Hepimizin birbirimize belki de en çok sorduğumuz sorudur; Ne olacak bu memleketin hali?
Neden sorarız peki? Hiç hoşnut olmadığımız için, gidişatı hiç beğenmediğimiz için, her gün daha da yoksullaştığımız için, her gün demokrasiden, cumhuriyetten biraz daha uzaklaştığımız için ve korku bacayı sardığı için. Sorar da dururuz!
Çözüm arıyor muyuz peki? Ne gezer. Bir avuç çılgın, hatta bir avuç dinozor denilen 68 ve 78 kuşağının gençleri(!) dışında arayış içinde olanlara da pek rastlamıyoruz.
Bu sütunlarda hemen her hafta eleştiriler yapıyor, “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusunun cevabının örgütlü mücadeleden geçtiğini, “bu memleket” dediğimizin kendi vatanımız, içinde yaşayanlarında bizler olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. “Memleketi” bu hale getirenlerin de yine kendimiz olduğunu haykırıyoruz. Düşmanı sadece dışarda değil, içerde aramamız gerektiğini söylüyoruz.
“Ne olacak memleketin hali?” sorusunu bize sorduran gelişmeler nelerdir peki?
*Yaklaşık 75-80 yıldır Cumhuriyete karşı duruş sergileyenler, karşı devrimciler var bu memlekette.
*Yine yaklaşık 72 yıldır başta NATO olmak üzere Amerika sevicileri var bu memlekette.
*Ne zaman ilericiler, devrimciler harekete geçse tepelerine balyoz gibi inenler oldu bu memlekette.
*Üç defa kanlı darbe yapıldı bu memlekette.
*12 Mart ve 12 Eylül faşist darbeleri ile binlerce gencimizin hayatı karartıldı bu memlekette.
*Tüm iktidarların yarattığı enflasyon-devalüasyon, faiz-rant sarmalları ile halk yoksullaştırıldı, bir avuç zengin daha da zenginleştirildi bu memlekette.
*Yeraltı-yerüstü zenginlikleri, madenler, topraklar, fabrikalar satıldı bu memlekette.
*Ne idüğü belirsiz milyonlarca insan “mülteci” adı altında dolduruldu, halen dolduruluyor bu memlekete.
*”TEK ADAM” yönetimine geçildi bu memlekette.
*Her şey iki dudağının arasında bu “uzun tek adamın” bu memlekette.
*Konuşulamaz, eleştiri yapılamaz oldu bu memlekette.
*Seçilmiş yöneticilerin yerine KAYYUMLAR atanır oldu bu memlekette.
*Diplomasızların yönettiği, diplomasız olduğu halde “Ben şuyum, ben buyum!” diyebilenlerin elinde oyuncak oldu bu memleket.
*Şakşakçıların, yalakaların, el pençe divan duranların sözünün geçtiği bir yer haline geldi bu memleket.
*Cumhuriyet ilkelerinden eser kalmadı bu memlekette.
*Hızla şeriat devletine, ümmetleşmeye gidiyor bu memleket.
Daha yazacak çok şey var aslında. Ve hepimiz her şeyi görüyor ve biliyoruz doğal olarak. Çünkü içinde yaşıyoruz. O halde neden hala birbirimize soruyoruz “Ne olacak bu memleketin hali?” diye?
Sorunu yaratanlar bizler değil miyiz? Yanlış yapanlardan hesap sormayan, beğenmediği iktidarları değiştirmeyen, demokrasi talebini haykırmayan, bana necilikten, bana bir şey olmazcılıktan kurtulamayan, devamlı yanlış yaparak değişik sonuç bekleyen bizler değil miyiz?
Bugünü yaşarken dünü arar duruma geldik. Yarın ise bugünü arayacağımız kesindir. Artık düşünecek vakit kalmamıştır. Ne iktidardan değişmesini bekleyebiliriz, ne de muhalefetin uyanmasını. Hem iktidarı destekleyen taban kendilerinin de yoksullaştıklarını, demokrasiden uzaklaşıldığını görmeli ve kendi yöneticilerine bir ders vermeli, hem de muhalefetin tabanı kendi yöneticilerine “Bunca olanlardan sonra ne bekliyorsunuz?” sorusunu sorup “bizleri uyutmayın”, “bizlere fren olamayın” demelidir.
Bu memleketin hali, yani devasa sorunları ne HELALLEŞME ile ne de YUMUŞAMA ile çözülemez. Kararlı duruşla, mücadeleyle ve tabii ki bedeller ödenerek çözülecektir.
Çocuklarımızı savaşlara, yoksulluğa, hastalıklara, cinayetlere kurban vermek, tacizlere, tecavüzlere uğramalarını istemiyorsak, kadınlarımızın öldürülmelerine hayır diyebileceksek, ülkemizi yabancı istilasından kurtulmasını talep edeceksek ve en önemlisi CUMHURİYETE VE DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKACAKSAK; artık “NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?” demekten vazgeçip, ÖRGÜTLÜ MÜCADELE İÇİNDE YERİMİZİ ALMALIYIZ.
Ne dersiniz? YAPABİLECEK MİYİZ?