Erkan Turan

Erkan Turan

PARANTEZ
[email protected]

YARDIM VE YARDIMLAŞMA KÜLTÜRÜMÜZ VE GELENEĞİMİZ

24 Nisan 2021 - 17:13

YARDIM VE YARDIMLAŞMA KÜLTÜRÜMÜZ VE GELENEĞİMİZ
"Bayramda seyranda bu ana yurtta / İnsan birbirine sarılır oğul / Barışır birleşir sevinçte dertte / Taş taşın üstüne örülür oğul " diyen Malatya -Darendeli merhum aşık İbrahim Güleç-Beyani;
Kültürümüzdeki yardım ve yardımlaşmayı ne güzel ifade etmiştir.

Yardım, bir kimsenin kendi güç ve imkanlarını başka birinin iyiliği için kullanmasıdır. Böylece insanlar yardımlaşarak karşılaştıkları zorlukların sıkıntılarını hafifletirler. İnsan insana daima gereklidir, birbirinin yardımına muhtaçtır. Kendimizden daha düşkün durumda olana yardım etmemiz gerekir. Herkes elindekinden biraz verirse sonuçta toplanan ihtiyaç sahibinin sorununu çözer.
El birliğiyle yapılan iş çabuk biter, bereketli olur.

Başkent Üniversitesi Kültür Yayını "BÜTÜN DÜNYA" Dergisinin 1 MART 2020 sayısında, Yahya AKSOY 'Düşler ve Düşünceler' köşesinde kaleme aldığı " Yardımlaşma Kültürünün Yüceliği başlıklı yazısından bazı alıntılar yaparak yazımı sürdürüyorum...
" Tarihimizin ve kültürümüzün temel taşını oluşturan, geçmişten günümüze ve geleceğe uzanan yardımlaşmanın asaletini ve yüceliğini, yaşadığımız türlü afet ve felaketlerde en güzel örneğini görmekteyiz.
Kederde, kıvançta, tasada ortak halkımız, milli dayanışma gücünü benliğine sindirmiş ve bayraklaştırmıştır...

Kültürün temelin oluşturan gelenek ve göreneklerimiz içinde çok anlamlı ve önemli bir yer tutan "YARDIMLAŞMA-İMECE", büyük bir sosyal ve ekonomik ihtiyaçtan doğmuştur...
"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" söyleminde ifade edilen karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma ile birlikte iş görme anlayışı, özellikle doğal afetler karşısında yıllardır ülkemizde hakim olmuştur. Bunun örneğini yaşadığımız 2020 yılının ilk aylarında Elazığ ve Malatya depremlerinde ve şu günlerde de en büyük felaketlerden biri olan  " Koronavirüs " (Covid-19) salgınında görmekteyiz...

"Komşu komşunun külüne muhtaç" sözünde saklı olan anlayışı toplumsal gerçek haline getiren halkımız, bu ruhu yüreğinin bütün sevgisiyle uygulanmaktadır.
El-ele ve gönül gönül-e zorluklara, sıkıntılara ve yaşanan acılara karşı omuz omuza olmak durumunda olan halkımız köyde ve kentte yan yana birlikte yaşamanın gereğini yapmaktadır.
Ortak sorunlara ortak çözüm yolları bulmak. Taşın altına hep beraber el koymak. O zaman her en zor şartlarda bile güç ve emek birliği başarıya ulaşmaktadır.

XIII. Yüzyılda Anadolu'yu gezen ünlü seyyah İbni Batuda, ahi tekkelerine ve sofralarına konuk olmuş ve gördüğü yardımlaşmaları kaleme almıştır.
" İnsanlar birlikte üretiyorlar, güzel yemeklerini birlikte sofralarında paylaşıyorlar, zoru başarıyorlar, kardeşlik içerisinde yaşıyorlar" diye anlatmakta.
Aynı anlatımı Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde de görmekteyiz.

Halkın sosyal ve kültürel yaşamı değişen hayat koşullarına göre değişen iş ve çalışma yöntemlerini ortaya çıkarmakta. İnsan yalnız değildir. İnsanlar birbirine yardım etmek ve omuz vermek durumundadırlar. İnsan ve insanlar, doğa ve insan, insan ve yaşam iç içedir.

Aynı türküleri söyleyen, aynı halk oyunlarını omuz omuza ve el ele oynayan, aynı mutfak zenginliğini paylaşan " komşuda pişer biz de düşer " anlayışını benimseyen insanlarımızın dostluğu ve kardeşliğine yardımlaşma-imece kültürü büyük katkılar sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir.

Birlikten kuvvet doğar. İmecenin en güzel örneği karıncalarda, arılarda ve kuşlarda görülmektedir. Bir de hakkımızda...
Türk toplumu ve halkımız arasında yardım ve yardımseverlik örnek alınacak bir erdem olarak kabul edilir.
 

Bu yazı 710 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum