Seçimlere kaldı 17 gün. Zaman hızla akıyor. Ve ülkemizde l950 seçimlerinden sonraki en önemli seçimlerimizi yapacağız. Ya demokrasiye yönelik adımlarımızı atacağız veya faşizme yenik düşeceğiz.
Ülkemizde iki önemli kesim var. Bu kesimler Türkiye’nin kaderini belirleyecek potansiyele sahipler. GENÇLER VE EMEKLİLER!
Gençler dediklerim, 18 - 30 yaş arası olanlar. Bu gençlerimiz bugünkü hükümetten başka hükümet, Recep Tayyip Erdoğan’dan başka başbakan ve cumhurbaşkanı görmeyenlerdir. 18 yaşında olup ilk kez oy kullanacak olanların doğduklarında Erdoğan 3 yıldır ülkeyi yönetiyordu. 30 yaşında olanlar ise Erdoğan’ın adını ilk kez 9 yaşlarında duymuşlardı. Yani 18-30 yaş grubu, bir başka yönetim modelini bilmediler, görmediler, bir başka lideri tanımadılar, demokrasinin ne olduğunu kavrayamadılar. Büyük çoğunluğuna da aileleri siyaseti yasaklamışlar, sistemin dayattığı yaşam tarzını kabul etmişlerdi.
Ülkemizin eğitim sistemi de zaten çökertilmiş olduğundan ilk ve orta öğretimdeki okullarından araştırmadan, sorgulamadan, sadece sisteme bağlı bireyler olarak mezun oldular. Ve milyonlarca genç yeteneklerine, tercihlerine bakılmadan çarpık düzenin uydurduğu ucube sınavlar ile üniversitelere, birbirleri ile- bir nevi yarış atları gibi- yarıştırılarak bir kısmı kayıt olabildiler.
Bu gençlerimiz için tüm zorluklar asıl şimdi başlıyordu. Hemen tamamı dar gelirli aile çocukları olan bu gençler yurt veya kiralık ev bulamamanın, ihtiyaca uygun fakülteler yapılmadığından ve her ilde bir üniversite açma inadından dolayı hiç tanımadıkları yerlerde okumaya zorlanmanın sıkıntılarını yaşamaya başladılar.
Siyasi iktidar bir yandan köy okullarını kapatırken, diğer yandan kasabalara bile fakülte ve yüksekokullar yapıyordu. Üniversite öğrencilerinin sosyal ihtiyaçları düşünülmeden, sineması, kütüphanesi, boş vakitlerini geçirebilecekleri kafeteryası bile olmayan kasabalarda öğrenim görmek, özgürleşemeden yaşamak zorunda bırakıldılar.
Ve sayıları milyonları bulan bu gençlerimiz, mezun olduklarında bir iş bulamamanın, hala ailelerin eline bakmanın ezikliği ile yaşamlarını sürdürüyorlar. İş bulabilenler ise,emekleri sömürülerek meslekleri ile hiçbir alakası olmayan işlerde çalışmak zorunda bırakıldılar. Atanamayan öğretmenler, sağlıkçılar, mühendisler, mimarlar aramızda yaşıyorlar. Ve bu ülkeyi halen üniversite diploması şaibeli bir siyasetçi yönetiyor.
Şimdi bu 18-30 yaş grubu gençlerimize seslenmek istiyorum; Çoğunuz dar gelirli ailelerin çocuklarısınız. Yaşamın içindesiniz. Neler çektiğinizi en iyi sizler biliyorsunuz. Ve şimdi hem ülkenin kaderini, hem de kendi kaderinizi değiştirecek güce sahipsiniz. Aslında KADER dediğimiz asla kaderiniz olmadı. Sadece gücü ele geçirenler çizdi yaşamınızı. İşte şimdi siz belirleyeceksiniz geleceğinizi. Sorun, sorgulayın, demokrasiyi özümsemiş, refah düzeyini yükseltmiş ülkelerde halk neler yapmış, halen neler yapıyor, haklarını nasıl alıyor, nasıl koruyorlar araştırın, kararınızı verin ve mutlaka sandık başına gidip oyunuzu kullanın.
Bir sözüm de emeklilere; Sayıları 15 milyonu bulan emekli var ülkemizde. Bir siyasi parti kursalar ilk seçimlerde iktidar olurlar, üstelik meclisteki neredeyse tüm milletvekilliklerini alarak. Böylesi bir gücü ellerinde bulunduran emeklilerimizin, üstelik tüm yaşamları sıkıntı içinde geçmiş, onlarca seçime katılmış, siyaseti ve siyasetçileri tanımış olmaları gereği tercihlerini de doğru yapmaları beklenir. Belki daha önce güvendikleri ve tercih ettikleri Erdoğan için hoş görülebilirler, ancak bugün içinde bulundukları durum için artık hoş görülme olamaz. Kendilerini bile affedemez durumdalar. Kendi aralarındaki eşitsizlik, asgari ücretin altında tahakkuk eden maaşları, açlık sınırının altında kalan gelirleri ile yaşam mücadelesi vermeleri, artık kendi geleceklerini belirlemede doğru seçim yapma şansını ayaklarına getirmiştir. Bırakın yılların yorgunluğunu atmak için rahat davranmayı, gezip tozmayı, senede birkaç gün tatil yapabilmeyi, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmeyi, şimdi pazara gitmeye korktuğu, kimseye görünmeden artık yiyecek toplamaya çalıştığı, torunlarının cebine harçlık koyamadığı, bir çay bahçesinde arkadaşları ile otururken çay parasını denkleştiremediği günleri yaşıyorlar. Yine de bu düzeni değiştirmek şimdi kendi ellerinde.
Hem gençlere, hem emeklilere, hem de gençler ile emekliler arasında kalan yurttaşlara, aslında artık kendilerinin de farkında oldukları bir gerçeği hatırlatmakta yarar görüyorum;
Köprüden önceki son çıkıştayız. Seçimlerimizi doğru yapıp oylarımıza sahip çıkmalıyız.
Ne yazık ki bu devirde, 21. Yüzyılda, üstelik cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında SANDIKLARI DEVLETİ YÖNETENLERDEN KORUMAK ZORUNDA BIRAKILDIK. HEM DE YİNE DEVLETİ YÖNETENLER TARAFINDAN!
FACEBOOK YORUMLAR