Üzülmek ve dert etmek insan hayatının en can sıkıcı tarafı olduğu gibi, aynı zamanda yaşamı çekilmez bir hale getirerek insanı hayattan soğutarak adeta yaşamı işkence haline getiriyor. Her insanın yaşantısı içinde üzülmek veya sevinmek mutlaka vardır. Kaderimizde ve alın yazımızda ne yazılmışsa bu dünyada onu görmeye her zaman hazırlıklı olmamız lazım. İnsan olarak kaybetmiş olduğumuz tüm değerlere üzülerek yas tutarız. Şunu da iyi bilmek lazım hayat hiç bir zaman aldığını da asla geri veremez. Bunun bilincinde olarak kendimizi fazla yıpratmadan bazı şeyleri geride bırakarak mutlu olmak ve mutlu yaşamak bizlerinde hakkı olduğunu da unutmamak lazım. Üzülmek yerine hayatı sevmek ve hayata tutunmak insan ruhunun mutlu olacağı bir durumdur sanırım. Kendimizi üzmek yerine hayatın güzelliklerini kucaklayarak yaşamak insana mutluluk vereceği gibi, hayata bakış açımızı da her zaman olumlu yönde etkileyecektir. Yaşamak için sağlıklı kalmak, nefes alarak hayatı sürdürmek ve üzülmek yerine gülerek hayata selam vermek her insanın istemiş olduğu güzel bir duygudur.
Üzülmek duygusu esasen insanın kendi elinde olmayan hayatın akışı içersin de yaşamış olduğumuz olaylara bağlı olarak gelişen bir durumdur. Beynimizi kontrol altına alamadığımızda, daha önceden istem dışı yaptığımız bir olay sonrası karşı karşıya kaldığımız üzücü bir durum insanı hem yıpratır hem de büyük üzüntüye sevk eder. Bu tür olaylara meydan vermemek için duygularımızın esiri olmadan duygularımızı kontrol altına alarak bizleri mutlu edebilecek ve yaşama bağlayacak projeler üreterek huzurlu bir gelecek hep neşe kaynağımız olacaktır. Gülmek insanın en büyük dostu ve serveti olduğu gibi, hayatın insana verdiği bir mutluluk belgesidir. Üzülmek yerine gülerek hayata bakmak ve olumsuzlukların esiri olmak yerine, yaşama olumlu bakmak insanın moralini her zaman yüksek tutacaktır. Kendisi ile barışık olan ve her konuda kendinden emin olan insanların yaşama bakış açısı sadece kendini düşünen bencil bir tutum içerisinde değil de, karşısındaki insanı da düşünerek ve ona göre hareket etmek insani bir durumdur.
Her insanın hayattan mutlaka bir beklentisi vardır. Hayal ettiği bir gelecek veya bir şeyleri umut ederek gerçekleşmesini beklemek her insanın en doğal hakkıdır. Fakat, mücadele etmeden ve çalışmadan hayat insana kendiliğinden hiç bir şeyi vermez. Çaba ve gayret sonucunda hayatın cömert tarafı insana mutlaka hediyesini verecektir. Bazen hayat insana hain davranarak beklentimizi boşa çıkardığı gibi, bizleri büyük hayal kırıklığına uğratarak üzülmemize sebep olabilir. Tabi ki bu olumsuzluklar hayatın ve yaşamın içersin de olabilecek olağan bir durumdur. Çalışma ve gayret sonunda hayal ettiğimiz beklentilerimizin gerçekleşmesi sonucunda üzüntüler her zaman sevince dönüşecektir. Önemli olan beklentilerimiz doğrultusunda bir mücadele içerisine girerek hayattan istemek olmalıdır.
Her insanın ne yazık ki hayattan mutlaka bir şikayeti vardır. Gülmeyi unutmuş, mutluluğun ne olduğunu bilmeyen, sevgiyi hiç tatmamış, gelecekten sürekli kaygı içinde olmuş, gözleri hep nemli ve yaşlı o kadar çok insanımız var ki. Bu insanların hayata bakışı hep üzüntü ve çile içersin de olmuştur. Hayatın hangi tarafına baksan her tarafta üzüntülü ve düşünceli insanları görmek mümkündür. Bu insanlar ya işsiz, yada evine ekmek getiremeyen yüzleri hep asık ve gülmeyen insanlardır. Hayatın acımasız tarafında yaşayan bu insanlarında mutlu olması ve yüzünün gülmesi tek isteğimizdir. Hiç kimseyi üzgün, ağlarken veya düşünceli olarak görmek istemeyiz. Çünkü hayat ve yaşam gülerken güzeldir.
Hayat bazen insana o kadar merhametsiz davranıyor ki bizlere acılar yaşatarak yaşantımızı üzücü bir hale getirebiliyor. Hayatın sabır taşı bu üzüntülerimizi biraz olsun hafifleterek ne kadar acı veya olumsuzluklar yaşasak ta hayata devam etmek zorunda olduğumuz bir gerçektir. İnsan hayatında üzülmek her zaman yaşayacağımız bir duygudur. Burada önemli olan yaşamış olduğumuz üzüntülerimizi sevince dönüştürerek biraz olsun rahatlamış oluruz. Yaşamış olduğumuz çevresel etkiler, ekonomik durumların iyi olmaması, işsizlik sorunu insanlar için problem olmaya devam etmesi, emekli ve çalışan kesimin aldığı ücretlerin yetersiz oluşu ve esnafın zor şartlar altında yaşamını sürdürmesi gibi olumsuz etkenler insanların mutlu olmasını engelleyen bir durumdur. İnsan olarak bu kadar olumsuzluklar yaşanmasına rağmen yine de yaşamak güzel bir duygudur. Şu bir gerçek ki zamanla yaptığımız hatalar sonrası hayat bizi cezalandırarak üzüntü yaşamamız kaçınılmaz oluyor. Ne kadar olumsuzluk yaşasak ta sorunlar bir gün mutlaka çözülüyor. İşte o zaman hayatın büyük ikramı olan mutluluk ve huzur insanlarla arkadaş oluyor. Yaşantımızda inişli ve çıkışlı yaşam biçimi her zaman olağan bir durumdur. Onun için üzülmek ve sevinmek insanoğlunun kaderinde vardır. Her şeye rağmen yine de HAYAT ÜZÜLMEYE DEĞMEZ.