Her insanın olaylara bakış açısı farklı farklıdır. Gelişen olaylara kendi penceremizden baktığımızda bizim düşüncelerimizi başka bir kişi kabul etmeyebilir. Bir konu hakkında insanlar farklı yorumlarda bulunarak fikir ayrılığı ortaya çıktığı mutlaka olmuştur. İnsanlar arasında meydana gelen düşünce ve görüş ayrılığı sonucunda bakış açımızın ne kadar değişken bir yapıya sahip olduğunu görebiliriz. Duygularımızda insanlar arasında mutlaka değişkenlik göstermektedir. Bazı kişiler kendini mutlu hissetiğinde, bazı kişiler ise kendini mutsuz hissedebilir. Yaşadığımız müddetçe insanlar duygularını çeşitli yöntemlerle dile getirmiştir. Bazı insanlar çektiği acıyı ve üzüntüyü içine atarak olaylara o şekilde tepki verebilir, bazı insanlar ise yaşamış olduğu acı ve üzüntüyü dışa vurarak göz yaşları ile belli edebilir. İnsanları en çok rahatsız eden duygularımızın başında korku gelmektedir. Hissedilen bu korku kişiler üzerinde olumsuz baskı oluşturarak yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Korku denen his insanların elinde olmadan bazen birden ortaya çıkarak olaylara karşı gösterdiğimiz ani bir reaksiyondur. Bazılarımız karanlıktan, bazılarımızda yaptığı herhangi bir şeyden pişmanlık duyduğumuzda veya bir hata yaptığımızda ortaya çıkacak olumsuzluklardan korkarız.
Duygularımızı yönlendirmek ve yönetmek kişilerin kendi elindedir. Eğer zekamızı kurallara göre iyi yönde kulanır ve yönetirsek mutluluk ve başarı duygusu hep yanımızda olacaktır. Bazen insan kendini ifade edemediğinde veya anlatamadığında devreye öfke duygusu girer ve istenmeyen olaylarla karşı karşıya kalınabilir. Eğer insan duygularını ifade edebilirse kişi kendini hem mutlu hisseder hemde kendine bir güven gelir. Diğer taraftan yaşamak zorunda kaldığımız olumsuz bir olay karşısında duygularımızı kontrol altına alarak iyi yönetirsek sorunları, problemleri ve olumsuzlukları başarı ile çözmüş oluruz. Kontrolden çıkan bir duyguyu sağlıklı bir şekilde yönlendirmek ancak mantıklı düşünme ile mümkündür. Yaşadığımız ortamın durumuna göre olumlu veya olumsuz duygularımızın ortaya çıktığını görürüz. Olayların seyrine ve gidişatina göre bazen çok sinirleniriz, bazen tedirgin oluruz, bazende karşımızdaki insana acıma hissine kapıldığımız anlar da olmuştur. Bu hislerin hepsi insanoğlunun duygularının bir parçasıdır. Bazen duygularımıza yenik düşerek hata yaptığımızda olmuştur. Şunu da aklımızdan hiç bir zaman çıkartmamak lazım. Hata yapmak insanoğluna mahsus bir duygudur ve her insan mutlaka hata yapmaktadır. Önemli olan yaptığımız hatalara tekrar düşmemek için olumsuz duygularımızı iyi yönde kullanarak kendimize yeni bir hedef belirleyerek hatalarımızı telafi etmektir.
Vatanımıza, bayrağımıza, İstiklal Marşımıza ve Atatürke karşı duygumuz Türk Milletinin hiç bir zaman asla vazgeçemiyeceği ölümsüz bir sevgidir. Dini ve Milli bayramlarımız duygularımızın arasında en yoğun olarak yaşadığımız andır. Dünyanın en güçlü ülkelerine karşı savaşarak kazandığımız Cumhuriyetimizi korumak ve yaşatmak Türk Ulusunun en güçlü duyguları arasındadır. Milletimizi bayraksız ve vatansız bırakmayan aziz şehitlerimize karşı duymuş olduğumuz minnet duygusu en yüce olanıdır. Yurdumuza dışarıdan gelecek saldırılara karşı Vatanımızı ve Türk Milletini koruma görevi olan Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize, aynı zamanda Ülkemizin iç huzurunu sağlayan Kahraman Türk Polisimize karşı milletimiz büyük sevgi, saygı ve minnet duygusu beslemektedir. Ulusal birliğimizin ve özgürlüğümüzün sembolu olan İstiklal marşımıza her Türk büyük saygı duymalıdır. Geçtiğimiz yıllarda istiklal marşımız okunurken bazı insanların ayağa kalkmayarak saygısızlık yaptığı, bu durum ise Türk Milletini derinden üzmüştür. Bu kişilere karşı hissetiğimiz duygu nefret ve tiksinmedir. Ulus olarak birlik ve beraberliğimiz bizim en güçlü duygularımız arasındadır. Birlik ve beraberlik duygusu denildiğinde vatanımıza karşı dışarıdan gelecek salıdrılara karşı güç birliği oluşturularak millet olarak beraberce hareket etmektir.
Her yaptığı işten kişi kendi sorumludur. Bu bilinçte olan insanlar gelecekte mutlu ve başarılı olma şansı en yüksek kişilerdir. Sorumluluk sahibi olmak gelecek demektir, aynı zamanda kendi yaşantısını belirleme yetkisi kendindedir. Sorumluluk duygumuz çerçevesinde yaptığımız başarılı veya başarısız sonuçları kabullenmek aynı zamanda başkalarının haklarına saygı göstermektir. Sorumluluk duygularımız arasında büyüklerimize saygı, küçüklerimize ise sevgi göstermektir. Her insanın mutlaka yerine getirmesi gereken sorumlulukları vardır. Hiç kimse sorumluluktan kaçma lüksüne sahip değildir. Eğer bir insan evli ise eşine ve çocuğuna, diğer taraftan bakıma muhtaç anne ve babaya bakmak zorundadır. Manevi duygusu çok yülsek olan, aynı zamanda insan olmanın en önemli yapı taşlarından biri vefa duygusudur. Vefa duygusu içinde, kötülüğü, kalleşliği, yalancılığı, sahtekarlığı, dolandırıcılığı ve ikiyüzlülüğü asla barındırmaz. Sevgiyi, saygıyı, dostluğu, kardeşliği, birlik ve beraberliği, ahlaklı olan herşeyi ve tüm güzelikler vefa duygusunun içindedir. Vefa duygusu aynı zamanda kişiler arasında hiç bir ayırım yapmadan insanlara aynı eşit ve mesafede durmaktır. Vefa esasen gönlünden gelen bir insanlık duygusudur. Aç olan insanlara yardım etmek ve karınlarını doyurmak vefa duygusunun en sevabıdır. Yüreğimizin derinliklerinden gelen en güzel sese kulak vererek DUYGULARIMIZI ona göre değerlendirelim.
FACEBOOK YORUMLAR