Bu dünyada her şeyi tüketebilirsiniz ama umut tükenmez! Eğer umut tükenmişse yaşam da tükenmiştir. Umutsuz yaşanamaz. Bunun için siyaset umutsuz yapılamaz. Görünen kötü de olsa, küçücük bir boşluk bulup oradan umut üretmek zorunda kalır.
Çok önemli bir seçim süreci yaşadık. Muhalefet, “çizginin beri yanında” gördüğü ve öyle olduklarını iddia eden parti, grup ve kişilerle bir arada davranmayı denedi. Çok da akıllıcaydı bu… Ancak güçler birleştirilirse kazanılabilirdi. Ama hedefte olan gerçek doğruya, amaca ulaşılamadı. Seçim kaybedildi. Araba devrilince yol gösteren çok olur örneği hemen bir suçlu aranacaktı; yapıldı. Elbette lider olmanın da sorumlulukları vardı, ayrıca hesap vermesi de… Şimdi ne söylense, nasıl açıklama yapılsa da asla yeterli görülmeyecek, içlerindeki umut yıkılmış olanlar daha çoğunu isteyecektir.
Pokerde –ki onaylamadığım bir kumar oyunudur- en yetersiz kâğıt “Beş benzemez” dir. Ama bu beş kâğıt eğer aynı renkte olursa birden çok değer kazanıverir; “Renk” olur. İşte kurulan ve renk olması, umut olması hayal edilen birliktelik işin sonunda beş benzemez oluvermiştir. Hesap bu beşli kimin elindeyse ona çıkacaktır.
Eskiler “Birlikten kuvvet doğar” derler… Ama argoda da “Nerde çokluk, orda …..” sözü vardır. Çokluğu disipline edememek, yönlendirememek, birbiri içinde eritememek de olası bir sonuçtu. İşin en önemlisi olabileceği umudu idi! Bu umudu kıranların hiç mi suçu yok? Ya da asıllarına mı döndüler? Sorgulamak veya üzerinde düşünmek görevimiz…
Seçim öncesi hiçbir yazımda yaratılan umudu kırmamak için olumsuz bir mesaj vermedim. Çünkü bir kişi bile etkilense bir kişi eksik kalarak güç kaybedileceğini, zaten bıçak sırtında olan bir seçimin kaybedilmesine katkısı olacağını düşündüm. Bir yazar olarak görevimi yaptığımı sanıyorum. Şimdi yepyeni bir aşamaya doğru gidiyoruz. Hesap verme, yenilenme, toparlanma, halka yapılanları eksiksiz anlatıp gönül alma, yepyeni umutlar yaratmak gibi pek çok iş önümüzde bekliyor.
Her biri ayrı bir yazı konusu olacak sorunlar önümüzde… Bir çözüm üretmek, bu hassas dönemi en az zararla kapatmak ise öncelikle liderlerin, sonra hepimizin görevidir. Israrla vurguladığım gibi partilerin demokratik hale geçmeleri, üye bazında ve ön seçimli bir ortam yaratılması, gerekirse bunun için hızla tüzük değişikliği yapılması zorunluluktur. Peşinden Yerel Seçimler için yepyeni planlamalar yapılmalı, elde edilen kentler kaybedilmemeli, bunlara yeni kazanımlar eklenebilmelidir. Yine burada “İttifak” gerekeceği açıktır. Umarım bu ittifaka katılıp şimdi gıkı çıkmayanlar da işin ciddiyetinin farkına varırlar. Yoksa ya asıllarına iltica etmek, ya da yok olup gitmek arasında kalacaklardır.
Önümüzde halen bu umut var ve biz bu umudumuzu beslemek zorundayız. Siyasette iki kere ikinin dört etmeyeceğini öğrensek de ülke gerçeklerini yok sayarak siyaset yapılamayacağı da açıktır.
Son cümle; su yatağına dönecektir; yeter ki önüne yapay barajlar kurulmasın.