Bu sabah oturdum penceremin önüne, Sinop’u seyrettim, Sinop’u düşündüm. Bir yandan da nasıl aklıma takılmışsa şu parçayı mırıldanmaya başladım; Aşkın mahpushane, İçinde ben mahkûm. Saçların parmaklık, Gözlerin gardiyan oldu. İçinde ben ziyan oldum. Sanki Sinop için yazılmıştı. Aslında yarım asır, yani 50 yıl önce, 18’li yaşlarda delicesine tutkun olduğum bir parçaydı. Sadece anılarda kaldı o yıllar, acısıyla tatlısıyla.
Her neyse! Üç haftadır depremle yatıp, depremle kalkıyoruz. Bölgede yaşananları çok yazdık, çizdik, konuştuk. On binlerce can gitti, yüzbinler yaralandı. Yuvalar yıkıldı, dağıldı. Hem de bizler tarafından seçilen basiretsiz, çıkarcı, sadece kendini ve yandaşlarını zengin ederek ülkeyi çıkmaza sürükleyen siyasi iktidar eliyle.
Bu arada Sinop’u da unuttuk. Neler yapıldı, neler yaşandı? Eğrisiyle, doğrusuyla, güzeliyle, çirkiniyle!
*Depremin ilk günü dayanışma örneği sergilendi tüm kentte. Valilik ile Sinop Belediye Başkanlığının birlikte, ortaklaşarakbaşlattığı yardım kampanyası K. Sami Paşa Spor Salonunda toplandı. Onlarca TIR malzeme, AFAD ekipleri, İtfaiye, Sinop Off Road ekibi ve gönüllüler bölgeye gönderildi. Bir takım organizasyon eksiklerine rağmen dayanışma devam ediyor.
*Aynı gün Sinop Emek, Barış ve Demokrasi Platformu olağanüstü toplanarak, aldığı karar gereği merkezi Diyarbakır'da bulunan Demokrasi Platformuna nakdi yardımlarını ileterek depremzedelere doğrudan ulaşmış oldu. Sinop’a gelen depremzedelere ise her türlü yardımı yapmaya devam ediyor.
*Ve bu günlerde Sinop Kent Konseyinin gerçekten taktir edilmesi gereken bir dayanışma örneği var. Sabahattin Ali Kültür Merkezinde toplanan ihtiyaç maddeleri depremzedelerin evlerine kadar ulaştırılıyor, merkeze gelen depremzedeler ise ihtiyaç duydukları malzemeyi alabiliyorlar. Ayrıca depremzede çocuklar Sinoplu akranları ile çeşitli etkinliklerde buluşturuluyor. Kent Konseyi Başkan, yönetici ve çeşitli meclis gönüllülerini yürekten kutluyorum.
*Bir güzel haberde Danıştay 6. Dairesinden geldi. Samsun İdare Mahkemesinin ÇED raporu için verdiği olumlu kararı bir hukuk dersi vererek bozdu. Böylece Sinop Nükleer Santral mücadelesinde yeni bir zafer kazanılmış oldu. Tüm emeği geçenleri kutluyorum. Hep söylediğimiz gibi; Nükleere inat yaşasın hayat!
*Sinop Üniversitesi Rektörlüğünün SİNOP KENT ORMANI içinde yapmayı amaçladığı ve taşeron olarak Cami yaptırma Derneğini kullandığı CAMİ projesi kapsamında, KENT ORMANI sahasında beş dönümlük alan içinde yüzlerce ağacın kesilmesi ile ilgili olarak Sinop Emek, Barış ve Demokrasi Platformu olayın takipçiliğini kararlılıkla sürdürüyor. Rektörlüğün Platforma gönderdiği yazıda tahrifat yaparak basına servis edilmesi ile ilgili olarak Sinop Cumhuriyet Savcılığına SUÇ DUYURUSUNDA bulunulmuştur. Ayrıca Platformun yazılarına süresi içinde cevap vermeyen Sinop Orman Bölge Müdürlüğü ve Orman İşletme Müdürlüğü için de SUÇ DUYURUSUNDA bulunulmuş, aynı zamanda Orman Genel Müdürlüğü ve CİMER’e gereğinin yapılması için başvurular yapılmıştır. Bir cami uğruna yüzlerce ağacın kesilmesinin ve KENT ORMANININ TAMAMEN YOK EDİLMESİNİN önüne mutlaka geçilecektir.
*Bir kez daha hatırlatmamda yarar var diye düşünüyorum. Bilirsiniz, testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur. Biz testiyi kırmadan konuşalım, yazalım, UYARALIM istiyorum. Ülkemiz depremler ile beşik gibi sallanıyor. Her depremin bir başka depremi de tetiklediği bilinmekte ve bu günlerde de yaşanmakta. Geçen yazımda da yazmıştım, KUZEY ANADOLU FAY HATTI büyük kırığı ve depremi en son 17 AĞUSTOS 1668 yılında gerçekleşmiş. Yani 355 yıl önce. Erzincan’dan Bursa’ya kadar yıkılmadık yer kalmamış. Ve bilim insanları bu fay hattına dikkat çekiyor, önlem alınmasını istiyorlar. Ayrıca sinsice yaklaşan bir başka tehlikenin Karadeniz içinde buluna faylarda olduğunu düşünüyorum. Ki son haftalarda Samsun ve Sinop açıklarında irili ufaklı depremlere DİKKAT diyorum.
Penceremden bakıp düşündüğüm şeyler bunlar. Bazıları hoş ve umut verici, bazıları ise düşündürücü ve iç karartıcı. Ama hepsi gerçek ve yaşamımız içinde olan şeyler.
Aşkım mahpushane’ nin şu dizeleri de vardı; Keşke seni tanımamış, Keşke sevmemiş olsaydım. Zincire vurulmuş gibi, Sana bağlı kalmasaydım. Diyorum Sinop için, ama olmuyor. Sevmişiz bir kere.
Öyle değil mi sizin içinde? NE DERSİNİZ?