‘’Üretimin yüce bir değer’’ sayılması, yıllar önce kendisine gerçek anlamda bir alan bulmuştu. Bu alan hepimizin bildiği gibi Cumhuriyet’ten sonraki en büyük devrim olan Köy Enstitüleridir.
Köy Enstitülerinin çoğu bozkırın tam ortasında eskilerin değimiyle ‘’tavşan otu bitmez’’ yerlerde kurulmuştu. ‘’Üretimin yüce bir değer’’ sayılması sebebiyle bozkırın kendine has suya hasret, yer yer çatlamış, kıraç topraklarında; belli bir düzen içinde dikilmiş fidanları, sebze bahçeleri, üzüm asmaları, başağa dönüşmüş buğday tarlaları çevre köylülerin dikkatini üzerine çekmeye yetmişti. Cennet bahçelerinden bir bahçeye dönmüş bu manzarayı ilk defa gören köylüler, bir an için gördüklerine inanamamışlardı.
Enstitülerin girişinde genellikle yüksekçe görkemli bir tak vardı ve üzerinde de o enstitünün adı yazılıydı. Girişte kapıları yoktu. Bunun anlamı ‘’Burası herkese açıktır’’ demekti. Enstitülü öğretmen, usta öğretici ve öğrencilerin imeceyle yetiştirdiği ürünler köylülerin beğenisine sunulunca köylüler de aynı ürünlerden ekmek, aynı fidanlardan dikmek istemişlerdi.
‘’Üretmek’’ öyle cazip bir duygudur ki; insanın kanını hareketlendirir, yüksek bir özgüven kazandırır. Kendini bildi bileli çalılık, dikenlik, makilik olan bu topraklar birden adeta şahlanmış, yeşillik bir alan olup, değişik meyve, sebzelerle dolmuştu. Bu değişimin arkasında adına Köy Enstitüleri dediğimiz ve ‘’üretimin yüce bir değer’’ sayılması vardı. Köy Enstitülerini böylesine önemli yapan değerlerden biri de üretme gücüydü.
Dikkatlerden kaçan en önemli konulardan biri de enstitülü üretirken öğrenir, öğrenirken üretir, ürettiğini; gıda ise tüketir, bina, masa sandalye, ranza, kıyafet ise kullanırdı. Bu bakımdan da diğer eğitim kurumlarına göre devlete yük olmadan yaşamını sürdüren, yakın çevresine, ülkesine hatta dünyaya örnek kurumlardı…
‘’Üretimin yüce bir değer’’ sayıldığı, üretene saygının olduğu ülkeler dünyaya hükmeder olmuşlardır.
Gelin; ‘’Üretimin en yüce değer’’ sayıldığı günlere geri dönelim. Dost düşman ikinci defa; ‘’Bu Türkler Çıldırmış!’’ desin. Olamaz mı?
Bugün olmayacaksa, ne zaman olacak!..
Salih KOÇ
Büyükçekmece-İst.