Doğan ÖZDEMİR

Doğan ÖZDEMİR

" EMEKÇİNİN KÖŞESİ "
[email protected]

Sarı ile kırmızı

08 Mayıs 2024 - 11:57

FB’nin Konyaspor ile berabere kalması sonucu GS özlediği şampiyonluğa bir adım daha yaklaşmış oldu. Matematiksel olarak halen kesin olmasa da beklenti büyüdü. Sporu spor olarak izleyen, kafatasçılık düzeyine varan fanatikliğe şiddetle karşı çıkan, aynı zamanda her şeye bulaştırılan siyasetin de sporun içine sokulduğunu üzüntüyle izleyen, üstelik “iyi günde kötü günde” her zaman iyi bir BJK taraftarı olarak tüm takımlarımıza eşit düzeyde sevgi ve saygılarımı sunarım. Şimdi bu girişe bakarak bir spor, hatta futbol yazısı okuyacağınızı sanıyorsanız yanıldınız; spor konusu burada bitiyor.
Az sonra ise sarı ile kırmızı renklerin ülkemize 31 Mart 2024 seçimlerinde halkımız tarafından armağan edilen renkler olduğunu göreceğiz. Elbette bu duruma kolay gelinmedi. Halen sararmış yerler görmekteyiz. Onlar hasta insanların renklerinin sararması gibidir, yakında tedavileri yapılınca yüzlerine yeniden kan gelecek ve oralar da kızaracaktır kırmızı gelincikler gibi…
Yıllardır tek kelimeyle kötü yönetim sonucunda halkımız, sırtını dayayabileceği, güvenebileceği, elinden tutabileceği birilerini bulamaz hale getirildi. Bu ortam, açlık, işsizlik, umutsuzluk ve çaresizlik ile desteklenince halk ölümü gösterenlerin sıtmasına razı edilmeye çalışıldı. Açlıkla sınava çekilmek çok zordur. Hele kendilerini aç bırakanların şımarıkça, utanmazca lüks ve şatafat içinde yaşadıklarını görmeleri acılarını daha da artırmaktaydı. Ne hukuka ne adalete ne canını koruyacaklara zerre kadar güveni kalmayan halk, artık zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri kalmadığının farkına vararak, ellerine dünyanın en güçlü silahı olan “Oy”larını alarak sandıklara hücum etti ve zaferi kazandı. Ülke bir anda kırmızıya dönüşüverdi.
Halbuki ülkede Tek Adam sistemine karşı bir demokrasi çizgisi çekilmişti. Başka bir yol yoktu, ama siyasetçilerin onarılamaz gururu, bir tek ben bilirim tavırları ve bitmez hırsları vardı! 70’li yılların fraksiyon siyasetini yaşamış biri olarak aynı ağacın dallarının nasıl birbirine düşman olabildiğini gördük. Kendileriyle uğraşmaktan çevresinde onları saran dikenleri fark edemediklerinden çoğu kuruyup gitti! Şu anda kalanları gördüğümde aklıma bunlar geliyor. Asıl ağacın dalı-yaprağı olmadan da gölgesinde kalmanın önemini bir gün anlayacaklarını umuyorum. Demokrasinin olmadığı yerde özgürlük de olmaz.  Güneşin olmadığında bitkilerin fotosentez yapamayıp ölümü beklemeleri gibi, ülkeyi demokratik bir parti yönettiğinde o özgürlük ortamında çok daha kolay örgütlenebileceklerini anlamalarını beklemekten başka elimizden bir şey gelmez. Havanın yaşamak için ne kadar önemli olduğunu normalde aklımıza bile getirmeyiz, ama kafamıza bir poşet taktığımızda üç-dört nefesten sonra havanın kıymetini kesinlikle anlarız! Bu nedenlerle çizilen demokrasi çizgisini demokrasiye inanan her kişinin iyi anlaması beklenir.
Günümüze gelirsek; hastalık dönemi sona ermiş, şimdi iyileşme başlamış, sararan renkler kırmızıya dönmüştür. Bu daha başlangıçtır! Yepyeni bir değişim, yeni bir lider, yeni bir siyasi düşünce ortaya çıkmış ve başarılı olmuştur. Bunun daha da geliştirilerek sürdürülmesi zorunludur.
CHP bu gücü, seçim öncesi elindeki belediyelerde yapılan tarafsız, halk için, şeffaf, güven veren hizmetleri sayesinde kazanmıştır. Ülkemizde yepyeni bir tanım; “CHP Belediyeciliği” kavramı ortaya konmuştur. Bunun daha da üstüne koyarak büyüdüğünü görmekteyiz. Hele yıllardır iktidarın elindeki belediyelerin yaptığı rezilliklerin göz önüne çıkarılması, en fanatik insanlarda bile “bu kadar da olmaz!” dedirtecek cinstendir. Bu kırmızı rengin tüm ülkemizi huzur içinde sarması için yönetimde bu düşüncenin çoğaltılması ve ülkemizde ders kitabı haline getirilmesi gerekir.
Siyasetin normal yatağına döndürülmesi zorunludur. Öncelik Demokratik Parlamenter Sisteme geçişle Kuvvetler Ayrılığı, Hukuk Devleti, Demokrasi kavramlarının yerlerine geçmeleridir. Din, dil, yaşam tarzı, inanç, etnik köken siyasette asla kullanılmamalıdır. Bu yol güzel günlere gidecek yoldur.
Bu yolda siyasette yumuşama ve diyalog kanallarını tekrar başlatmak isteyen Sayın Özgür Özel’in tüm parti liderlerini ziyaret etmesi demokrasi gereğidir. Ama öteki liderlerin yıllardır ne olduklarını gören ve ne yapacaklarını adeta ezberleyen halkımız bu konuya şüpheyle bakmaktadır, haklıdırlar da… Biz de onları en az yirmi yıldır tanıdık. Birbirlerine ağıza alınmayacak sözleri söyleyenlerin bir gün sonra el ele tutuştuklarını ve “ne istediler de vermedik”, “yeter bu ayrılık, dön artık”, “sen gidemezsin, sen olmazsan ülke çöker” gibi onlarca tarihe kazınmış sözleri söyleyebildiklerini gördük. Şaşırdık mı, hayır! Söylediklerine inanmaya gelince; bizim kadar Özel de onları tanıyor, değil mi?
Son olarak Sinop’ta belediye çalışmalarına gelince; Metin Gürbüz Başkan canını dişine takmış ekibiyle birlikte çalışıyor! Ben ilk günde “koltuğunu özleyecek başkan” demekle haklı olduğumu gördüm. Zorluk derecesi yüksek işlerde gözü kara uygulamaları cesaret veriyor. Şunu biliyorum; bu eskiden kalan yasa dışı veya yanlış uygulamaların düzeltilmesinde emin olsun ki Sinop halkı hep yanında olacaktır. Yeter ki halkın çıkarına olan işleri ne pahasına olursa olsun yapmaya devam etsin.
 

Bu yazı 179 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum