İnsanların dünyadan tek beklentisi iyi bir yaşam ve hiç kimseye muhtaç olmadan kendi emek ve çabası ile karnını doyurmaktır. Huzurlu bir yaşam ise insan için bir ihtiyaç ve mutluluğa giden yolda buradan geçmektedir. İnsanların hayattan beklentisi ve istekleri hiç bir zaman bitmez. Bu beklenti ve istekler bazen hayal kırıklığı yarattığı da olmuştur. Mutlu olmak veya mutsuz olmak insanların her an yaşayacağı bir duygudur. Birileri mutlu olurken, bazıları ise mutsuz olacaktır. Buda dünyanın değişmez bir kuralıdır. Fakirlik ve yoksulluk ise yaşamın ve hayatın çekilmez bir çilesidir. Bu çilenin içinde aç kalmakta vardır, mutsuz bir yaşamda vardır. Dünyanın bu karmaşık yapısı içerisinde en fazla zahmeti çekenler ise geçinmekte zorlanan ve işi gücü olmayan insanlardır. Hayatın ve yaşamın bütün ağırlıklarını omuzlarında taşımak zorunda olan da bu kesimdir. Yoksul bir aile içinde yaşayan çocuklar, ailesine maddi katkıda bulunmak için çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu çocuklar hayatın zalimliğini, acısını ve yorgunluğunu küçük bedenlerinde hissetse de ailesi için çalışmak zorundadır. Bu çocukların parmakları kalem tutması gerekirken ne acı ki bedenleri ağır yükün altında ezilmektedir. Tek suçları ise fakir ve yoksul olmalarıdır.
İnsanoğlu karnını doyurmak ve isteklerine sahip olabilmek için sürekli bir mücadele içersin de olmak durumundadır. Hayatla mücadele edebilmek için insanın güçlü olması lazım. Karşımıza çıkabilecek zorlukları yenmenin tek alternatifi güçlü, cesaretli ve kendinden emin olmaktır. Hayat düz bir yoldan ibaret değildir. Karşımıza her zaman virajlı ve dik bir yol çıkabileceği gerçeğini de bilmek lazım. Önemli olan mücadele etmek ve akılcı bir düşünce ile de bu zorlukları da başarılı bir şekilde geçerek yolumuza devam etmektir. Her insanın hayattan bir beklentisi mutlaka vardır. Bu beklentilerin gerçekleşmesini istiyorsak çalışmak ve mücadele etmek zorundayız. Bu mücadelenin içinde yorulmak var, bazen başarısız olmak var, bazen de sabrımızın zorlandığı anlarda vardır. Fakat karşımıza çıkan hiç bir engel ve olumsuzluklar bizleri asla yolumuzdan döndürmemeli. Eğer başarıya inanmış ve kendimize güvenimiz tam ise mutlaka başarı gelecektir. Hayatta en kolay seçenek ise vazgeçmektir. İnsan olarak zorlandığımız ve umudumuzu yitirmeye başladığımız an mücadele etme yerine en basit yöntemi seçerek ya pes ederiz yada mücadeleden vaz geçeriz. Güçlü iradeye sahip olan insanlar pes etmez ve mücadeleden asla vaz geçmezler. İnancımızı kaybettiğimiz ve mücadeleyi bıraktığımız andan itibaren ise hayat bir sıfır öne geçmiş demektir.
Yaşamak zorunda olduğumuz bu karmaşık dünyada bazen his ve duygularımızı yönetmekte zorlandığımız anlar olmuştur. İnsanların kendini mutlu hissetmesi için mutluluğu etkileyen olumsuzluklar ve faktörlerin olmaması gerekir. Mutluluk kavramı insanların en fazla hissettiği, ulaşmak istediği ve asla vazgeçemeyeceği duyguların başında gelmektedir. Hayat ve yaşam bazen mutluluğu çok görerek bizden geçici olarak aldığı da olmuştur. Hayat aldığı mutluluğu tekrar geri verdiğinde ise insanlar bazı tecrübeler edinir, belki de hayatın bir cezası olarak bizlere verdiği bir uyarıdır. Mutsuzluk ise insanların hiç istemediği duyguların başında gelir ve insan kendini huzursuz ve sıkıntılı hisseder. İnsanda bir güven kaybı oluşur ve etrafına karşı ilgi azalır. Mutsuz olmak bir ruh halidir. İnsanları mutsuzluğa getiren etkenlerin üzerine cesaretli bir şekilde gidildiğinde ve güven duygusunu tekrar kazandığımızda mutluluk kapısı da bizlere tekrar açılacaktır. Diğer önemli konu ise güven duygusudur. İnsan önce kendine güven duyması, kendisi ile barışık olması ve hiç bir çelişkiye meydan vermeden güvenilir bir ortam yaratmasıdır. Güven duygusunun içinde saklı olan yaşamın ve hayatın en güçlü hissine sahip olan dürüstlük ve sözünün eri olması kavramları insanların güvenirliğini kanıtlayan bir durumdur.
Yaşamak zorunda olduğumuz bu karmaşık dünyanın içinde bizleri bekleyen o kadar çok sürprizler var ki, insan olarak hangisi ile mücadele edeceğimizi bilemiyoruz. Bazen acı çekiyoruz, bazen ihanete uğruyoruz, bazen mutluluktan gülerek etrafımıza neşe saçıyoruz, bazen de isyan edip, yaşama küsüyoruz. Fakat, bu olumsuzluklara rağmen yaşamak dünyanın en güzel duygusudur. Hayattan zevk almak yaşamın insana verdiği bir ödülüdür. Yaşama sevinci ise içimizde saklı olan bir duygudur. İnsanın gönül bahçesi zengin olduğu müddetçe yaşama sevinci her zaman insanı mutlu edecektir. Birde insanların zor durumda kaldığında ve çaresizlik içine düştüğünde yaşama sevincinin yok olduğuna da tanık oluyoruz. Yaşama sevincini tekrar kazanmak için her şeyden önce insana yaşamı zehir eden nedenleri ortadan kaldırarak yok etmektir. Yaşama enerjisini içimizde tekrar hissettiğimizde ve o duyguyu tekrar kazandığımızda hayat her zaman güzel olacaktır. Hayatın ve yaşamın içinde barındırdığı olumlu ve olumsuz gerçekleri kabul etmek zorundayız. Bu gerçekler bizleri mutlu veya mutsuz etse de KARMAŞIK BİR YAŞAM içerisinde yaşamak güzel bir duygu olduğunu asla unutmayalım.