İstemediğimiz halde hayatın ve yaşamın insanlara sundukları bazı gerçekler var ki ne kadarda acı verse de insan olarak katlanmak zorundayız. Yaşamın insanoğluna yüklediği yük ne kadar ağır ve zalimce de olsa yaşamak yinede güzel bir duygudur. Gerçeklerle yaşamak cesaret işi olacağı gibi, gerçeklerden kaçarak yaşamak ise korkaklıktır. Yaşamın gerçeklerinden saklanarak kaçmaya çalışmak sorumluluk duygusu olmayan insanların seçmiş olduğu kolay ve basit bir yoldur. Kader denen kavram esasen insanoğlunun hayat çizgisidir. Bu hayat çizgisinin bazı bölümlerinde acı ve fırtınalı günlerin olacağı gibi, bazı kısımlarında ise sevinçli, neşeli ve mutlu günlerde mutlaka olacaktır. İnsan olarak hepimiz hata yapma lüksüne sahibiz. Öyle an olur ki yaptığımız hatayı ya kabul etmeyiz yada gerçekleri saklamaya çalışırız. Yapılan bu hatalar sonunda hayatın gerçekleri ile yüzleşmek insana zor gelse de gerçekleri öğrenmek ve hayattan ders alarak bir daha aynı hataları yapmamaya dikkat etmek gelecek için olumlu bir yaklaşım olduğunu bilmek lazım.
Hayatın üzücü gerçekleri var ki kimsesiz çocukların annesiz ve babasız büyümek zorunda kalmaları insanı kahreden bir gerçektir. Daha yaşamlarının ilk döneminde anne ve baba şefkatinden, sevgisinden ve anne kucağından yoksun olarak büyümek zorunda kalmaları bir kadermidir yoksa hayatın acımasız yüzümü dür ? Hiç bir zaman ağızlarından anne ve baba kelimesi çıkmadan büyümek zorunda kalmaları çok üzücüdür. Çoğu zaman belki mideleri ekmek ve yemek görmeyecek. Bu minik bedenlerin gözleri hep nemli, bakışları ise derin ve anlamlıdır. Diğer çocuklar gülümserken onlar hiç gülmezler, kenarlarda yalnız ve kaderlerine razı olmuşlardır. Daha küçük yaşlarda hayatın acımasız yükü omuzlarına yüklenmiş, boynu bükük büyümek ve masumiyet onların kaderleri olmuştur. Ayaklarında yırtık bir ayakkabı ve üzerlerinde kışın soğunu karşılayacak bir elbiseden dahi yoksun olan yetim ve kimsesiz çocuklarımız. Onlar istemediler ki yetim ve kimsesiz olmayı. Esasen hayattan istedikleri sadece şefkat ve sevgidir. Yetim ve kimsesiz çocuklarımıza sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır.
Ülkemizin acı gerçeklerinden biride yoksulluk ve fakirliktir. İnsanın canını acıtır, aç kalmak yoksulluk ve fakirlik demektir. Çöplerden yiyecek toplamak zorunda kalan insanların çaresizliği ve sadece karnını doyurmak için sağlık açısından uygun olmayan bir ortamdan yiyecek toplayıp evlerine getirerek bunları yemek zorunda kalan insanların çilesidir fakirlik ve yoksulluk. Hayat şartlarının zorlaşması ve insanların işsiz oluşu nedeniyle karın doyurmak için insanların çöplere yönelmesi sağlımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Çöplerden yiyecek toplayarak karnını doyurmak zorunda kalınması insanlık adına üzücü bir durum olduğu gibi, tek suçlusu ise bizleri yönetenlerdir. Yoksulluk ve fakirliğin altında yatan tek gerçek neden ise işsizliktir.
Hayat bitmeyen bir mücadeledir. İnsanların tek amacı ise hiç kimseye muhtaç olmadan güzel bir yaşam sürme hayalidir. Bu hayalin gerçekleşmesi içinde ekonomik şartların insanca yaşamaya yetecek bir gelirin olmasıdır. Ülkemiz gerçeklerine baktığımızda bunun mümkün olmadığını görürüz. Emekli ve çalışanların aldıkları maaş karınlarını dahi doyurmaya yetmiyor. Hal böyle olunca yaşam savaşı insanı ikinci bir ek iş yapmaya mecbur kılıyor. Yıllarca çalıştıktan sonra emekliliği hak kazanan insanlarımız rahat bir yaşam beklentisi içersin de olmuşlardır. Ne yazık ki ülkemiz ekonomisinin iyi bir durumda olmaması ve sürekli artan fiyatlar karşısında aldıkları maaşın erimesi ve alım gücünün yok olması nedeniyle bu yorgun bedenler tekrar çalışmaya zorlanmaktadır.
Hayatın gerçekleri bizleri yorsa da pes etmek yerine mücadeleci bir yaşam tarzını tercih etmek insanı her zaman güçlü kılar. Güçlü olmak ise hayattan istediğimizi almaya daha yakın oluruz. Umutsuzluğa teslim olmak hayata küsmek demektir. Umutlu olmak hayatın güçlü bir ışığıdır. Hayatın bu ışığı gelecekte bizleri aydınlatarak başarılı bir şekilde yolumuza devam etmemizi sağlayacaktır. Hayata gülümsemek yaşama sevincini bizlere veren güzel bir duygudur. Mutlu olmak ise hayatın bizlere gülen yüzüdür. Hayata isyan etmek yerine, hayatın bizlere vereceği ödüle kadar sabretmek güzel günlere daha yakın demektir. Hayatın ACI GERÇEKLERİ içersin de olan ağlamak, gülmek, mutlu olmak ve mutsuzluk insanoğluna yazılmış bir kaderdir.
FACEBOOK YORUMLAR