Şükrü Zeki Demirel

Şükrü Zeki Demirel

ŞEYTANIN GÖR DEDİĞİ
[email protected]

İPİN UCU KAÇMADAN!

10 Aralık 2022 - 22:23

Ülkemiz çok partili sisteme geçtiği günden bu güne kadar çeşitli liderler tarafından yöneltildi.
Bizde çokça söylenen bir söz vardır. Hep söylenir ancak, çoğunlukla söyleyenler bile bir türlü uygulamak istemezler. Hele ki iktidarsanız, hele ki muhalefet bile olsanız o koltuklar bir türlü terk edilmez. Bu klasik davranış biçimini dernek, vakıf, sendika, kooperatif, bürokrasi vb. alanlarda da sıkça görürüz.
Hani deriz ya sık sık ;   " zirvede bırakmak " diye. Geçenlerde iki arkadaşım söyleyince hatırladım. Sormuştum arkadaşlara, " bu yıl neden katılmadınız LAKERDA yarışmasına " diye. " Biz önceki yıllarda birinci olmuştuk, artık başkaları yarışsın, ZİRVEDE bıraktık " demişlerdi. 
Tam bu noktadan hareketle, " özellikle  siyaset sahnesinde ZİRVEYE çıkanlar neden bırakmazlar " diye düşünmeden yapamadım. 
Şöyle biraz gerilere gidelim ve günümüze ulaşalım mı ?
* Menderes, İnönü, Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş, Bahçeli, Baykal ve Erdoğan...
Bunların ortak noktaları nedir ? Hepsinin ZİRVEYE ÇIKMIŞ olmaları. Ancak, hiçbirinin kendi istekleri ile ZİRVEDE iken görevi bırakmamaları da ortak noktalarıdır aslında. Zannederler ki hep zirvede kalacaklar. Sonsuza kadar gerek örgütlerini, gerekse ülkeyi yönetecekler. Kimi görev başında rahmetli oldu, kimi düzenin kurbanı. Kimi halen devam ediyor.
Liderlerin " en iyi BEN yönetirim " saplantısı, sonunda işlerin sarpa sarmasına kadar gidiyor. 
" BEN herşeyi bilirim " , " BEN özel yetenekleri olan liderim " ,   
" BENDEN başkası yönetemez " 
gibi saplantılar sonunda İPİN UCUNUN KAÇMASINA neden oluyor.
Tek tek yazmaya gerek yok. Bu liderlerin sonlarına baktığımızda hemen hepsinde acı, şaşkınlık, yıkılmışlık görürüz. Ama, hiç PİŞMANLIK görülmez nedense.
Şimdi bu liderlerden ikisini, günümüzde yaşayan ikisine bir bakalım ;
* DENİZ BAYKAL ; Yıllarını İNÖNÜ ve ECEVİT 'in ardında geçirdikten sonra nihayet amacına ulaşmış, CHP Genel Başkanı olmuş. Tam zevkini çıkarmaya başladığında bir KASET ile tüm emekleri boşa gitmiş, mecburen liderlikten ve Genel Başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştır. CHP yine de kendisine sahip çıkmış ve hasta olmasına, felç geçirmesine rağmen yine milletvekili yapmıştır. TBMM'ne sadece bir kez, yemin etmek üzere gelmiş, bir daha hiç görünmemiştir. Ancak, pek ihtiyacı olmamasına rağmen VEKİL MAAŞINI içine sindirerek almaya devam etmektedir. Tabii ki bu onun sorunudur. Ancak, asıl sorun geçtiğimiz günlerde ortaya çıkmış, sevgili kızı ASLI BAYKAL-babası etkili olmadığını söylesede pek ikna edici olmamıştır- hem CHP üyeliğinden istifa etmiş, hem de CHP'yi ve yönetimini acımasızca eleştirmiştir. Sanırsınız ki iktidar partisine katılmış sıradan bir bireydir. Son derece önemli, DEMOKRASİ sınavı verecek ülkemizde seçimler yaklaştığında yapılan bu girişim kendisine çok yakışmış, üzerine CUK oturmuştur. Yakın gelecekte AKP'ye katılırsa sanırım hiçbirimiz şaşırmayız. Üstelik babası Deniz Baykal'ın, Erdoğan için neler yaptıkları, ülke siyasetine Erdoğan'ı hediye etmesi unutulmamışken.  Deniz Baykal ve kızına, yeniden çıkmaya çalıştıkları ZİRVE yolunda başarılar (!) dilemek boynumuzun borcudur. Tabii ki onlar zirveye ulaşırlarsa, yaşanacak bir vatanımız kalmış olursa.
* RECEP TAYYİP ERDOĞAN ; 20 yıldır ülkeyi yöneten, rejimi bile değiştirip TEK ADAM olmayı başaran AKP GENEL BAŞKANI ve günümüz Cumhurbaşkanı olan ERDOĞAN halen zirvededir. Zirvededir ancak, son yıllarda İRTİFA kaybetmekte, hızla düşmektedir. Kafa üzerine çakılacak uçak gibidir şu günlerde. Ancak, kendisi henüz bu durumun farkında değil galiba. Eğer farkına varmazsa çok geç olacak fark ettiğinde. Yalnız, ben her ne kadar böyle değerlendirsem de, aslında farklı bir noktadan da bakmaya çalışıyorum. 20 yıldır yaptıklarını bilerek, isteyerek, plânlayarak yaptığını daha ağırlıklı olarak düşünüyorum. Çünkü iyi niyetli bir lider ülkesini bu duruma düşürme sürecinde yanlışlarını görüp, hatalarını kabul ederdi. Peki bilerek ve isteyerek yapma noktasında yetenekleri yeterli mi ? Ben olmadığını düşünüyorum.  Sanki davul boynunda da, TOKMAK başkasının elinde duruyor gibi.
Her neyse, bunları neden yazdım, hatırlatmaya çalıştım ?
Çünkü, her iktidarın, özellikle her diktatörün, örgütünü ve ülkesini tek adam olarak yöneten her liderin zaman içinde hastalandıklarına, GÜÇ hastalığına yakalandıklarına inanıyorum. Ve bu hastalığın ne yazık ki ülkemizde tadavisi yok.
Hepimiz, tüm yurttaşlar, yurtseverler olarak, ülkemizin çok partili hayata geçtiği günden günümüze kadar  yaşananları, liderleri bir kez daha hatırlamalıyız.
Ve SANDIĞA gitmek 
" NASİP " olursa yaşadıklarımız ile, gerçekliğimiz ile gitmeliyiz. 
İPİN UCU KAÇMADAN, GÖREVLERİNİ ZİRVEDE BIRAKMAK İSTEMEYENLERİ BİZ KALDIRALIM KOLTUKLARINDAN !
Ne dersiniz ?

Bu yazı 484 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum