Fıkrayı bilenleriniz vardır mutlaka;
Padişah her yaptığı zamdan, artırdığı vergilerden sonra salarmış sadrazamını çarşı-pazara, “ gör-bak bakalım halkım ne haldedir? “. Sadrazam gider gelirmiş ve rapor edermiş padişaha; “ Aman padişahım halk ağlıyor, sızlıyor, perişan durumda! “. “ Zamlara devam edin “ dermiş padişah. Gel zaman-git zaman yine bir gün salmış sadrazamı çarşı-pazara ve sadrazam koşa koşa dönmüş padişaha; “ Padişahım, halk gülüyor, eğleniyor. Hepsi hayatlarından memnun. Dans ediyorlar sokaklarda. “ deyince, “ Aman “ demiş padişah, “ durdurun artık zamları, vergi artışlarını, cezalarını. Bundan sonrası tehlikelidir bizim için.”
Fıkra der güler geçeriz, amma bizim ülkemizde hiç belli olmaz gerçekleşiverir.
Türkiye’nin haline bak. Yahu, adam çıktı neler dedi; “ Durun, bunlar daha iyi günleriniz. “ demedi mi? “ Ananı da al git “, “ giderlerse gitsinler “, “ büyüklerim ne isterlerse yaparım, gereğinde papaz elbisesi bile giyerim. “ demedi mi? . “ Faiz neden, enflasyon sonuç. “, “ Ben ekonomistim. “, “ VERİN YETKİYİ, GÖRÜN ETKİYİ! “ demedi mi?
Şimdi bakıyoruz geniş halk yığınları ağlıyor. Kuyruklarda geçiyor ömürleri. Para pul olmuş. Emekçiye yapılan zamlar, verilmiş gibi yapılıyor aslında. Seçim öncesi kaşıkla verilmiş gibi görülenler hemen seçimler sonrası kepçe ile geri alınmaya başlandı. Geri alıyormuş gibi yapmıyorlar, fazlası ile alıyorlar.
Bilinmiyor mu idi böyle olacağı? Biliniyordu. Her şey apaçık ortadaydı. Çünkü her şeyden önce geçmiş 21 yıl vardı arkamızda. Yaşanmıştı ve yaşanıyordu. Yaşanacaktı da, yaşanıyor işte.
Peki, neden bile bile bizim ülkemizde böyle oluyor bu işler?
Dünyanın bir başka ülkesinde olsaydı bunlar, farklı tepkiler verilirdi. Veriliyor da! En küçük bir değişiklik istenmiyorsa eğer halk sokaklarda demokratik haklarını kullanarak değişikliği engelliyorlar veya kendi lehlerine değiştirtiyorlar. Zannedilmesin ki, oralardaki protestolarda eğlence var, umursamazlık var, soğukta bir sıcak köşeye, sıcakta bir serin gölgeye sığınmak var. Sadece yüzlerinde kararlılık ve öfke görürsünüz. Eylem alanlarında buluşmuş sevgililer gibi sarılmaz kimse birbirine. Aksine, kol-kola yürürler barikatların üzerine.
Ya biz de? Fıkra gerçek olacak diye korkuyorum gerçekten. Belirtilerin başladığını da görüyorum ufaktan. Yolda yürürken kendi ile konuşanlardan, düğün-dernekte çılgınlar gibi acayip şekilde göbek atan gençlere, trafikte mayın tarlasına düşmüş gibi patlayanlardan, pazara gittiğinde fileyi başına geçirenlere kadar çeşitli belirtiler, örnekler çoğalmakta.
Siyasi iktidar bildiğini okuyor. Okuyor, çünkü görevi o. Ya muhalefet edenler? Neredeler? Gören var mı? Ya işçi örgütleri, memur örgütleri? Sendikalar? Ne yaparlar yöneticileri? Sadece izleyecekler mi olup biteni?
Memleket elden gitti-gidiyor dostlar-yoldaşlar-arkadaşlar-kardeşler!
FIKRA GERÇEK OLMAYA BAŞLADI!
YARINLARDA HEPİMİZ TOPLUCA KARŞI DURUŞ SERGİLEMEZ İSEK ŞAYET, TOPLUCA SOKAKLARDA GÖBEK ATMAYA BAŞLARIZ!
Bakın, bir de muhalefet partilerinde kıpırdanmalar, daha doğrusu yarışlar başladı bile. Bazıları bu toz-duman içinde hangi koltuğu kaparım derdinde. Sanki bilmiyorlar, bir süre sonra ne partileri kalacak, ne oturacak koltukları.
Ne oluyor hanımlar, beyler, gençler? Bir kendinize gelin! Bir sokaklara, işçilere, memurlara, emeklilere, çiftçilere bakın! İŞSİZLERE BAKIN İŞSİZLERE!
Örgütünüzde yapacaksanız iyi işler önce sizler birbirinizi anlayarak dinleyin, konuşun, birleşin!
Hani 1 Mayıs’lar da atıyorsunuz ya şu sloganı; “ TÜM DÜNYA İŞÇİLERİ BİRLEŞİN! “ diye.
Önce sizler kendi küçük ama son derece önemli dünyalarınızda, kentlerinizde, sokaklarınızda birleşin.
Birleşin ki, sizleri ezmelerine, sömürmelerine izin vermeyin. Hele ki siyaset sahnesine çıkmak istiyorsanız hiç izin vermeyin. Sırtınıza basıp birilerinin yukarılara tırmanmalarına izin vermeyin!
Bu konuda Sinop CHP delege seçimleri için daha ayrıntılı yazımı CUMA günü yazacağım.
HANİ BİR ŞARKI VARDI ESKİDEN, HATIRLAYANINIZ VARDIR MUTLAKA;
“ ÇILDIRMAYA AZ KALDI…” diyeydi galiba.
FIKRA GERÇEK OLMASIN DOSTLAR!
ÇILDIRMAYALIM!
NE DERSİNİZ?