Erkan Turan

Erkan Turan

PARANTEZ
[email protected]

DEYİM ve DEYİMLERİMİZDEN ÖYKÜLER

01 Nisan 2021 - 17:54

Deyim, en az iki kelimeden meydana gelmiş kalıplaşmış sözlerdir.
Deyimlerde, biçim ve kavram özellikleri bulunur. Deyimler biçimsel olarak atasözleri ile ortaktır.
Kısaca deyimin tanımını yaparsak:
Bir kavramı, bir durumu ya çekici bir anlatımla ya da özel bir yapı içinde belirten ve çoğunun gerçek anlamlarından ayrı bir anlamı bulunan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da tümcesine "deyim" denir.

Kısa ve özlü oluşlarıyla sözlü ve yazılı anlatıma güç ve güzellik katan deyimler, aynı zamanda dilin zenginliğini de gösterirler.
Güzel Türkçe'miz, deyim bakımından oldukça zengin bir dildir. Bütün deyimlerin, ortaya çıkmasına sebep olan bir öyküsü vardır. Bu öyküleri bilmek, deyimlerin anlamını çok iyi anlamayı ve konuşurken ve yazarken yerli yerinde kullanmayı sağlar.

Ana hatlarıyla deyimlerin özellikleri şunlardır:
1. Ulusaldır: Deyimlerde atasözleri gibi ulusun kültürünü yansıtır.
2. Kalıplaşmış sözlerdir; Deyimler atasözleri gibi kalıplaşmış sözlerdir. Bir deyimin sözcükleri değiştirilemez. "Yüreği yanmak" yerine "kalbi yanmak" denilemez.
3. Kısa ve özlü anlatımları vardır: Atasözleri gibi anlatıma akıcılık kazandırmak ve etkileyici olmak az sözle çok şey anlatılır.
4. Anonimdir: Atasözleri gibi söyleyen belli değildir.
5. Genellikle iki sözcükten oluşur. Deyimler genellikle iki sözcükten oluşur. Bicim yönüyle ikiye ayrılırlar.
a) Söz öbeği biçiminde olanlar: Söz açmak, yüreği oynamak,
b) Cümle biçiminde olanlar: Atsan atılmaz satsan satılmaz,
Babamın adı Hıdır elimden gelen budur.
6. Deyimler genel kural niteliği taşımaz. İçinde bulunulan durum için söylenir. "Hangi dağda kurt öldü" deyimi uzun zamandan beri yanımıza uğramayan bir dostumuzun ziyareti karşısında duyduğu şaşkınlığı ifade etmek için kullanılır. Genel bir yargı içermez.
7. Mecaz anlamlıdır: Deyimi oluşturan sözcüklerden en az biri gerçek anlamının dışında kullanılır. Deyimi oluşturan sözcükler birleşerek kendi anlamlarının dışında yeni bir anlam kazanır.
-Boynum kıldan ince (Adaletli yargı karşısında her türlü cezaya razıyım).
-Damarı tutmak ( Aksiliği yatıştırılamaz olmak)
Ancak bazı deyimlerde her kelimenin de anlamını yitirmediği görülür.
-Çoğu gitti azı kaldı (Yapılacak işin önemli kısmının bitmesi)

Sözün özü: Güzel Türkçe'miz sözcük hazinesi zengin, işlek, kıvrak, sürekli gelişen ve yaşayan bir dildir. Her dilde olduğu gibi, Türk dilinde de atasözleri ve deyimler vardır.

Tarih, felsefe, sosyoloji, ekonomi, iletişim, eğitim, ekoloji, folklor, tıp, mantık, tasavvuf, ahlak... gibi konuları kapsayan atasözleri ve deyimler bakımından da Türkçe zengindir.
Türk toplumu var-olduğundan günümüze dek deyim ve atasözü sayısal bakımdan çoğalarak varlığını sürdürmüştür.

Birkaç deyimimizi ve anlamlarını yazarak yazımı bitiriyorum:
"KIRK TARAKTA BEZİ BULUNMAK:" Birbirinden farklı birçok işle uğraşmak. Birçok ilişkisi bulunmak.
"BALDIRI ÇIPLAK:" İşsiz güçsüz- aylak dolaşan.
"KULAĞINA KAR SUYU KAÇMAK:" Rahatını bozan bir haber işitmek, sıkışık bir duruma düşmek. Tedirgin olamak.

"SEPETTE PAMUK YOK LAFA GELİNCE ÇOK..." Deyimi ve öyküsü:
Pamuk toplama mevsimi gelince, pamuk üreticileri tarafında Çukurova'da çok sayıda mevsimlik işçi tutulmuş. Böyle bir mevsimde, büyük bir tarla sahibinin tuttuğu işçiler arasında geveze bir amale varmış. Kolundaki sepet hiç pamukla dolmaz, devamlı gevezelik eder, diğer işçileri de oyalar mış...

Kahya bu durumun farkına varınca adamı çağırmış uyarıda bulunmuş, ama tembel ve geveze işçi, aynı boş sözlerle kahyayı da oyalamaya çalışmış. Bunun üzerine kahya:

-Ben sana para veriyorum. Laf değil, iş isterim. Hani, sepette pamuk yok, lafa gelince  çok, diye adamı azarlamış.
* BU DEYİM, PALAVRA VE BOŞ SÖZLERLE ETRAFI OYALAYAN KİŞİLER İÇİN KULLANILIR.

(Bu anlamlı deyim günümüzün yalancı ve palavracı siyasetçilerimiz içinde kullanabiliriz... "Devletin hazinesinde para yok, lafa gelince çok...")
 

Bu yazı 1193 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum