Her yılın ilk yazısının ilk paragrafını kendime ayırma geleneğimi sürdürüyorum. 2024 yılı içinde neler yaptığımın özeti olan bu yazımda bir tür hesap veriyorum. Aşağıda da göreceğiniz gibi bu yıl çok sayıda kitap almışım. Bunun nedeni, genellikle bunların kısa roman, öykü ve benzeri; rahat okunabilen, dinlendiren kitaplar olmasındandır. İşlerim nedeniyle yoğun günler geçirirken üzerinde çok düşünülmesi, incelenmesi ve tanıtılması zorunlu kitaplara fazla zaman ayıramıyordum. Ayrıca çoğunun güncel baskı olmasını gerektirmemesi, bunları daha ucuza almamı sağladı. Çözümü böyle buldum. Buradan başlarsak;
2024’te satın aldığım kitap sayısı 154 oldu. 2023’te ise 97 idi.
2024 yılında 133 kitap okudum, 2025’e okunamayan 21 kitap devredildi. 2023’de 2 adedi E-Kitap olmak üzere 88 kitabı okudum ve 11’i ise bu yıla okumak için devredilmişti.
2024 yılında tanıtılan kitap sayısı 38 oldu. 2023’te ise 36 idi.
Kütüphanem 2024 yılındaki toplam kitap sayım 1.635 oldu. 2023’te ise 1.484 kitabım vardı.
2023 Mayıs ayından itibaren AjansSinop’ta yayınlanmakta olan köşe yazısı sayım 31’dir. 2024’te ise 30 köşe yazısı yazabildim.
Elimde basıma hazır bir kitabım olduğu halde ekonomik nedenlerle 2023’de bastıramadığım 5. Kitabım “Vahşetin Çağrısı” 2024’te basıldı.
****
Yılın son aylarına doğru çok önemli bazı olayları yaşadık. Suriye, düşmeyen enflasyon, asgari ücret, emekli ve çalışanlara verilecek artışlar, halk muhalefetinin hızla ayağa kalkması, erken seçim dayatmaları iktidarı iyice köşeye sıkıştırdı. Bir çıkış aranıyor. İktidar bu durumdan kurtulmak için ne mi yapacak? Kaçınılamaz bir erken seçime yeni bir anayasa ile girmek isteyecek.
Kullanılacak malzemelere gelince; ilki Suriye! Suriye’de Esat, her tek adam gibi sonunda devrildi. Deviren, dünyada ve ülkemizde terörist listesinde olan HTŞ ve lideriydi! ABD teröristin kellesine konan ödülü kaldırınca biz de elbette geri durmadık; bir takım elbise, bir kravat, biraz tıraş; oldu mu sana sarmaş dolaş olunan bir kahraman… Hemen terör listesinden çıkarılıp saygıdeğerler listesine alınıverdi. Oldu da bitti maşallah! Şimdi Suriye’nin geleceğine bahis oynanıyor. Suriye BOP gereği kaça bölünecek? Bize neresi düşecek? Kafamızdaki fetih rüyasıyla Şam’da namaz da kılıyoruz, buralar bizden sorulur da diyoruz.
İkinci hamle ise Apo… Düne kadar cani, alçak, çocuk katili, hain denen Öcalan’ı ve DEM Partiyi muhalefetin yanına yamayarak düşman göstermeye çalışanlar, ne oldu da birdenbire Apo aşığı oluverdi? Hele MHP gibi Türkçülükle beslenip şehitler üzerinden oy devşirenler bile Apo sevdasına düşüp “ille de gelsin, mecliste konuşsun” diyebiliyor! Yani RTE-Bahçeli el ele; Apo meclise mi demeli?
Sıra son hedef hamlede; Anayasayı değiştirmek… Neden acaba? Zaten değiştirilecek ilk 4 madde ve birkaç madde kaldı, yıllardır değiştiriyorlar. Amaç ne?
