Şükrü Zeki Demirel

Şükrü Zeki Demirel

ŞEYTANIN GÖR DEDİĞİ
[email protected]

DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN!

06 Mayıs 2023 - 16:54 - Güncelleme: 21 Haziran 2023 - 14:04

31 MAYIS 1971 NURHAK DAĞLARI / SİNAN CEMGİL, KADİR MANGA, ALPASLAN ÖZDOĞAN
26 MART 1972 KIZILDERE / MAHİR ÇAYAN, HÜDAİ ARIKAN, CİHAN ALPTEKİN, NİHAT YILMAZ,    ERTAN SARUHAN, AHMET ATASOY, SİNAN KAZIM ÖZÜDOĞRU, SABAHATTİN KURT, ÖMER AYNA, SAFFET ALP
06 MAYIS 1972 ULUCANLAR CEZAEVİ / DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN, HÜSEYİN İNAN
ONLAR SAVAŞARAK ÖLDÜLER VE GÜNEŞE GÖMÜLDÜLER!

68 kuşağının yiğit 16 devrimcisi, 12 MART rejiminin acımasız siyasileri ve askeri cuntacıları tarafından katledildiler. Halkları için mücadele ettiler ve birbirlerini kurtarabilmek için yürüdüler kurşunların üzerine. Yürüdüler darağacına, sehpaya tekmeyi kendileri vurmak için korkusuzca.
6 MAYIS 1972 / 6 MAYIS 2023 – Tam 51 yıl geçmiş aradan. Üç fidanın darağacına yürümelerinin üzerinden geçen yarım asırdan fazla zaman.
“ Üç sizden, üç bizden “ diyerek idam kararlarına TBMM’de el kaldıran DEMİREL bile neredeyse unutulmaya yüz tutmuşken, onların idam kararlarını verenlerin, Kızıldere’de, Nurhak Dağlarında kurşun yağdıran, bombalayan, tanklar ile ezenlerin isimleri bile hatırlanmazken bu yiğit devrimciler halen saygı, sevgi ve özlemle anılmaktadırlar. Bunlar gibi nice yiğitler yıllar boyu unutulmadılar, unutulmayacaklardır.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam kararını verenin, kalemini kıranın yemek yerken nefes borusuna kaçan bir lokma ekmek parçası ile boğularak ölmesi ne ile açıklanabilir acaba?
Bir an bu gençlerin, her biri yirmili yaşlarda katledilen üstün zekâlı bu DEVRİMCİ gençlerimizin yaşamış olduklarını düşündüm. Bugün acaba onlar nerelerde olurlardı, Türkiye nerelerde olurdu? Eminim ki onların hemen hepsi bugünün milletvekilleri, bakanları, başbakanları, cumhurbaşkanları olurlardı. Türkiye Cumhuriyeti ise; eğitim seviyesini en üst düzeye çıkarmış, üretimini planlı bir şekilde artırmış, sanayileşmede, teknolojide, fende, tıpta, edebiyatta, felsefede, sanat ve kültürde üst düzeye ulaşmış, Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği MUASIR MEDENİYET seviyesine çıkmış, refah düzeyi yüksek, halkın yönetime doğrudan katıldığı, yalandan değil gerçekten dünya liderliğini almış, ezilen, sömürülen halkların kurtuluş umudu olmuş bir ülke konumunda olurdu.
1950’leri saymıyorum bile, ama yarım asır sonra neler kaybettiğimizi çok net görebiliyorum. Ülkemizin en parlak, en zeki, en çalışkan, yürekleri vatan ve halk sevgisi ile dolu bu gençler, eğer isteselerdi dünyanın sayılı bilim insanları, doktorları, profesörleri, borsacıları, dijital dünyanın yaratıcıları olurlar, dünyanın en zenginleri olarak yaşarlardı. Bugünün, Harun gibi gelip Karun gibi gitmekte olanların bile kıskanacakları konumda olurlardı.
Onları yürüdükleri yoldan alıkoymasaydı dönemin faşist siyasetçileri, darbeci askerleri ne 12 Eylül’leri yaşardık, ne Özal’ları. Ne Büyük Ortadoğu Projesi olurdu, ne EŞ BAŞKANLARI, ne IRAK bölünürdü, ne SURİYE savaşı olurdu. Ne göçmen sorunumuz olurdu, ne de siyasal İslamcı yönetimimiz. Misak-ı milli sınırlarımız içinde birlikte üreten, hakça bölüşen, halkların kardeşliğine inanmış, birbirine sevgi ve saygı ile bağlı yurttaşlar olarak huzur, güven ve refah içinde yaşardık.
Doğal afetleri KADER, maden facialarını FITRAT olarak görmez, hayır kurumlarını soymazdık. Tarikat yuvaları olmayacağı için çocuklarımıza tecavüz edilmez, sokak ortalarında bile kadınlarımız öldürülmez, ülkeyi yönetenler ayakkabı kutularında, valizler içinde dolarları, avroları kaçıramaz, servetlerine servet katamazlar, rüşvet, yolsuzluk, tehdit, şantaj nedir bilmezdik.
Aslında Nurhak dağında, Kızıldere’de, Ulucanlar Cezaevi darağacında can verenler yolumuzu halen aydınlatmaya devam ediyorlar. Onlar ve onlar gibi binlerce devrimcilerin söyledikleri hep doğru çıkmıştır, çıkmaya devam etmektedir. Onların yolundan devam eden 78 ‘liler, 80’li, 90’lı devrimci gençler bu ülkenin geleceğini inşa etmeye başlamışlardır.
Deniz’lerin, Mahir’lerin bayrağını taşıyan gençlerden korkmayın. Onları dinleyin. Dinlediğinizde ne kadar güzel çözümler ürettiklerini duyacak, beğenecek ve onlara güven duymaya başladığınızı hissedeceksiniz. Korkmayın okuyan, düşünen, sorgulayan, üreten gençlerden. Sizlere dokunmalarına izin verin. İzin verin ki bu gençlerimizde öldürülmesinler, asılmasınlar, katledilmesinler. Yeni değerleri de kaybetmeyelim.
DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN!  
UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
NE ÜÇ FİDANI, NE DE ONLAR GİBİ BİNLERCE FİDANLARI!
ANILARI YOLUMUZU AYDINLATIYOR!
SEVGİ, SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUM!    

 

Bu yazı 611 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum