DÜNYAMIZI “DELİLER” YÖNETİYOR!
İkinci dünya savaşından sonra artık ülke yönetimlerine “DELİ” yöneticilerin gelmeyeceğini, HİTLER ve MUSSOLİNİ örneklerinden sonra dünyamızın bir kez daha ateşe atılamayacağını, özellikle ATOM BOMBASI örneğinden sonra asla bir daha benzer silahlar kullanılmayacağını düşünürken, çok değil yaklaşık 70 yıl sonra ne kadar yanılmış olduğumuz, ne kadar SAF olduğumuz ortaya çıkmıştır.
Başta Amerika Birleşik Devletleri Başkanı DONALD TRUMP’ın, üstelik ikinci kez Amerika halkı(!) tarafından seçilmesi, Rusya Devlet Başkanı VLADİMİR PUTİN’in yıllardır ülkeyi TEK ADAM olarak yönetiyor olması, dünyanın merkezi olarak kabul edilen İSRAİL’in ise BİNYAMİN NETENYAHU’ya teslim edilmiş olması ve her üçünün de davranışlarına, uygulamalarına, açıkladıkları düşüncelere baktığımızda ne kadar “DELİ”, hatta “ZIR DELİ” oldukları ortada değil mi?
Diğer ülke liderlerini şimdilik saymaya bile gerek yok. Çünkü onlar henüz bırakın “ZIR” seviyesini, henüz “DELİ” seviyesinde bile değiller.
Beni asıl korkutan bu üç “ZIR DELİ” Başkanın da iplerinin dünyayı yöneten birkaç süper güçlü ailelerinin ellerinde olması. Özellikle Amerikan Başkanının yanında duran ELON MUSK’ın da süper zeki ve de bir o kadar da “DELİ” olması ve Amerikan Yönetiminde çok önemli görevler yüklenmesi dünyamızın geleceği için asıl büyük tehlikedir. Bunların seçilerek (!) göreve gelmiş olmaları ise, kendi halklarının da bu işten oldukça mutlu olduklarının göstergesi olup, bizlere “ vay başımıza gelenler” dedirtmektedir.
Bizde bir laf vardır; “Bir deli kuyuya bir taş atar dokuz akıllı çıkaramaz” deriz ya, şimdilik sadece sonumuz “hayrolsun” temennisinde bulunabiliyoruz. Çünkü kuyuya bir değil birçok deli var taş atan!
Peki ya bizim ülkemiz ne durumda?
Ülkemizde her gün, her an yaşadıklarımız ortada. Başımıza gelenler ortada. Bunları dost meclislerinde oturup konuşuyoruz. Yoksulluktan, sefaletten, emekçiden, emekliden, işçiden, çiftçiden, esnaftan her gün söz ediyoruz. Bu grupta olanlar ülke gelirlerinden yüzde on bile pay alamazken, küçük bir azınlık gelirlerin yüzde doksan’ını paylaşıyorken, her şey TEK ADAM’ın iki dudağı arasındayken ülkemizin refah içinde, halkın mutluluktan uçtuğu söylenebilir mi? Yandaş medya her şeyi, yaşamın her alanını “CENNET BAHÇELERİ” gibi gösterse de işin aslı böyle mi? Tabii ki değil! Bu dünyada CEHENNEMİ yaşayan halkımız ise bir mucize eseri “KURTARICI” beklemektedir. Ancak umutları da her geçen gün azalmakta, güçleri tükenmektedir.
Halkı örgütlemeye çalışmaları gereken muhalefet, siyasi partiler, sendikalar, dernekler vb. ise kısır tartışmalar ile günlerini geçirmekte, bu örgütlerin başlarına çöreklenmiş yöneticiler “ÜÇ MAYMUN”u oynamakta, ülkemiz de “DELİ Mİ, YARI DELİ Mİ, ZIR DELİ Mİ ?” olduklarına henüz karar veremediğimiz birileri tarafından yönetilmektedirler.
Yine madencilerden söz etmek, örnek göstermek istiyorum. Bir avuç madenci yine yollara düştü, yine Ankara’ya vardı, yine oturma eylemi yaptılar. Kim vardı yürüyüş boyunca yanlarında? Birkaç siyasi parti temsilcisi, birkaç sendika başkanı! Bu madenciler ne istiyorlar? İşyerlerinin özelleştirilmemesini, beşli çetelere peşkeş çekilmemesini, işlerine sahip çıkmayı! Peki, onlara normalde kimlerin, hangi örgütlerin destek vermesi gerekir? Tabii ki öncelikle aynı işkolundaki daha güçlü sendikaların, ana muhalefet partisi ve genel başkanının, demokratik kitle örgütlerinin öncelikle merkez kadrolarının yürüyüş kortejinin başında olmaları gerekmiyor mu? Ama hayır, sadece cılız birkaç açıklama dışında ses veren var mı? Şimdi diyecekler ki, biz yanlarındaydık, destek verdik. Ben bunu kabul etmiyorum. Yürüyüş dediğin 1999 da olduğu gibi yüzbinlerin yürüdüğü MADENCİ YÜRÜYÜŞÜ gibi olmalıydı. Ağır metal işçilerinin direniş çadırları gibi olmalıydı. GEZİ RUHU’nun yeniden canlandırılması gibi olmalıydı.
Eyyy gidi günler… Ne günlerdi o günler? Şimdi “MUMLA ARIYORUZ” o günkü önderleri!
NE DEMİŞTİK YAZININ BAŞLIĞINDA?
“DÜNYAMIZI DELİLER YÖNETİYOR!”
Vakit bulursanız Zeki Alasya-Metin Akpınar’ın yıllar önce oynadıkları “DELİLER” oyununu bir kez daha izleyin ve günümüze uyarlamaya çalışın. İlginç benzerlikler bulacaksınız.
“BİR DELİ KUYUYA TAŞ ATAR DOKUZ AKILLI ÇIKARAMAZ!” deriz ya!
YA BİRKAÇ DELİ TAŞ ATIYORSA NE YAPARIZ?