Erkan Turan

Erkan Turan

PARANTEZ
[email protected]

AYASOFYA

15 Temmuz 2021 - 11:20

Bu güzel ülkemizin ve milletimizin, her geçen gün yoğunlaşan sorunları varken, açlık-yoksulluk, işsizlik, hayat pahallığı, zam üstüne zamlar, kat kat artan vergiler almış başına giderken... AYASOFYA  ve Barolar konusu neden gündeme getirildi?...
Öyle sanıyorum ki, 82 milyon Türkiye halkı bilmektedir...
Fazla detayına girmeden, kitaplığımda yer alan, "Geçmişten Günümüze Osmanlı Tarihi " kitabında  'Ayasofya'nın tarihi ile ilgili şu bilgiler yazıyor:..
AYASOFYA; Doğu Roma İmparatorluğu döneminde İstanbul'da yapılan ünlü ve büyük bir kilisedir.
İstanbul'un fethinden sonra cami haline getirilmiştir.
Daha önce bugünkü Ayasofya'nın yerinde imparator I. Konstantinüs veya oğlu II. Konstantinus bir kilise yaptırmıştı. Bu ilk yapı üzerinde kesin bilgi yoktur. Ancak duvarları taş, çatısı ahşap bir bazilika olduğu sanılmaktadır.
İmparator Arkadius'e karşı M.S. 404 yılında çıkan bir ayaklanma sırasında yakılan Ayasofya'yı İmparator II. Teodosius yeniden yaptırdı. (415). Bu binanın kalıntıları 1935'te yapılan bir kazıda ortaya çıkarılmıştır. Fakat bu kilesenin de ömrü uzun sürmedi. İmparator Justinianus zamanında çıkan büyük Nika ayaklanmasında şehir ateşe verildi.
Bu arada Ayasofya Kilisesi de yandı. (532) Ayaklanma, 30 bin kişi öldürülerek bastırıldı. Justinianus, Ayasofya'nın yeniden, görülmemiş bir zenginlikte ve büyüklükte yapılmasına karar verdi. Bu yapıtın gerçekleştirilmesi için iki ünlü mimarı görevlendirdi. Bunlardan biri Aydınlı Antemius, öteki Miletli İzodor idi. Justinianus, bu büyük kilisenin depreme ve yangına karşı dayanıklı olmasını istedi. Fil ayakları ve hatıllar kesma taştan, sütünlar, başlıklar, kaplamalar, kapı ve pencere kenarları beyaz ve renkli mermerden: ana duvarlar, kubbe ve kemerler tuğladan yapıldı. Günde bin usta, on bin işçi çalıştırıldı. Yapımına 532 yılında başlanan bu kilise 537 yılında bitirildi ve büyük bir törenle halka açıldı. Fakat 22 yıl sonra bir deprem sonucunda basık olan büyük kubbe yıkıldı. Yeniden daha yüksek olarak yapıldı.
Ayasofya'yı bundan sonra da deprem nedeniyle iki kez daha onarmak gerekti.
Dördüncü Haçlı seferi sırasında İstanbul'u ele geçiren Latinler, dini bir amaçla yola çıktıkları halde bir kilise olan Ayasofya'yı öteki sanat eserleri gibi yağma ettiler. Bir çok değerli eşyayı buradan alıp götürdüler.
Türkler, 1453'te İstanbul'u aldıkları zaman Ayasofya'yı bakımsız bir durumda buldular.
Fatih Sultan Mehmet, ilk cuma namazını burada kıldı. Onun emriyle Ayasofya camiye çevrildi. Mihrap kondu.
Bir tuğla minare yapıldı ve bina onarıldı. II. Bayezit zamanında bir ince minare, II. Selim döneminde Mimar Sinan, iki kaim minare daha yaptırdı.
Mimar Sinan, yeni dayanak duvarları ekleyerek binayı yıkılmaktan kurtardı. Müezzin mahfeli eklendi. Türklerin gösterdiği yakın ilgi ile Ayasofya günümüze kadar sağlam bir durumda kaldı.
Ayasofya 1935 yılında müze haline çevrilmiştir.
 

Bu yazı 672 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum