Sevgili dostlarım; EĞİTİM ve ÖĞRENİM süreci + 50 Yaş dönemimizde halen devam ediyor... Etmeli de...
2. Kez "FİNANSAL OKURYAZARLIK EĞİTİMİ PROGRAMINI" Mutlu KENT SİNOP ÜNV. ve TİCARET ODASl katkılarıyla bitirmiş olmakla, özellikle TASARRUF konulu faydayı kendimde fazlasıyla edinebilmiş olabilmek, gerçekten muhteşem bir gelişmeydi... Eğitim Programını veren SİNOP ÜNV. Öğr. Gör. Duygu ÇERİ hocamıza gönül dolusu samimi teşekkürlerlerimizi iletiyoruz...
Yukarıdaki bilgilerimiz bağlamında, Tasarruf ve Tüketim üzerine özel bir dostumuzun görüşleri ise şöyle olabillmişti;
“Milli Gelir’den kabaca direkt vergilerin düşürülmesi ile, kullanılabilir veya harcanabilir gelir’e ulaşılır. Kullanılabilir gelir bireyler ve kurumlar tarafından iki şekilde kullanılır;
Tüketim harcamaları ve tasarruflar. Mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını doğrudan doğruya giderecek şekilde kullanılmasına “tüketim” denir. Bu kullanımın parasal değeri tüketim harcamalarını oluşturur.
Peki Tasarruf Nedir?
Kullanılabilir Gelir’den tüketim harcamaların karşılanmasından sonra, bireyler ve kurumlar tarafından halen harcanmamış bir artık değer kalır ise, bu değer tasarruf olarak adlandırılır. Makro ekonomide toplam yurtiçi tasarruflar ifadesi ile geçer. Tasarruf paradoksu ise, halkın daha yüksek oranda tasarruf etmesi ile tüketim harcamalarının azalmasının, yatırım harcamalarında da daralmaya neden olması nedeniyle, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve tasarrufların azalmasıdır. Yani, tasarruf eğiliminin artması uzun vadede toplam tasarrufların azalmasına yol açmaktadır. Bu durum bir paradokstur.
Tasarruf etmemizi neler zorlaştırır?
Bu bölümde tasarruf etmenin öneminden bahsedeceğiz ve tasarruf etmemizi zorlaştıran etkenlere değineceğiz. Hepimizin hayalleri ve gerçekleştirmek istediğimiz hedefleri var. Ancak bu gerçekleşmesini istediğimiz hedeflerimiz maddi anlamda bir birikimimizin olması gerektiğine işaret ediyorsa tasarruf etmenin önemi bizler için son derece büyüktür. Tasarruf etmeyi bir yaşam biçimi haline dönüştürebilirsek hayat bize dahada kolaylaşır. Şimdi tasarrufun gerekliliğine ve bunu nelerin zorlaştırdığını ele alalım.
İhtiyaç değil istek alışverişi yapmak;
Tasarruf etmenin önündeki engellerden biri, İhtiyaçlarımız değil de isteklerimiz doğrultusunda alışveriş yapmaktır. Örneğin; bir kıyafete ihtiyaç duyduğumuz halde, birkaç kıyafet sırf indirimde olduğundan satın alıyorsak gardrob gereksiz kalabalıklaştırıyor demektir.
Daha tasarruflu bir yaşam için kullanılmayanlar ihtiyaç sahiplerine ya da satarak paraya dönüştürülebilir. Alışverişlerde ihtiyaç dışına çıkmamak, mümkün olduğunca ikinci el olarak temin etmek tasarrufa katkı sağlayacaktır.
Niteliğe değil niceliğe önem vermek;
Az kaliteli çok sayıda aynı kıyafet yerine, kaliteli az sayıda kıyafet tercihi ile maksimum fayda ve ürün konforu sağlayabiliriz.
