Kitabın Yazarı: Erol MANİSALI
(Cumhuriyet Kitapları, Kasım 1988, 201 Sayfa)
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Erol Manisalı’nınköşe yazılarından oluşan bu kitapta, dünyada neler olduğu sorusuna yanıt aranırken aynı zamanda Türkiye ve Avrupa, Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs, Türkiye-ABD, Türkiye-Asya, Türkiye- Ortadoğu karşılaştırmaları yapılırken Türkiye’de neler oluyor sorusuna da yanıt aranmaktadır. Yazar, konuları derinlemesine analiz ederken konu ile ilgili öngörülerini de sıralıyor:
“Üstün güçlerin ideolojik savaşı geride kaldı. Şimdi bunların yerini ‘Pazarları paylaşım savaşı’ ve ‘Enerji kaynaklarını denetim savaşı’ alıyor. Kimler arasında: K. Amerika, Avrupa ve Japonya grubu arasında.”Hani derler ya; ahırda atlar tepişirken arada eşeklerin ölmesi sıradan olay mı sayılıyor dünyamızda?
“Avrupa ve ABD içeride ve dışarıda iki ayrı kimliğe sahiptirler. İçeride rekabetçi, dışarıda tekelci, içeride silahsız, dışarıda ‘eli silahlı’, içeride demokrat ve barışçı, dışarıda anti demokrat ve savaşçı, içeride ücretleri yükselten, dışarıda ucuz iş gücü arayan bir politika izlerler.” Demek ki her bağımsızım diyen ulusun öncelikle kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesi ve becerebilmesi, el tuzaklarına düşmemesi gerekiyor.
“İşte bu nedenle her ulus kendi elbisesini kendi biçmek zorundadır. Siz, dışarıdakiler beğensin diye başkalarına biçtirmeye kalkarsanız size öyle bir elbise ‘giydirirler’ ki, ne olduğuna şaşırırsınız.”
“Durağan dengeden ‘Değişken Dengeye geçişin’ somut örneğini son Körfez krizinde yaşadık. (…) Bosna-Hersek’te 250 bin insanın Avrupa’nın ortasında ölmesi de ‘Yeni Dünya Düzeninin’ sonucudur. Yeni pazarları ve doğal kaynakları elde etme savaşı ve yarışı katı ve acı biçimde sürmektedir. Barajların duvarları yıkılırken sel gibi akan sular bazı toprakları besleyecek, bazılarını da süpürüp götürecektir.”
“ABD yalnızca ekonomik, askeri, teknolojik ve kültürel hegemonyası ile değil, adı uluslararası olan büyük kuruluşları istediği gibi yönlendirebildiği için tek üstün güç olmuştur.” Sistemin gereği emperyalizmin anası kimselerin gözünün yaşına bakmadan karşı çıkanları öğüterek büyüyor. Kendi değerlerinin kıymetini anlayamayan ve bilemeyenler eğer ABD’ye güvenip kuyruğuna takılırsa başına neler gelebileceğini de önceden iyi hesaplamalı; yoksa sonra çok geç olabilir.
AB üyeliği konusunda daha o günlerden Türkiye’yi üye yapmayacaklarını söylüyor yazarımız… Ne kadar da haklıymış! Boşuna gündüz vakti havai fişekler atmışız…
Ama şunu da gördük ki, ABD’nin işaretiyle birilerinin NATO’ya girmesine olur veren büyüklerimizin demeçleri de çok çarpıcı… Ne diyorlar özetle? “Biz görevimizi yaptık, şimdi artık AB’ye gireceğiz.”
Eh; veto hakkını kullanmayıp NATO’ya bir üye kazandıranları bonus olarak AB’ye alıyorlar demek ki! Bu da bizim cahilliğimiz, halen muhalefet edip “AB ayrı, NATO ayrı kurumlar, ne ilgisi var?” diyerek kabalık ediyoruz. Affola!
Ekonomi kitapları zor okunur gelir bana ama köşe yazılarından ders verici bir sıralama ile hem anlamamızı, hem okumamızı kolaylaştırmış yazarımız…
İyi okumalar dileği ile. (17.4.2023)