“…Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde İKTİDARA SAHİP OLANLAR, GAFLET VE DALALET VE HATTA HIYANET İÇİNDE BULUNABİLİRLER. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.”
Bu sesleniş sizlere günümüzdeki ortamda olup bitenleri hatırlatıyor mu?
Atatürk 97 yıl önce bugünleri görerek GENÇLİĞE şu sözleri ile çağrı yapmıştır;
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
Bu sözler ile sana görevini söylüyor.
Peki, günümüz gençliğinde bu görevi üstlenen kaç genç görebiliyoruz? Eğri oturup doğru doğru konuşalım. Etrafımıza bir bakalım. En yakınlarımızdan, kendi çocuklarımızdan başlayarak bakalım. Çoğunluk nerelere savrulmuş, kendi yaşamından başka ne düşünür olmuş, günü kurtarma telaşı içinde gerçekten yaşayabiliyor mu? Bu kısır döngüden kurtulmanın yollarını arayabiliyor mu? Kendileri gibi yaşam mücadelesi veren en yakın arkadaşları ile örgütlenip, demokratik haklarını kazanmak, sömürülmekten kurtulmak, çağdaş kölelik zincirlerini kırmak için mücadele etmeyi neden düşün(e)mezler? Ellerindeki akıllı(!) telefonlardan akıl almaktan, internet ile haşır neşir olmaktan, sanal alemin karanlık labirentlerinde gezinmekten, televizyonların ahlaksızca yayınladığı dizileri, filmlerini, yarışmalarını izlemekten başka ne yapıyorlar?
Ülke ne durumda, nasıl yönetiliyoruz, ülkemizin içi de, dışı da neden ateş içinde, neden ölüm, vahşet, kol geziyor diye düşünebiliyorlar mı?
Ey büyükler, özellikle 68-78 kuşağının yiğitleri, önce sizler, bizler gözlerimizi açıp günümüz gençlerine, çocuklarımıza, torunlarımıza bir bakalım! Yukarıda yazdığım, hatta eleştirdiğim gençlerin sorunları ile ne kadar ilgilendik, çözüm için ne kadar mücadele ettik, doğru mücadele hattını oluşturabildik mi?
Sözüm 12 EYLÜL FAŞİST darbesi sonrasına aittir. 1957-1980 arası mücadele içinde olanları, kendi olanakları ile her türlü mücadeleyi HALKI için yapanları, bedel ödeyenleri, asılan, kurşunlanan, işkenceden geçenleri saygı ile anıyorum.
Belki fazla abartıyorum, belki fazla kuşkulanıyorum ama 68-78 kuşağı ile günümüz kuşağı arasında bağların koptuğunu hissediyorum. Kuşak farkı olmasını doğal buluyorum. Ancak günümüz kuşağının, özellikle en yakınlarımızda olanlardan başlayarak biz dinozorları hiç tanımamış olduklarını, anlamadıklarını görüyorum. Bazılarının “siz ne yaptınız, neden yenik düştünüz?” gibi soru sorduklarını duyuyorum. Onlara şunu söylüyorum; “Bizleri tabii ki eleştirebilirsiniz, bugünün sorunlarının yaratıcısı olduğumuzu dahi iddia edebilirsiniz, ancak asla bizleri yok sayamaz, vefasızlık yapamazsınız! Biz hiçbir şey yapamamış bile olsak, bugün sarık takıp, cübbe şalvar giymiyorsanız, kara çarşaflar içinde pazarlarda satılmıyorsanız bizim mücadelemiz sonucudur. Hiç mütevazi olmayacağım, yıllarını mücadele içinde geçirenlerin hangi koşullarda kavgaya katıldıklarını, neleri göze aldıklarını, gençliklerini yaşamadan canları dahil ne bedeller ödediklerini önce öğrenin, sonra eleştirmeye kalkın.” diyorum.
Buradan bir kez daha 68-78 kuşağını “NE YAPTINIZ?” diye eleştirenlere İTİRAZ EDİYORUM. Ve diyorum ki; Bizim başaramadığımızı SİZ YAPIN, YIKIN GEÇİN BU DÜZENİ. Bu mücadeleniz içinde göreceksiniz ki ELİNDE BASTONU ile 68-78 kuşağı size yetişmeye çalışacak, gençlik iksiri kullanmış gibi dimdik yanınızda duracak, hatta sizlere sıkılan kurşunlara, gaz bombalarına, coplara göğsünü, kafasını, bedenini siper edecektir.
Ne görev vermişti MUSTAFA KEMAL ATATÜRK sizlere, siz gençlere;
“Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir!”
HAYDİ GÖREV BAŞINA GENÇLER!
Sevgili Demirel, Öncelikle Sizi kutlarım. Neden derseniz; 68-78 Kuşağı yaşamımızın iskeletidir, omuriligidir, faşizme karşı direnişin aydınlık yüzüdür. Fasizme karşı verilen mucadelede "Ölüm" onlar için bir anlam taşımaz. O kuşak aydinlanmanin ışığıdır, aştır, ekmektir, özgürlük için verilen davanın güneşe gömülmeyi göze alınmasıdır, emperyalistlere atılan tokattır, yaşamak için içe cekilen oksijendir, Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur, Önünde gösterdiği yolun izinden gitmektir. Bu kuşagin yaşamasına izin vermeyen faşizme karşı direniştir ki, üç fidanın anısına saygıyı hak eden kuşağın temsilcileridir..12 Eylül faşizmi ilmek ilmek yaşamı biçti bitirdi, 68 Kuşağı faşizme karşı gençleri mucadelede özgürlüğün, barışın tadını sundular. Yaşamın bedelini ödediler, üstü gelecek gencliğe kaldı...