Yazmanın en zor olduğu anlardır DOĞAL AFETLER (!). Ne yazacağınızı, yazıya nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. Bizde genelde ağıtlar yakılır. Belki de en kolay yoludur acıları paylaşmanın.
Üç gündür bir türlü klavye başına oturamadım. Ne yazmalıydım, nasıl yazmalıydım?
Bağıra bağıra geliyorum diyen, bilim insanlarının son dakikaya kadar uyardığı DEPREM için sadece LAF ÜRETEN sorumluları mı eleştirilmeliydim, yoksa kamu veya özel binaları yaparken malzemeden ÇALAN soysuz müteahhitleri mi? Yoksa teslim alan görevli ve sorumluları mı?
Galiba en doğrusu en tepeden başlamaktı! Başlamak kolaydı da, bu kez dinlerler miydi acaba? Hem bu saatten sora dinleseler ne olur, dinlemeseler ne olur? Ta 1999 depreminden beri yazmadık mı, eleştirmedik mi? Sormadık mı ” Ne oldu deprem vergilerinden toplanan paralar? “ diye. Sorduk ve cevabımızı da aldık: Dediler ki ;“ Yol yaptık, havaalanı yaptık, köprüler yaptık, alt geçitler, tüp geçitler, üst geçitler yaptık “. Gerçekten yapmışlardı. Yapmışlardı da, nasıl yapmış oldukları ilk felakette çıktı ortaya. Yahu ne yol kaldı, ne havaalanı, ne de geçitler! Hastaneleriniz bile yıkıldı bre gafiller. Sahi o yıkılan hastanelerdeki hastalar ne oldu? Boş muydu yoksa hastaneler? Yayın yasağı var da bizim haberimiz mi yok?
Fazla uzatmaya gerek yok. Herkes her şeyi görüyor, duyuyor, biliyor. Bu konuda tek bir soruyu kendimize soralım önce ; “ Bundan önce olduğu gibi üç gün sonra unutacak mıyız her şeyi? Ölen öldüğüyle, sakat kalan sakatlığıyla, acılar acıyı çekenlerde mi kalacak? En tepeden en aşağıya hesap soracak mıyız, sormayacak mıyız? İşte bütün mesele bu!
Şimdi hükümetin alelacele aldığı iki karar var ki, gerçekten gerekli miydi onlara bakalım:
1.Bölgenin AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİ; Evet tam zamanında alınması gerekli karardı ve bölge GENEL HAYATA ETKİLİ AFET BÖLGESİ ilan edildi. Şimdi önemli olan yasalar çerçevesinde atılacak her adımın gerçek hak sahipleri ve mağdurlar için atılmasıdır. İşin hilesine kaçmadan, araya sızmaya çalışacak olan UYANIKLARA (!) fırsat vermeden yasaların emrettiği şekilde adil ve eşit uygulanmasıdır.
2.OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMASI; Önce Olağanüstü Hal ( OHAL) nedir bir bakalım : “ Olağanüstü bir yönetim düzeninin gerekli olduğu doğal afet, tehlikeli salgın hastalık, ekonomik bunalım, kamu düzenini tehlike altına sokan YAYGIN ŞİDDET VAKALARI GİBİ DURUMLARADA başvurulan uygulamadır.” Şimdi bir düşünelim, pazartesiden bu yana bölgede yaşananlara bir bakalım ve “OHAL gereklimiydi, değil miydi? “ karar verelim. Bölgede KAMU DÜZENİNİ tehlikeye sokan ŞİDDET HAREKETLERİ var mı? Ben duymadım. Ama YAĞMA, HIRSIZLIK, ÇOCUK KAÇIRMA, DOLANDIRICALIK, TEHDİT vb. olaylar var mı? EVET VAR! Peki, bunlar OHAL ’e rağmen önlenebiliyor mu? HAYIR! Neden önlenemiyor? Önlenemez, çünkü OHAL koşulları TOPLUMSAL OLAYLARI önlemek üzerine kurgulanmıştır. Bireysel suçlar için değil. Üstelik şu anda bölgede polisiniz, askeriniz bile ne yapacağını bilmezken hangi OHAL ’i uygulayabilirsiniz? Bu durumda şu soru gündeme gelir: “ NEDEN OHAL İLANI?”. Yine şeytanı düşürdüler aklıma. OHAL üç aylık süre için ilan edildi. Yani henüz resmi olmayan açıklamalara göre SEÇİMLERDEN bir hafta öncesine kadar bölge OHAL koşullarında olacak. Uzama ihtimali var mı? Var tabii ki. Çünkü nasıl olsa Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile uzatılabiliyor. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim. Bu seçimleri kazanmak Erdoğan için hayati önem taşıyor ve kazanmak adına her türlü yolu deneyecektir. Belki biraz komplo teorisi olarak gelebilir sizlere ama 20 yıldır neler yaşadıklarımız ortada değil mi?
Acı üzerine yazmak zordur gerçekten. Ben felakette kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar, ailelerine ve tüm ulusumuza sabırlar ve başsağlığı diliyorum.