Bizim Sinoplular güzel söyler bu sözü. Zaten bize hastır bildiğim kadar. Sorunlara fazla kafa yormamamız gerektiğinin kısaca anlatımıdır.
Gerçekten böyle midir? Sorunlara fazla kafa yormadan düzelmesini beklemek ne kadar gerçekçi bir yaklaşımdır. Ve düzeldiği görülmüş müdür bu güne kadar?
“Balık baştan kokar” deriz.
“Tuz koktu” deriz.
Peki, balığı baştan kokutan, tuzu kokutan kimdir? Hiç sorgulamayız. Neden?
Sevmeyiz çünkü sorgulamayı. Biliriz ki ucu sonunda yine bize dokunacaktır.
Aslında “Balık baştan kokar” yerine “Balık kuyruktan kokmaya başlar” demek daha doğru değil mi? Yani biz alttakiler doğru işler yapmayıp, her şeyi yukarıdan beklemeye başlarsak balık da kokar,
TUZ’ da.
Evet, ey ahali! Balık da koktu, tuz da koktu!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tam bir kaosun içinde. Hatta tam bir çöküşün içinde. Yıllardır ülkeyi yöneten siyasi iktidar ne işine gelirse onu konuşuyor, onaylıyor. Gerek sosyal yaşamımızda, gerek ekonomide, gerekse siyasi yaşamımızda istediğini yapıyor. Bugün de aynısı devam ediyor. Bir bakın ülkemizin her köşesine; dereler, ırmaklar, ormanlar, madenler, sahiller kalmadı, tarım hayvancılık kalmadı, göz nurumuz halkın malı fabrikalarımız kalmadı.
Bunlar yerine gelir. Amma, YASAMA, YÜRÜTME, YARGI ve 4. Kuvvet BASIN nasıl gelir? Var gibi gözüküyorlar, ama yoklar. Yoklar çünkü sen, ben, o, bizler, hepimiz el birliği ile yok ettik hepsini.
Şimdi tepelerde kavgalar var artık. Ülke karpuz gibi ikiye bölünmüş diyoruz ancak bölünen iki tarafta da hiç hayat belirtisi var mı? Kıpırtı yok. Sanırsınız ki her şey güllük, gülistanlık.
Gidiyoruz ey ahali!
Nereye diye sormayın artık. Hepimiz biliyoruz nereye gittiğimizi. Cehenneme doğru bu yolculuk, cennete değil.
Solda biz birbirimizi yerken, yerken de eleştiri düzeyini en alt seviyelere çekerek işi hakarete dönüştürürken birileri avuçları ovuşturuyor. Halk ne yapsın? Aşağı baksa sakal, yukarı baksa bıyık.
Ülke yangın yeri, halk aç ve perişan. Okullarda ASKIDA SİMİT bile çıkmış. Ben her gün evimden izliyorum, karşıda duran iki adet çöp konteynırından yiyecek artıklarını toplayanları. Özellikle zincir marketlerin atıklarını bekliyorlar. Üstelik bu çöp konteynırlarının bulunduğu yerde, hemen yanındaki elektrik direğinde her gün beş vakit insanları ibadete davet eden, doğruluğa, adalete davet eden ezanlar okunuyor. Ama ne hikmetse, doğruluk yerine eğrilik, adalet yerine adaletsizlik artıyor ülkemde. Ve de hatta, adaleti temsil edenler, birbirlerinin adaletsizliklerinden yakınıyorlar güzel ülkemde.
Bu manzaraları gördükten sonra otur da balkonunda veya cam kenarında kahvaltını yap bakalım yapabiliyorsan.
Ne demiştik başlıkta? DÜZELÜ BE!
DÜZELİR TABİİ Kİ. BİZİM BİR SÖZÜMÜZ DAHA VAR BİLİRSİNİZ; KARABÜKTE NE DEMİRLER DÜZELİYOR!
Bu kafayla gidersek eğer, gerçekten ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇMİŞ OLACAK.
ARTIK ADIMLARINI SAYIYOR SİYASİ İKTİDAR. HEDEFLEDİKLERİ REJİMİ KURMAK İÇİN.
GERÇEKTEN ANLAYARAK DEĞİL DE ŞEKLEN SARILDIĞIMIZ ATATÜRK DE BİZE YARDIM EDEMEZ ARTIK.
AMA YİNE DE SIKMAYALIM CANIMIZI.
NASIL OLSA, DÜZELÜ BE!