Çetin TEK

Çetin TEK

BENİM KALEMİMDEN
[email protected]

10 KASIM 1938  TÜRK MİLLETİNİN EN ACI GÜNÜ 

09 Kasım 2023 - 13:26 - Güncelleme: 13 Aralık 2023 - 22:54

Mustafa Kemal ATATÜRK, 1881 yılında Selanik'te Kocakasım Mahallesi, İslahhane Caddesindeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, Annesi Zübeyde Hanımdır. Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanımla evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule Hanım 1956 yılına değin yaşadı. Atatürk öğrenim çağına gelince annesinin isteği üzerine Hafız Mehmet Efendinin mahalle mektebinde öğrenimine başladı. Kısa bir zaman sonra babasının isteği üzerine devrinin şartlarına göre modern eğitim veren Şemsi Efendi Mektebine geçti. Bu sırada babasını kaybetti. Bir süre Rapla Çiftliğinde dayısının yanında kaldıktan sonra Selanik'e dönüp okulunu bitirdi. Selanik Mülkiye Rüştiyesine kaydoldu ve kısa bir süre sonra, 1893 yılında, Selanik Askeri Rüştiyesine girdi. Çok sevdiği matematik dersinin öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi'den, '' Kemal ''  adını aldı.  Böylece adı '' Mustafa Kemal Oldu '' Selanik Askeriye Rüştiyesini bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askeri İdadisine başladı. Edebiyat'a olan ilgisi, onda gelecekteki hitabet ve yazılı anlatım ustalığının temelini oluşturdu. Manastır Askeri İdadisindeki tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Teyfik bey, Mustafa Kemal'in tarihe ve özellikle Türk tarihine ilgi duymasında başlıca etken oldu. 1896 - 1899 Yıllarında Manastır Askeri İdadisini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunun piyade sınıfına yazıldı. Bu okuldaki öğrenciliği sırasında arkadaşlarıyla birlikte hürriyet fikirlerini yaymak amacıyla gizli olarak el basması bir gazete çıkarttı. 1902 Yılında Harp Okulundan  teğmen rütbesiyle mezun olarak Harp Akademisine girdi. 1903 yılında ikinci sınıfa geçerek Üsteğmenliğe yükseldi. 11 OCAK 1905 tarihinde Yüzbaşı Rütbesiyle Harp Akademesinden mezun oldu. 
Mustafa Kemal, Harp Okulu ve Harp Akademesindeki öğrenciliği sırasında ülke ve millet sorunlarıyla yakından ilgilenmiş, aydın ve ileri fikirli bir subay olarak tanınmıştı. Bu nedenle, Harp Akademesinden mezuniyetini takiben yönetim karşıtı fikirlerinden dolayı kısa bir süre gözaltında tutuldu. 1905 yılında Şam'daki 5. Ordu emrine atandı. Aynı yıl bazı arkadaşlarıyla birlikte, gizli olarak, Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. Bu cemiyetin Beyrut, Yafa ve Kudüste şubeleri açıldı. 1906 Yılında gizlice Selanik'e giderek aynı cemiyetin bir şubesini açtıktan sonra geri döndü. Selanikteki şube aynı yıl Osmanlı Hürriyet Cemiyetine katıldı. Selanik'te gizli olarak faaliyet gösteren  bu cemiyet, 1907 yılında Osmanlı İttihat ve Terakki ile birleşti. 1907 Tarihinde Kolağası ( Kıdemli Yüzbaşı ) rütbesini aldı. 
Daha sonra merkezi Manastır'da bulunan 3. Ordu Karargahına atandı. Karargahın Selanikteki kurmay şubesinde çalışmaya başladı. Kendisine Selanikteki görevine ek olarak Üsküp - selanik arasında Doğu Demiryolu Müfettişliği görevi verildi. İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez Komitesince Meşrutiyetin ilanını takiben baş gösteren tepkileri önlemek için Trablusgarp'a gönreildi. Buradaki huzursuzluğu giderdikten ve devlet otoritesinin kurulmasını sağladıktan sonra Ocak 1909 tarihinde Selank'e döndü.  
3. Ordu Selanik 2. Redif Tümeni Kurmay Başkanlığına getirildi. 31 Mart vakası olarak tarihe geçen isyanın çıkışı üzerine 15 - 16 Nisan 1909 tarihinde Hüseyin Hüsnü Paşa komutasındaki Hareket Ordusu ile beraber bu ordunun Kurmay Başkanı olarak Selanik'ten İstanbul'a kareket etti. 1909 yılı içinde Selanik'te toplanan İttihat ve Terakki Cemiyetinin ikinci büyük kongresine Trablusgarp delegesi olaral katıldı. Mayıs 1910 tarihinde Arnavutluk'ta çıkan isyanı bastırmak üzere düzenlenen harekatta, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşanın yanında görev aldı. 6 Eylül 1910 tarihinde Mustafa Kemal'in, 3. Ordu Subay Talimgahı Komutanlığına ataması yapıldı. Mustafa Kemal bu görevde iken orduyu temsilen aralarında Fethi Beyin bulunduğu bir kurul ile birlikte Fransa'daki Picardie manevralarına katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genelkurmay  Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. 