Geleceğe yatırım yapmamak;
Hepimiz geleceğimizi düşünüyoruz ancak geleceğe ne derece yatırım yapıyoruz. Bu konunun iyi düşünülerek analiz edilmesi gereklidir. Örneğin; gelecekte gezip görmek istediğin yerler, yada kendi işini kurmak için birikim yapabilirsin. Geleceğin garanti altına alınabilmesi için harcama alışkanlıklarının gözden geçirilmesi, ileride kullanmayacağımız ürünlerin satın alınmaması, sınırlı kaynakların enerji, elektrik, su, zaman vb. doğru kullanılması, yaşam alanlarında ihtiyaç duymadığın fazlalık olan eşya, araç ve gereçlerin paraya dönüşümü tasarruflarımıza katkı sağlayacaktır…”
Ayrıca; yine MUTLU KENT SİNOP / CittaSlow GERZE ilçemizde yaşayan hemşerimiz sevgili Salih SEÇKİN Bey Emekli ALBAY komutanımız olarak, benimle özelden paylaşabildiği WhatsApp mesajından da ciddi anlamda etkilenmemek mümkün değil… Şöyle ki;
“Sayın Eren;
Yazıştığımız gençlik konusunda esasında genç, çalışan, üretken insanlarımızın yapması gereken bir konu var. Bu başlık komik gelebilir ama her cağda geçerliliği olan bir unsurdur. Bu da TASARRUF’dur. Bunu belki proje olarak ortaya koyamazsınız çünkü bu bir kişisel tercih gibi algılanabilir. Bu konu EDDP'nin Basın iletişim komitesi ile koordine edilebilir ve toplum tasarrufun önemi hakkında yayınlar yapıldıkça bilgilendirilir. Çünkü çocuk ve genç kesim bu konuda çok duyarsız. Ülkemizde çok pahalı arabaların çokça rağbet gördüğünü ailenin bütün fertlerinde pahalı telefonlar olduğunu görüyoruz ve biliyoruz ama bir türlü bu hastalığı yenemiyoruz. Ülkemiz bir ekonomik paketinden diğerine devamlı koşuyor. Kişiler indirimde diye hiç ihtiyacı olmayan şeyleri alıyor. Bu konuda söylenecek çok şey var. Kısaca şöyle bağlayalım: “İHTIYACA EVET, ISRAFA HAYIR…"
Sayın Eren, bu konu da yedeğinizde bulunabilir gerekirse basın iletişime aktarılabilir. Çünkü tasarrufu esasen çalışan genç nüfus sağlayacaktır. Selam ve saygılarla...”
Sevgili Salih SEÇKİN Bey Komutanımızın tam da DAİRE’nin ortası / NİRENGİ noktası olan birçok ANNE ve BABAMIZIN rahatsız olabildiği noktaya temas ettiği, asıl ana konulardan birisi, GENÇ yavrularımızın KAZANMADAN, HARCAMA taleplerinin hızla son yıllarda gelişiyor olabilmesine dikkat çekiyor olması günümüz EKONOMİK sorunları arasındadır…
Elbette ki, tüm gençlerimizin aynı şekilde hareket ettiklerini veya genelleme yapmamızın doğru olmadığını ifade etmemiz gerekebilir… Ancak çok iyi bilinmelidir ki, MARKA bağımlılığı her halde, şu an aktif çalışan ve üreten Y veya Z kuşağı insanlarımızda oldukça düşük olmasının yanı sıra, çok ciddi bir şekilde X kuşağı gençlerimizde MARKA bağımlılığının kendilerinde olduğu ve bu yönde ANNE ve BABA parası çok rahatlıkla harcanabildiği, INTERNET üzerinden yapılan satışlarda COVID-19 Nedeniyle de % 30’lar düzeyinde ciddi artışların olabildiği EKONOMİ çevrelerinde çok rahatlıkla gündeme getirilmektedir…
SON SÖZ: “HAZIRA, DAĞ BİLE DAYANMAZ…”