Şimdi bir toplama yapalım: Ülke ekonomik ve sosyal yönden yönetilemiyor, halk gittikçe daha çok sesini yükseltiyor, demokrasi, hak, hukuk, aş, iş istiyor, bir iktidar için en korkunç eylemi yapıyor yani… Son yaşananlardan sonra belediye seçimlerindeki büyük çöküş artık gizlenemez hale geldi. Erken seçim gittikçe yüksek sesle söylenmeye başlandı. Bu gidişle kaçış da görünmüyor. Üstelik erken seçim olunca RTE bir daha CB adayı da olamayacak!
İşte bunlar üst üste gelince tam bir felaket görünüyor. Bir taşla birçok kuş vurmak gerekiyor ve şu anda da onun projeleri çalışılıyor! Örneğin; acil olarak yeni bir anayasa yapacak çoğunluğu sağlamak ilk şart; o zaman istediği maddeleri değiştirip yeni bir dönem başlatmak hedeftir. Bu hedefin ilk adımı Suriye’deki gelişmeler. Burada henüz belli olmasa da ABD ve Rusya arasında kendine bir yer bulup “fetih” sevdalılarının oylarına talip… Bunu güçlendirmek için de harika bir zamanlama(!) ile birden Apo sevdası ve düne kadar teröristin önde gideni olan DEM ile DEM’lenme başlayıverdi. Şu anda DEM anayasanın altın anahtarı! Gerçi her olasılığa karşı başka partiler kuran eski yoldaşlarını da bağrına basma mesajları havada uçuşuyor. Yani deniz ve yılan öyküsü… DEM’liler daha önce aynı yaklaşımla açılıp saçılmış, epeyce kazık yemişlerdi ama aynı nehirde iki kere yıkanmayı deneyecekler mi, göreceğiz.
Pabuç pahalı yani… İşçi ve çalışanlar ile emeklilere verilecek sefalet ücreti artık toplumu ayağa kaldıracak gibi. Başka çaresi kalmayınca erken seçimi engellemenin, en azından koşulları kendine göre ayarlamanın tek yolu yeni anayasa… Bir kez daha yepyeni bir rejimle karşılaşabileceğiz.
Bu silah geri teper mi? Bence teper, hem de fazlasıyla… Öcalan aşkı AKP ve MHP içinde bile çok ciddi bir huzursuzluk yarattı. Dışa vurmaya bile başladı itirazlar. Bu gidişin sonucunda iki partiden de ciddi kopuşlar yaşanabilir. Öteki merkez sağ partiler daha da güçlenebilir ama cumhur kan kaybeder.
DEM’e gelince; Apo üzerinden yeni anayasada onlara neler vaat edilebileceğini ve bunların ne kadarının gerçekçi olacağını göreceğiz. DEM ve ona oy verenlerin de büyük kesimi ülke bütünlüğü aleyhine olabilecek vaatleri kabul etmeyecektir. Yani sırat köprüsü gibi kıldan ince kılıçtan keskin bir yolda RTE. Sayısal çoğalma beklerken azalmayı nasıl önleyeceği soru işareti…
Bu durumun çok yakından ve çok dikkatle izlenerek her ayrıntı tartışılmalı, tuzağa düşülmemelidir. Muhalefetin ve özellikle CHP’nin yapay gündemlerin peşinde koşturulması da iktidarın hayalidir, dikkat edilmelidir. Zaman birleşme bütünleşme zamanıdır.
Yeni yıl, eski yıldan taşıyamayacağı kadar ağır ve tehlikeli yükler devraldı. Karışık, zor ve her şeye gebe günler bizleri bekliyor. Birlikte ve akıldan yana olmayı sürdürmek zorundayız. Sonu nereye kadar gideceği belli olmayan ve sadece tek adamı mutlu edecek anayasal bir oluşumdan şiddetle kaçınmalı, ülkemizin geleceğini karanlıklara mahkûm etmemeliyiz.
***Yeni yılınızı kutluyor, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinde tüm düşlerinizi gerçekleştirebilmenizi gönülden diliyorum.