1911 Yılında Trablusgarp savaşına gönüllü olarak katıldı. Rütbesi Binbaşılığa yükseltildi. Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. Tobruk bölgesinde komutasındaki yerli kuvvetlerle yaptığı bir baskın taarruzunda İtalyanlara ağır kayıplar verdirdi.  Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşının  başlaması üzerine kendisine aktif görev verilmesini istedi. Bunun üzerine 1915 yılı başında Esat Paşa komutasındaki 3. Kolorduya bağlı olarak Tekirdağ'da kurulacak 19. Tümen Komutanlığna atandı. 1914 Yılında başlayan Birinci Dünya Savaşında Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp itilaf devletlerine '' Çanakkale Geçilmez '' olduğunu gösterdi. 
Mustafa Kemal Atatürk'ün resmi olmayan ilk soyadı '' ÖZ '' dür.  Soyadı Kanununun çıkmasından 5 ay sonra 24 Kasım 1934 tarihinde TBMM tarafından oybirliği ile kabul edilen 2587 sayılı kanunla Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'e  '' ATATÜRK '' Soyadı verildi. 17 Aralık 1934 tarihinde çıkarılan yasa ile bu soyadının diğer kişiler tarafından kullanılması yasaklandı. 
Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 Yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddi olarak hastalandı. Buradaki tedavi ise olumlu cevap verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihte Hatay sorununun gündemde olması Atatürk'ü yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Atatürk çok yorgun düşmüştü. Ülkü edindiği milli dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi  ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından siros hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona yatında bir süre dinlendi. Bu durumda bile Ülke sorunları ile ilgilenmeye devam etti. 4 Temmuz 1938 tarihinde Hatay  antlaşmasının yürürlüğe girmesi  Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzelti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağrlaşınca Dolmabahçe Sarayına nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938 tarihinde vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dili kurumlarına bağışladı. 
Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasım'da sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi derin bir üzüntü kapladı. Her Türkün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Kurtulması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. 10 KASIM 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, Büyük komutan Mustafa Kemal ATATÜRK aramızda ayrıldı. Bu kara habere sadece Türk Milletini  değil, bütün dünyayı yasa boğdu. Bütün devletler Atatürk'ün cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar yayınladılar. 
Türk Milleti daha sonra, bu büyük insana layık Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953 Tarihinde Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada Yurdun  her ilinden getirilmiş olan Vatan toprakları ile hazırlanan ebedi istirahatgahına yerleştirildi. 
10 Kasım  1938 'de aramızdan ayrılan büyük insan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük  eseri, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza kadar yaşayacaktır. Sadece Türk Halkının değil farklı milletlerinde örnek aldığı bir dünya lideridir.   Türk Milletinin Önderi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü büyük bir özlem ve saygıyla anıyorum.  Ruhun Şad, mekanın cennet olsun. Ne Mutlu Türküm diyene.
 

Bu yazı 2602 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum