Bugün zorunlu ve güncel olduğu için bu yazımızı araya sıkıştırdım.Çünkü, nerede ise 3.Dünya savaşının eşiğine gelmiş günlerdeyiz. Tam burnumuzun dibinde yaşanan, gittikçe sertleşen bir savaş var.Ne yazık ki kazananı olmayacak, kaybedeni ise masum insanlar,çocuklar,
kadınlar,yaşlılar, ellerine silah tutuşturulan gençler olacak.Dünyaya hükmetmek isteyen emperyalistlerin oynadıkları bu santranç oyununda kaybedilenler hep piyonlar oluyor.Ve bu savaş bir vahşeti de sergiliyor. İzlediğim birkaç videoda insanlığımdan utandım.Savaşın bile kurallarına uyulmadığı, cesetlere ve esirlere karşı insanlık dışı davranışlar iğrenç. Dünyayı iki kutuba ayıranlar,savaşı uzaktan izlerken viskilerini yudumlayanlar
midemi bulandırıyor.
Peki,bizler için,yani ülkemiz için tehlike çanları çalıyor mu?Çalıyor tabii ki.Hem de yıllardır çalıyor da bizler duymuyoruz.Bu savaş bize gösterdi ki yine en zor durumda olan bizmişiz. Ekonomisi batmış, tarımı bitirilmiş, enerjisi tamamen dışa bağımlı,üstelikte savaşan ülkelere bağımlı biziz.Ve savaşı da fırsat bilip akaryakıt ürünlerine ve dolayısı ile tüm ürünlere fahiş zamlar yapan bir hükümetimiz var.Tüm askeri değerleri yok eden,savaşacak kara, deniz,hava kuvvetlerinin değerli subaylarını da yok eden,liyakatsiz,
beceriksiz,şaşkın,hangi tarafa yaslanacağını bilmeyen bir iktidarımız var.Bir dünya savaşının eşiğinde iken böyle bir iktidar nasip oldu bize.Korkutucu olan da budur.Başına çuval geçirilmiş,esir alınmış, buna rağmen görevlerinde terfi bile ettirilmiş Savunma bakanımız,kuvvet komutanlarımız var. Yılların deneyimli diplomatları yerine rüşvetçi,yeteneksiz,
bilgisiz,birkaç ülke vatandaşlığı olan diplomatlarımız(!)var.
Dilerim savaşa sokmazlar bizi. Sınırlarımızı korusak, boğazlarımıza sahip çıksak yeter bize.
Biraz da kentimize, Sinop'a bir bakalım.
Yıllarca hedef tahtası olarak tutuldu bu kent.
Radar denilen ORTAK SAVUNMA TESİSLERİ olduğu zamanlardan beri.Kapatılınca artık askerî tesisler olmaz diyorduk ama yine yenisini getirip yerleştirdiler kentin tepesine.Füze deneme sahası dediler,füzeleri kentin ortasından geçirdiler.En ücra,en bakir, en uzak yerlere yapılması gereken tesisleri kentin tepesine inşa ettiler.
Barış günlerinde bile bombanın üzerinde otururken savaş zamanı açık hedef olduğumuz görülmüyor mu?Füze deneme sahasından savunma tesislerine,savaş sırasında da saldırı tesislerine dönüşmesi durumunda Sinop'u kim koruyabilir ki düşman saldırılarından?Nükleer santralin gündemde tutulduğu,çevre yolu adı altında füze yolunun gündeme alındığı bu günlerde kent halkının daha dikkatli olması, demokratik tepkisini koyması,kendisinin,
çocuklarının yaşam haklarına sahip çıkması gerekir.Bu savaş göstermiştir ki en savunmasız kentlerin başında geliyoruz.Ne bir sığınamız var,ne toplanma alanımız,
ne de yol gösterenimiz.
Sinop halkı kendi göbeğini yine kendi kesmek zorunda kalmaktadır.Bu ve benzer, yaşamlarımıza doğrudan etki eden karar ve uygulamalara tepki göstermez isek kendi sel'âmızı kendimiz verelim ve kendimiz için birer fatiha okuyalım.
Eğer Putin'in kapısında dakikalarca bekleyen, aldıkları S400'leri kullanamayan,ABD'den aylarca randevu almak için bekleyen,parasını ödediği halde F35'leri alamayan bir iktidarın yönetiminde ülkemizin ve kentimizin açık hedef tehlikede olduğunu görelim, bilelim,unutmayalım ve daha da tehlikeye sokacak yaptırım ve yatırımlara izin vermeyelim.
SAVAŞA HAYIR diyelim.Savaşa hayır demek için alanlara çıkan sivil toplum örgütlerini,
platformlarını tüm gücümüzle,yanlarında,
içlerinde,omuz omuza olarak destekleyelim.
İktidara kentimize, ülkemize,
bağımsızlığımıza,
demokrasimize sahip çıktığımızı demokratik haklarımızı kullanarak gösterelim.Tıpkı kurtuluş savaşı öncesinde ve sonrasında olduğu gibi.Bu bilincin,bu kararlılığın,bu yurtseverliğin tüm Sinop'lularda olduğunu biliyorum.Sadece kendimizi içinde bulunduğunuz tembellikten kurtarmamız gerek. Hazır baharda kapıda iken uyanalım artık.
FACEBOOK YORUMLAR