Emperyalizmin ana ilkesi BÖL-PARÇALA-YÖNET taktiğidir. Çoğunlukla topla-tüfekle kazanamadıkları savaşları bu yöntem ile kazanmaya çalışırlar. Mertçe bir yöntem değildir tabii ki. İçinize sokarlar satın aldıkları kişileri, halkı için doğru tercihler yapan, adil ve adaletli olan, ülkesini halka dayalı yönetmeye çalışanlara karşı kullanırlar. 100 yıldır çokça gördük bu filmi.
Bazen de dışardan satın alınmaz, kendi egolarını yenemeyen kişiler çıkar ki içimizden, aslında kime hizmet ettiklerini bilmelerine ve seçtikleri yolun sonunu görmelerine rağmen zarar vermekten asla vazgeçmezler.
Seçim havasına tam anlamıyla girdiğimiz bu günlerde, Cumhurbaşkanlığı adaylık başvurularını yapanları görmeye başladık. Cumhur ittifakının adayı, her ne kadar anayasanın amir hükmüne rağmen Recep Tayip Erdoğan, Millet ittifakının adayı ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu iki güçlü adayın yanında, kendine güvenen diğer adaylarda başvurularını yapmışlardır. Son kararı doğal olarak sandıkta halkımız verecektir.
Ancak, bizleri iyice sıkan, hatta aptal yerine koyan bazı adaylar var ki, yukarıda sözünü ettiğim “egosunu yenememiş” , sonuçta yüzde 1-2 oy alacağını bildiği halde sadece kendini tatmin etmek ve bir dönem birlikte mücadele ettiği arkadaşlarına zarar vermek için ısrarla adaylıklarını sürdürmektedirler. Diğerlerini hiç dikkate bile almadığımı belirtmek ve sadece iki aday için düşüncelerimi söylemek istiyorum.
MUHARREM İNCE, CHP’nin önceki dönem Cumhurbaşkanı adayı. Seçimi kaybettiğini, sonuçlar açıklanmadan “ADAM KAZANDI” diyerek teslim olan ve ortadan kaybolan ADAY. Bana göre Erdoğan’ın bir farklı modeli. Dün söylediğini unutup bugün tersini söyleyen, önceki seçimde aldığı oyları “CHP değil ben aldım” diyebilen ve bu sözleri söylerken aslında CHP seçmenlerini yok sayan, hakaret eden ADAY. Deniz Baykal’ın taht ile salona inişinden sonra, otobüs içinde DANS ederek şov yapmaya çalışan, ancak buranın Amerika değil Türkiye olduğunu unutan ADAY. Geçen dönemde “Ben Genel Başkanımın karşısında asla aday olmam, vefanın ne olduğunu bilirim” diyen ADAY. 100 bin imzanın bir tekini bile gerek CHP, gerek Millet ittifakının diğer partilerinden, gerekse sol-sosyalist partilerden alamayacak olan, imzaları ancak AKP’li dostlarından alabilecek olan ADAY. CHP’nin bağrından çıkan ve CHP sayesinde bilinen, tanınan, milletvekili yapılan, en üst makama LAYIK GÖRÜLÜP ADAY GÖSTERİLEN, ancak seçimi kaybettiğinde “CHP bana sahip çıkmadı” diyebilen ve neden sahip çıkmadığını bir türlü mantıken açıklayamayan ADAY.
Kendisine sadece bir çift sözüm olacak, fazlasını söylemeye gerek yok; BÖLEREK-PARÇALAYARAK YÖNETMEYE ÇALIŞIYORSUN, ancak boşuna. Yüz yıllık çınarı kimler denedi yok etmek için, başaramadılar. Sen çok hafif gelirsin MUHARREM İNCE. Haydi, başka kapıya!
SİNAN OĞAN, MHP’li ülkücü tosuncuklardan biri. MHP’den ayrılmış diğer bir avuç ülküdaşı ile buluşarak Cumhurbaşkanlığına adaylığını ilan etmiş. O cenah aslında beni hiç ilgilendirmiyor. Ancak, Muharrem İnce gibi o da Millet ittifakından, İYİ Partiden oy TIRTIKLAMA peşinde anlaşılan. Yazık! Hem milliyetçi geçineceksin, hem de milletine zarar verecek işler yapacaksın. Gerçekten yazık!
AKP rejiminin dibe vurduğu bir dönemde, hiç belini doğrultamayacak gücü kendinde bulamayacağı bir dönemde MUHARREM İNCE’lerin, SİNAN OĞAN’ların ortaya çıkmaları tesadüf olamaz. Ancak yine yanlış hesap yaptılar ve halkın sağduyusunu dikkate almadılar. Yolları açık olsun diyelim.
Sinop için, CHP’den ADAY ADAYLIKLARINI açıklayan GENÇ, AZİMLİ, KARARLI, hani derler ya, ZIPKIN GİBİ adayları önümüzdeki günlerde değerlendirelim.
MUHARREMLERE falan kafayı takmadan hem ülkemiz için, hem de SİNOP için iyice düşünüp-taşınıp, en zor koşullarda dahi olsak imkânsız denileni, SİNOP’u İKİ CHP’li milletvekili ile temsil ettirmeyi başarmalıyız. ÇOK ÇALIŞMALIYIZ ÇOK. Kasaba kasaba, köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev dolaşarak, yurttaşlara dokunarak, bu kısacık zamanda başarmak zorundayız.
BEN HEM ÜLKEMİZİN, HEM DE SİNOP’UN ÜZERNDEKİ KARA BULUTLARIN DAĞILACAĞINA İNANIYORUM!
YA SİZ?