İnsan ömrü doğumla başlayıp ölümle bittiğine göre, bu zaman içersin de insan olarak yapmamız gereken çok önemli görevlerimiz olduğunu unutmamak lazım. İnsanoğlu hayatı boyunca hep bir mücadele içinde olmuş, bazen bu mücadeleyi kazanmış bazen de kaybetmiştir. Bir şeyi elde etmek veya kazanmak insanı her zaman mutlu eder. Bir davayı veya mücadeleyi kaybetmek ise insanı mutlaka üzecektir. Yaşamın içinde kazanmak olduğu gibi, kaybetmekte vardır. Kaybettiğimizi tekrar kazanmak istiyorsan kesinlikle mücadele etmek zorundayız. Mücadele edersek her zaman kazanma şansımız olacaktır. Fakat, mücadele etmezsek baştan kaybetmiş oluruz. Eğer içimizde mücadele ruhu varsa hayat bizden korksun. Bir gerçek var ki başarının anahtarı her zaman mücadele ruhunun içinde saklıdır. Zaten bir ömür boyu yaşamak ve karnımızı doyurmak için mücadele etmek zorunda değil miyiz ?
Hayat sırlarla dolu bir yaşamdır. İnsan olarak yaşadığımız müddetçe karşımıza ne çıkacağını bilmemiz asla mümkün değildir. Yaşamın içinde insanın hiç beklemediği hatta imkansız gibi gözüken bazı olayların gerçekleşmesi insana her zaman güzel duygular yaşatmıştır. İnsan hayatı sürprizlerle dolu bir yaşamdan ibaret olduğu için, bazen bizleri şaşırtır, bazen sevindirir, bazen de üzüntü yaşamamıza neden olabilir. Kurduğumuz hayaller ve hedeflerimizin bir türlü gerçekleşmemesi insanın canını yakan ve acıtan en kötü duygulardır. Diğer taraftan hayat sürprizlerle dolu olduğunu hatırladığımızda ise insana biraz olsun rahatlama verir. Yaşamış olduğumuz olumsuz durumların bir gün tersine dönebilir düşüncesi ile, hayattan beklentilerimizin ve isteklerimizin gerçekleşmesi umudu ile yaşamak insana gönül rahatlığı vermektedir. Umut her zaman insanın ayakta tutan bir güçtür. Hayatın diğer tarafı var ki, güldüğümüzde ağlamak, ağladığımızda gülmek, üzüldüğümüzde sevinmek, sevindiğimizde ise üzülmek hayatımız gerçeği ve bizler insan olarak bu duygularla yaşamak zorundayız. Hayatımızın içinde olan olumlu veya olumsuz durumlar ömrümüz yettiğince yaşayacağımız gerçekleridir.
Yaşam bazen hırçın bir dalga, bazen de durgun sular gibidir. Yüreğimizi de sert esen fırtına bizleri bazen yanlış yollara sürükler, bazen de çaresizliğin pençesinden bir türlü kurtulamayız. Aksilikler hep üst üste gelerek hayatın acımasız yüzü bizleri mutsuz eder. Dost deriz düşman olurlar, kalben severiz vefasız çıkarlar, arkadaş deriz güvenimizi boşa çıkarttılar. İnsan olarak bizleri en fazla zorlayan olayların başında insanlar çıkarları için yalan konuşarak veya iftira atarak amacına ulaşmak isteğidir. Yalan ve iftira atarak kişileri zor durumda bırakmak kişinin karakter yapısının ne kadar acımasız ve insafsız olduğunun göstergesidir. İnsanlar ne kadar zor günler geçirse de yaşama sevincini kaybetmeden hayatını sürdürmesi en doğru tutumdur. Hayatın acı gerçekleri ile karşı karşıya kaldığımızda yaşantımızın en zor anları ve tarif edilemeyen bir üzüntü içinde olmak insanı kahreden bir durumdur. İnsanın yüzüne gülünmesi genelde iyi niyetin simgesi olarak algılanır. Bazen bu gülücükler kalleşçe yapılacak bir tuzağın habercisi olabilir. Tabi ki bu tavır ucuz insanların davranış şeklidir. Acilen yapılması gereken tek şey derhal bu insanların çevresinden uzaklaşmaktır. Bu hareketler insan ömrünün içinde olan olumsuz davranışlardır.
Hayat uzun gibi görünse de maalesef insan ömründe bir sonu vardır. Peki o zaman neden kötülüklerin peşine takılıp gidiyoruz ki ? Birbirimizi sevmek varken, neden nefretin peşinden koşuyoruz ? Gülmek hayatımızın en güzel duygularından biridir. Acı çekmek ise insana büyük ızdırap verir, acının sonu ise göz yaşıdır. Gülmek mutluluğun bir simgesi, ağlamak ise insanların zor anlarında kötü duyguların yaşattığı bir durumdur. İnsan ömrünün içinde her zaman var olan bu duygularla beraber yaşamak zorundayız. Temel duygularımızdan biri olan mutluluk kavramı ise insan ömrünün en güzel anlarından biridir. Ömür o kadar hızlı gidiyor ki yetişmek mümkün olmuyor. Onun için, insanlara karşı güzel duygular beslemek ve iyilik yapmak insan olmanın bir gereğidir. Bir ömrün en güzel çağı çocukluğumuzdur. Çocukluk yıllarımız yaşadığımız müddetçe asla unutulmayacak ve her zaman insan belleğinde anımsanacaktır. Geçmişte yaşanılan kötü anılar hatırlandığında insanlar mutlaka olumsuz yönde etkilenir. Zamanında yaşamak zorunda kaldığımız kötü anıları hafızamızdan çıkartmak tabi ki o kadarda kolay değildir. İnsanların geçmiş yıllarda yaşamış olduğu acıları biraz olsun hafifletmesi kişilerin iradesi ile mümkündür. Şu da bir gerçek ki geçmişe fazla takılmak geleceğimizi yok eder. Onun için hedefimizi ve başarımızı gelecekte aramalıyız. Geleceğin bizlere ne vereceğini de şimdiden bilme imkanımız yoktur. İçinde mutluluk, huzur, sevgi, dürüstlük ve dostluk olan BİR ÖMÜR güzel duygular içersin de geçsin.