Çoğumuz okumayı pek sevmesek de tarihe, tarihi kahramanlara pek meraklıyızdır. Örneği kendim üzerinden vermenin daha adil olacağını düşünenlerdenim. Bazen kendi kendime; ‘’Keşke edebiyat öğretmenimi daha dikkatlice dinleseydim. Veya keşke tarihi olayları çocuklara öyküler, yaşanmış olaylar şeklinde anlatabilseydim,’’ diye hayıflanır dururum. Öğretmenliğimin son yıllarında okuduğum tarih kitaplarını, okumam gerektiği yıllarda okuyamamış olmanın ezikliğini duyarım zaman zaman…
Son zamanlarda okuduğum tarih kitaplarından yola çıkarak, bin yedi yüzlü yılların sonlarına doğru Avrupa devletlerinin (Rusya dahil) Osmanlı topraklarını harita üzerinde paylaştıklarını, tam harekete geçecekleri bir zamanda Fransız İhtilali’nin çıkması ile herkesin kendi telaşına düşmesi sebebiyle ilk defa Osmanlı Devleti tarih sahnesinden silinme gibi bir tehlike ile karşılaşmıştır…
Aradan geçen birkaç asırdan sonra yine aynı Avrupa devletleri (Rusya dahil) bin dokuz yüzlü yılların başında Osmanlı Devleti’nin elinde kalan son topraklarını da harita üzerinde paylaşmış ve bu sefer bir bahane ile 1. Paylaşım Savaşı çıkarılarak harekete geçilmiştir.
1915 yılında Çanakkale önlerine dayanan İtilaf Devletleri Kahraman Türk askeri ve onların efsane komutanları Mustafa Kemal’in askeri dehası ile geri çekilmek zorunda kalmışlar ve İstanbul’u işgal planları bozulmuştur. En büyük ortakları olan Çarlık Rusya’sında 1917 Ekim’inde ihtilal çıkınca işgal planının doğu cephesi bozulmuştur.
Her ne kadar Sevr Antlaşması ile topraklarımız işgal edilmiş olsa da Mustafa Kemal önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı sonunda ülke, işgalcilerden kurtarılmış ve Bugün 100. yılını kutlama hazırlıkları içinde olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Avrupalı demek, geleceğe dair; plan, program yapan demektir. Geleceği planlayanlar; on yıllık, elli yıllık, hatta yüz yıllık planlar yaparlar… Belki de ‘’Su uyur, düşman uyumaz’’ atasözü de buradan geliyor olabilir. Çeşitli sebepler ile son anda elimizde kalan, Anadolu ve onun uzantısı Trakya’daki topraklarımız üzerinde planları olanların son oyunu ülkemize yapılan planlı insan göçüdür.
Günümüzde ülkeler askeri harekatlar, topla, tankla işgal edilmiyor. Daha sinsi planlar yapılıyor. Türk yurdunun dünyanın birçok yerinden insan göçüne maruz kalması da bu sinsi planlardan biridir. Bugün için masum gibi görünse de bazı şeyler, ilerleyen zaman içinde değişen demografik (nüfus) yapımız nedeniyle tehlikeli boyutlara gelebilir. Gelebilir değil gelecektir demek daha doğru bir tespit olacaktır…
Kim ki, insanımızı ikna eder de bu göçü tersine çevirebilirse biliniz ki; Atatürk’ten sonraki en büyük kahraman olarak tarihe geçecektir…
Salih KOÇ
3 Haziran 2023 / Büyükçekmece -İst.