AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bayram öncesinde iki hükümlüyü sağlık (!) gerekçesi ile affetti. Müebbet cezası almış bu iki hükümlü artık özgürce aramızda dolaşıyorlar. Hizbullah/ İBDA-C hükümlüsü olan bu kişiler onlarca cinayetten hüküm giymişlerdi. Daha önce SİVAS davası hükümlülerinde ve diğer Hizbullah hükümlülerinde olduğu gibi sağlık (!) nedenleri ile AF EDİLDİKLERİ açıklandı. Hâlbuki Ergenekon kasası olduğu söylenen, ancak cenazeleri belediyece kaldırılan Ali Tatar gibi KANSER teşhisi ile yatan ve sonrasında beraat eden muhalif yüzlerce mahkûm cezaevlerinde süründürülmüştü.
60’lı yaşlarını yaşayan bu Hizbullah militanları için hangi doktor ve sağlık heyeti, hangi hastalıkları nedeniyle “cezaevinde kalamazlar” raporu vermiştir? Merak ettim doğrusu.
Domuz bağcılar af edilirken İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın cezaevinde 3 kez hastalanmasına ve ciddi şekilde kalp sorunu olmasına rağmen TUTUKLULUĞUNUN devam ettirilmesi siyasi iktidarın niyetini açıkça ortaya koymaktadır. 300 üzerinde öğrencinin HAK-KUKUK-ADALET talepleri için meydanlarda mücadelelerini sürdürmeleri, üstelik anayasal haklarını kullanıyor olmalarına rağmen gözaltına alınmaları, tutuklanmaları yine siyasi iktidarın niyetini ve amacını açıkça belli etmektedir. Bayramı evlerinden ve ailelerinden ayrı geçiren bu gençler, şimdi de sınavları kaçırma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.
19 Mart sivil darbe girişimi olarak nitelendirilen CHP’ye, İBB’ye, Ekrem İmamoğlu’na, çalışma arkadaşlarına, CHP’li ilçe Belediye Başkanları ve personellerine yönelik operasyonları o tarihten itibaren protesto eden ülkenin her yanındaki milyonlarca yurttaş DEMOKRATİK, LAİK, HUKUK DEVLETİNİ, kısacası CUMHURİYETİ SAVUNMAKTADIR. Öyle gözüküyor ki bu halkın mücadelesi daha uzun süre devam edecektir. Ta ki siyasi iktidar en azından SEÇİM SANDIĞINI ORTAYA KOYANA DEK.
Dileğimiz siyasi iktidarın daha farklı yollara başvurmamasıdır. Cumhur ittifakını destekleyen bir siyasi oluşumun HÜDA-PAR olduğunu, bunlarında Hizbullah yapılanmasından geldikleri göz ardı edilmemelidir. AKP üzerinde önemli ölçüde etkin olduklarını biliyoruz. Müebbet hapse mahkûm iki Hizbullah militanının sağlık nedenleri ile af edilmiş olmaları HÜDA-PAR’ın talebi doğrultusunda olması da kuvvetle muhtemeldir.
Uzun yıllardır edindiğimiz deneyimler, halk hareketlerinin sadece resmi güvenlik güçleri ile bastırılmaya çalışılmadığını, farklı illegal örgütler kullanılarak da engellenmeye çalışıldığını bizlere göstermiştir. Dileğimiz bu kez böyle bir girişim olmaz ve halkın sesine, taleplerine kulak verilir.
Halk, yoksulluktan bunalmıştır. Halk, adalet arayışı içindedir. Halk, Hukuk devletinin özlemi içindedir. Halk, muasır medeniyet seviyesine ulaşmak istemektedir. Halk, öğrencilerin, gazetecilerin, siyasilerin, muhalif tüm kesimlerin cezaevlerinde olmasını istememektedir. Halk, düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanmak istemektedir. Halk, DİN devleti değil LAİK Devlet istemektedir. Halk, ÜMMET değil eşit yurttaşlık haklarına sahip olmak istemektedir.
Ne demiştik yazının başlığında?
“DOMUZ BAĞI DIŞARDA, ADALET İÇERDE!”
Son edindiğimiz bilgilere göre artık içerde de (!) yer kalmamış. Cezaevlerinde ikişerli, üçerli yatışlar başlamış. İşte bu oldukça tehlikeli(!) bir durumdur iktidar için.
Buradan siyasi iktidara seslenelim;
“DOMUZ BAĞCILAR İÇERDE KALSIN, ADALETİ SALIVERİN”
BAKIN HER ŞEY NASIL DA GÜZEL OLACAK!