“Altı tane sadık hizmetkarım var. (Bütün bildiklerimi onlar bana öğretti.) İsimleri: Ne, Niçin, Ne zaman ve Nasıl, Nerede, Kim’dir. Rudyard KIPLING
Günümüzde eğitimin insan üzerinde önemli bir yeri var. Eğitimli, okuyan, sorgulayan kişilerin hayatta daha başarılı oldukları bir gerçek.
Engelli kardeşlerimizin eğitimi ise, biraz daha özen ve özveri istiyor. Engelli tanımı, adından da anlaşılacağı üzere bir şekilde engellenmiş olmalarından dolayı. Benim işitme engelim olduğu için görme duyumu iki kat daha fazla kullanmak zorundayım. Çünkü gözlerim ile duyuyorum aynı zamanda. O yüzden hayatım boyunca okumaya ve öğrenmeye olan sevgim hiç bitmeyecek.
Engeli farklı olup, farklı şekillerde eğitim alınması bence o engellinin en büyük hakkı. Görme kaybında sesli betimlemeler, bedensel engellerde eğitimin alınacağı yer ve oraya ulaşımda erişilebilirlik, onların kaynaştırma olarak normal okullara kabul edilmesi önemlidir. Bu konuda Milli Eğitime ve Özel eğitim öğretmenlerine büyük görev düşüyor.
Lütfen engellilere acımayı ve “işe yaramaz” gözüyle bakmayı bırakın. Eğer onları ilgi alanlarında motive ederek yetiştirirseniz mutlaka sonuç alırsınız. Hiçbir zaman “bu, bunu yapamaz” düşüncesiyle yola çıkmayın. Ben duymadığı halde piyano çalan, bale yapan hatta görmediği ya da kolları olmadığı halde resim yapan gördüm.
Tarihte de Beethoven’in 9.senfonisini işitme engelli olarak yaptığını, Helen Keller’in hem sağır-dilsiz hem de kör olmasına rağmen 5 dil öğrenip kitap yazdığını, bisiklet ve kano kullandığını görebilirsiniz. Edison’u bilmeyeniniz yoktur, peki onun da işitme engelinin olduğunu, Graham Bell’in de telefonu gerçekte işitme engelli annesine ve eşine işitme cihazı icat etmek isterken bulduğunu biliyor muydunuz?
Görülüyor ki; insan olmak kulak-göz, ayak-el ile değil, isteyerek/eğitilerek başarmakla mümkün oluyormuş.
Bu konuda görüş ve önerileriniz varsa bana ulaşabilirsiniz.
Sağlık, mutluluk ve engelsiz bir hayat dileğimle…
Gül Ustabaş GENÇ
Sinop Kent Konseyi Engelli Meclis Başkanı