alınma sebebi, ülkemizin ve İstanbul’un Covid-19 vakaları nedeniyle kırmızı bölge ilan edilmesi haberi bile bir algıya sebep olacaktır. Turizm gelirlerinde sıkıntımız olduğu şu dönemde, Şampiyonlar Ligi finalinin bu gerekçeyle ülkemizden alınması büyük bir kayıptır.
              Konuyla ilgili yazı kaleme alan Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı köşesinde UEFA’nın almış olduğu kararı yorumlarken şu ifadeleri kullanmış: “Mesele cümleyi kimin söylediği değil, Türkiye’nin ne tür kafaların, ne tür bir anlayışın hegemonyası altında olduğudur. Mesnetsiz bir özgüven, sahte bir kabadayılık, gereksiz bir altı boş gösterişcilik… Ve bir günde boşalan hava “Kuzu kuzu gelecekler.” Cümle bu. Cümleyi söyleyen kişi, ihaleler imparatoru ve Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir. Gazeteci kendine soruyor: Şampiyonlar ligi finali İsanbul’dan alınması ihitmalinin olduğu söyleniyor, böyle bir olasılık var mı?” İhaleler imparatoru yanıt veriyor: Kuzu kuzu gelecekler. “Final elden gidiyor, Nihat Özdemir’de kuzu kuzu haberi dinliyor. Ne oldu! Hani kuzu kuzu geleceklerdi. Şimdi Nihat Özdemir gidecek UEFA’ya kuzu kuzu.”
               Finali İstanbul’dan alan UEFA, Türkiye Futbol Federasyonu’na tazminat ödemesi konusunda bir açıklama yapmadı. TFF başkanı Nihat Özdemir yenileme çalışmalarından önce yaptığı açıklamada, “Bu stad birçok açıdan çağ dışı. Zemini aşağıya indireceğiz, final maçı için 150 milyon TL harcayacağız.” İfadelerinde bulunmuştu. UEFA başkanı Caferin: “TFF, her zaman UEFA’nın güvenilir ortağı olmuş ve Türkiye yıllar içinde birçok UEFA etkinliğine büyük bir başarıyla ev sahipliği yapmıştır. Yakın gelecekte Şampiyonlar Ligi finali ve daha birçok etkinlikler için İstanbul ve Türkiye’de olmayı umuyorum” diyerek umutlarımızı yeniledi. Reuters haber ajansına konuşan TFF yetkilileri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yıl dönümü olan 2023’teki finale ev sahipliği yapmayı beklediklerini söylemiş…
                 Müteahhit TFF başkanı Nihat Özdemir’in “kuzu kuzu gelecekler” sözü, o pozisyonda olup stratejik düşünme zorunluğu olan biri için affedilemez bir hatadır. Bu sözünün de boşa çıkmasına şaşırdık mı? Hayır. Göreve geldiğinden bu yana o kadar çok geri vites yaptığı söz olduğundan yadırganmamakta… Yazımı kaleme aldığımda; 11-13 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan “Formula 1 Türkiye Grand Pix’si” iptal haberiydi. Ez cümle; siyasi, ekonomik, insani, refah, özgürlük gibi geri kalmışlıklarımızın yanına “F1 etkinliği” ve “futboldaki” hiçliğimiz de eklendi. Artık kimse sallamıyor bizi. Geçmiş olsun…