Doğan ÖZDEMİR

Doğan ÖZDEMİR

" EMEKÇİNİN KÖŞESİ "
[email protected]

Spor aşkı ile kara sevdalı siyasiler

30 Aralık 2023 - 12:12 - Güncelleme: 03 Ocak 2024 - 10:26

Spora siyasetin sokulmasının acı sonuçlarını uzun süredir yaşamaktayız. En yoğun “insan” topluluklarını ancak sporda bulan düşünce elbette bunu kendi lehine çevirmenin yollarını arayacak ve bulacaktı. Günlerce propaganda, hatta tehditlerle miting alanları bile zor dolarken hiçbir ön hazırlık yapılmadan bir derbi maçına on binlerce kişi kendiliğinden akabiliyordu. Üstelik o statta bir araya gelenlerin siyaseti, dini inancı, mezhebi, etnik kökeni farklı farklıydı. Onları bir araya getiren tek şey renk aşkıydı! İşte siyasetçilerin hayran ve hasret kaldıkları duygu da buydu!
Sporun seyir zevki olan bir sosyal işlev olup amacın sadece yarışmak, o heyecanı yaşamak olduğu, sonunda kazananı alkışlamaya dayandığını bilen ve yaşayan sporsever kitlesi, aynı ülkeyi yönetmede olduğu gibi bölüp parçalanıp ötekileştirilerek amaca ulaşıldı. Renk aşkı hızla öteki renklere düşmanlığa çevrildi. Sporu sadece kazanmak, ne olursa olsun kazanmak, bunun için her yolu normal karşılamak haline getirdiler. Ve başardılar! Şimdi yüz yıllık kulüplerin taraftarları eskiden aynı tribünlerde yan yana maç seyrederken tribünlere sokulmaz oldu! Bunu sağlamanın kulüpler -siyasi taraftar haline getirilmek için- TFF ve sporla ilgili bakanlıklar tarafından baskı altına alındı. Hakemleri yönlendirmeyi, bazı maçların istediği gibi sonlanmasını sağladılar. Şikeler, taraf tutmalar, görmezden gelmeler, cezalandırmalar gırla gitti. İşte geldik bu hale…
Son üç hafta içinde resmi bir maçta bir takım sahadan çekildi. Bir hakem yumruklandı. TFF başkanı bir kulüp başkanına parmak sallama cüreti gösterdi. Ve sonunda ülkenin en büyük kupası Atatürk düşmanlığı tescilli bir ülkede oynatılmaya karar verildi. Sonuç; iki kulübümüz gereğini yapıp sahaya çıkmadı!
Bu Suudi aşkı nereden geliyordu? En zor zamanlarımızda bizi sırtımızdan vurmayı adet haline getirmiş bir siyaseti, azıcık tarih bilgisi olan kimse dost kabul edemez. Ülkeler arasında zaten dostluk-kardeşlik-akrabalık gibi ilişkiler olamaz; ancak karşılıklı çıkar ilişkileri olur. Bizde bu ikisinin de tersine olduğu görülüyor. Ülkemize geldiğinde Anıtkabir’i ısrarla ziyaret etmeyen liderlerinin bir otelde ayağına kadar gidip karşısında bir sandalyede oturmayı ar etmeyen ülkemizin en üst düzey iki yöneticisini unuttuk mu? Üstelik bu ülkenin kralı öldü diye milli yas ilan edenler kimdi? Daha dün on iki aslan parçası askerimiz şehit olduğunda ise milli yas akıllarına nedense gelmiyordu! Devletimiz toprağında işlenen Kaşıkçı cinayeti dosyasının resmen kapatılacağı bilinerek bu devlete kim gönderdi?
Tüm bunları yapanların elbette bu aşklarının tek taraflı bir kara sevda olduğu düşünülemez. Al gülüm-ver gülüm mü yapılmaktadır? Hiçbir teknolojisi olmayan, hiçbir şey üretmeyen, sadece petrol ve doğal gaza bağlı zenginlikleri, görgüsüzlükleri ve şımarık zenginliklerini gösteren yaşam tarzlarından başka bir şeyleri olmayan bu kişilerden acaba ne gibi “feyzler” alınıyordu? Bu adamlar duyumlara göre başta İstanbul olmak üzere ülkemizin topraklarını nasıl satın alabiliyorlardı? Bunlara “mecburiyetimiz” nedendi? Yoksa bilmediğimiz toprak satışları yapılmış, açığa çıkar korkusu falan mı vardı?
İşte böyle bir aşk, süper kupa maçını kimselere sormadan, tüm karşı çıkmalara rağmen ısrarla Atatürk ve Demokrasi düşmanı bu ülkede yapılacak diye dayattı. Sonuç ortada; taraftarlarını düşman etseler de halen Atatürk denince akan suların durduğunu ve herkesin el ele verdiğini görüp şaşkına uğradılar. Ne isterlerse yapmaya ve yaptırmaya alışık olduklarından tam olarak şok oldular.
Şimdi ne olacak? İki yönlü sonuçlar göreceğiz. Örneğin; bir kurban bulunacaktır. En büyük aday da TFF başkanıdır. Hakkında zaten yeterince olumsuz söylenti olan bu kişi atandığı gibi görevden alınabilir. Hatta çok gerekirse bakan da gözden çıkarılabilir. Diğer yandan bu olayın sportif sonucu yanında siyasi yanı da olacaktır. Sıkıntı buradadır. Halk bu duruşu değerlendirip ülkenin temel değerlerini yeniden anımsayıp cezayı oy ile verebilir gerçeği rüyalara girecektir. Daha önce gördüklerimizin yinelenmesi de beklenmelidir. O bir iki atanmış kişi harcanarak halkın gazı alınır. Sonra bu zihniyete sahip etkili ve yetkililer birdenbire Atatürkçü kesilir ki gözlerimiz yaşarır! Utanmazlar, merak etmeyin; daha önce yaşadıklarınızı anımsayın.
Ama şunu da unutmayın; içlerindeki kin asla azalmaz, artar! Bu eylemi yaparak kendilerini zora sokanları asla affetmezler. Bir şekilde ömür boyu onlardan intikam almayı sürdürmek isteyecekleri de unutulmamalıdır. Spor görsel bir şölen olup düşmanlık değil sadece yarışmadır. Her zaman kazanan alkışlanmalı, taraftarların rekabetinin de dostluklarının da hep süreceğini bilmeliyiz. Ve altını çizerek yineleyelim: Spora siyaset sokanlardan da demokrasi içinde en büyük gücümüz olan oylarımızla hesap sormayı unutmayalım.
Başta GS ve FB olmak üzere, yaptıkları şerefli ve haklı eylemi destekleyen diğer kulüp ve kişilere demokrasi, özgürlük, spor ve insanlık adına teşekkür ediyorum. Kapkara geçen 2023 yılını yolcu ederken 2024 yılının beklediklerimizi karşılaması umuduyla gönlünüzce geçmesini dilerim.
 

Bu yazı 1049 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum