Erdoğan ERKAYMAZ

Erdoğan ERKAYMAZ

YAZIyorum
[email protected]

ÜRETEN, ÖZGÜR İNSANLARI (Köy Enstitüleri)

24 Nisan 2021 - 17:14

ÜRETEN, ÖZGÜR İNSANLARI
(Köy Enstitüleri)
                “Elimden gelse, bütün dünya okullarının programlarına “insanın insanı sömürmesi” adlı bir ders koyardım.” İsmail Hakkı Tonguç
                  Cumhuriyetimizin aydınlanmasının eğitim alanındaki en özgün ve en çok ses getiren uygulamalarından olan “Köy Enstitüleri” 17 Nisan 1940 yılında 3803 sayılı kanunla, kırsal alanda yaşayanların sorunlarını ortaya koyan ilerici bir kuşağın yetiştirilmesini sağlayan, sadece köy öğretmeni yetiştirmek olmayıp, sağlık görevlileri yetiştiren bir projedir. Bu proje köy çocukları hem eğitiyor hem de geleceklerini hazırlıyor. İlk okulu bitirmiş köy çocukları, üretimin içine giriyor, kendi okulunu kendi yapıyor, kendi koyununu güdüyor, bahçesini yapıyor, meyvesini sebzesini dikiyor, müzik yapıyor, klasik eserler okuyorlardı! Duvar ören, tarım yapan, marangozluk yapan, demir döven bu çocuklar kendilerine güveni olan, mutlu bireylerdi.
                  Bundan 81 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve devrim arkadaşlarının Cumhuriyetimizin eğitim ve öğretim politikasının ele alarak emanet ettiği dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından yaşama geçirilen; çağdaş, üretken, demokratik eğitim yönetimini ulusal eğitim sistemimizi her aşamada uygulanarak; eleştiren, sorgulayan, çağdaş bireyler yetiştiren “Köy Enstitüleri”nin kuruluşunun 81. Yılı… Bu okullardan mezun olduktan sonra tekrar köylere giderek öğretmen olarak çalışacak, Anadolu insanımızı bağnazlıktan kurtarıldığında nasıl yaratıcı ve üretici yurttaşlar olduğunu kanıtlamıştır.
                 Batı eğitim modelleri piyasa endeksli ve bireyi yüceltir. Köy Enstitüleri bireydeki tam bağımsız, eleştirel, yaratıcı düşünce becerisini öne çıkardı. Kendilerine ait tarlaları, bağları, hayvanları, arı kovanları, atölyeleri vardı. Fen, matematik, edebiyat, müzik, sanat, tarım, hayvancılık, arıcılık, balıkçılık, sıhhıye, makine, biçki dikiş ve yabancı dil gibi dersler verildi. İlk altı yılda; 15 bin dönüm tarım arazisi, 750 bin fidan, 1200 bağ ile 150 büyük inşaat, 210 öğretmenevi, 64 tahıl deposu, 21 okul, 12 santral kuruldu. Ayancıklı Köy Enstitülü mezun öğretmen İdris Yılmaz hocamla bir sohbetimizde şöyle demişti: “Nohut benim sorumluluğumda idi. O kadar dikkat ettim ki eğer bir hata yapsam benim yüzümden arkadaşlarım o sene nohut yiyemeyebilirlerdi.” Demişti
                 Köy Enstitülerinde öğrenciler derslerin yanı sıra sanatla da iç içeydi. Her öğrenci en az bir müzik aleti çalmayı bilirdi. Mandolin, saz ve keman grupları vardı. Enstitülerde müzik dersleri verenler arasında Aşık Veysel ve Ruhi Su da bulundu. Köy Enstitülü öğrencilerinin yakından ilgilendiği bir sanat dalı da tiyatroydu. Hasanoğlan Köy Enstitüsünde öğrencilerin kendi eliyle inşa ettikleri bir açık hava tiyatrosu bile vardı. Carl Ebert, Ulvi Uraz, Cüneyt Gökçer gibi isimlerin eğitim verdiği Köy Enstitülerinde yerli ve yabancı pek çok oyun sergilendi. Dünya klasiklerini okumak da zorunluluktu. Enstitüler, köyleri yanlızca ekmekle değil; kitapla, müzikle, sanatla, demokrasiyle buluşturma adımıydı.
               1946’da Köy Enstitüleri karşıtı olan Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanlığına getirilmesi ile pek çok yönetici ve öğretmen görevden alındı, Köy Enstitüleri’nin eğitim programı değiştirildi. Amacından uzaklaştırılan okullar, 1954’te Demokrat Parti iktidarında “İlköğretmen Okulları”na dönüştürülerek kapatıldı. Köy Enstitüleri kapanması sonucunda; Türk aydınlanmasının, yurdun tüm kılcal damarlarına yayılması engellenmiş oldu. Boşalan köylerde cemaatlere teslim edilmiş, şehirlerde oluşan varoşlarda da yerlerini almışlardır. Bugün mü? Mahalle baskısının cemaatlerin gücü ortada… Türkiye genelinde 21 Köy Enstitüsünden 14 yılda 17.341 öğretmen, 8675 eğitmen, 1248 sağlık memuru olmak üzere 27.264 eleman yetişmiştir. Şayet kapatılmasaydı, daha çağdaş, mutlu, demokrasimizin geliştiği, bağımsız bir ülke olacaktık. Merhum amcam öğretmen Zihni Erkaymaz ve merhum sağlık memuru kayınbabam Fahri Çetinkaya Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü mezunları olup bu yazım onlara ithaf olunur.
                                                                                                             Sevgi ile kalın
                                                                                                            16 Nisan 2021
                                                                                                        Erdoğan ERKAYMAZ

 

Bu yazı 795 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum