Son günlerde hepimizin gözleri önünde özellikle ülkücülere yapılan saldırılar dikkat çekici. Kamuoyunca bilinen olaylar arka arkaya gerçekleşti. Bunlar sadece duyduklarımız.
Örneğin; Ankara Çukurambar’da Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı SİNAN ATEŞ öldürüldü. Olay öylesine karmaşık hale getirildi ki, sanıklar tutuklandı, olayın en önemli sanığı daha sonra serbest bırakıldı, bir diğeri halen bulunamadı (!), MHP ve ülkücü camiadan uzun zaman bir tepki ve açıklama gelmedi, tepkiler çok cılız kaldı vs. Hâlbuki Sinan Ateş cinayeti sıradan bir iç hesaplaşma, bir ticari (!) anlaşmazlık ile açıklanamaz. Özellikle de Sinan Ateş’in MHP Genel Başkanlığına aday olacağı söylentileri varken.
Bu tür saldırı ve cinayetlere özellikle seçimler öncesinde DİKKAT!
Sinan Ateş cinayetinden hemen sonra, ertesi gün bir saldırı haberi daha yayımlandı. İnsan Hakları Derneği eski Genel Başkanı ve eski milletvekili AKIN BİRDAL’a yapılan ve ağır yaralanması olayında AZMETTİRİCİ olarak hüküm giyen ve cezası infaz edildikten sonra serbest kalan SEMİH TUFAN GÜNALTAY’a silahlı saldırı yapılıyor. GÜNALTAY yara almadan kurtuluyor saldırıdan ve olay gündemden kalkıyor. GÜNALTAY camiada önemli bir isimdir ve yine DİKKAT diyorum.
Ve son olarak iki gün önce Mersin’in Anamur ilçesinde Ülkü Ocakları İlçe Başkanı MEHMET SATAR’ın arabası gece yarısı yakılıyor. Olay yine ülkücü camiaya yöneliktir ve DİKKAT çekicidir.
Seçim öncesi bu tür saldırı ve cinayetler devam ederse sonuçta OHAL kaçınılmaz olacaktır. Ve bu tür olayların planlı bir şekilde ve tek merkezden olabileceğini daha önceki yıllardanbiliyoruz, o günleri tüm açıklığı ve acısıyla yaşadık.
Son günlerde SADAT tüm ihtişamı (!) ile yine ortaya çıktı ve CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu açıktan TEHDİT etti ve SADAT’IN patronu bu eylemin planlı olduğunu söyleyecek kadar da yüzsüzleşti. Sayın Kılıçdaroğlu kendilerine gerekli cevabı vermiştir. Ancak siyasi iktidar tarafı yine sessiz kalarak tehdidi bir anlamda onaylamaktadır.
Cürmü kadar yer yakabilecek bu tür örgütler şimdiye kadar onlarca yurtseveri, devrimciyi, sosyalistleri katletmiş olmalarına rağmen yok edememişler, susturamamışlardır. Bu tür örgütleri çok ciddiye almamak, ancak yine de dikkat ederek önlem almak gerekir. Ellerindeki kan kurumadan yeni eylemlere geçecekleri belli olan bu yapıların arka planlarını görmek, destekçilerini doğru tespit ederek gerek ittifaklar, gerek güç ve eylem birlikteliklerinde daha DİKKATLİ olmak gerekir.
Gerek ülkemizi üs haline getiren yerli ve yabancı mafya çetelerinin hesaplaşmaları, gerek siyasi kişi ve kurumlara yapılan saldırılar, tehdit etmeler çok önemli bir seçim arifesinde artarak devam etmektedir. Aman DİKKAT!
Bir başka konu, siyasi iktidarın halkı yoksullaştırma operasyonu sonucu enflasyonun azması, paramızın pul olması, alım gücünün azalması ile KUYRUKLARIN artış göstermesidir. Halkımız Soğuk-sıcak, yaz-kış demeden temel ihtiyaç maddelerini alabilmek için saatlerce kuyruklarda ömür tüketmektedirler.
Peki, neden bir siyasi iktidar çok önemli seçim öncesi bu görüntülerin oluşmasına seyirci kalır? Çünkü kendileri ve yandaşları için hazineyi hortumlamak, servetlerine servet katmak amacı ile halkın üzerinde korku ve baskı uygulayarak seçimleri her türlü kazanarak iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Yani gözlerini karartmışlar iyice.
Son açıklamalara göre Mayıs ayında yapılması muhtemel seçimler için gerek halkımız, gerekse tüm muhalif güçler örgütlü olarak hazırlıklı olmalıdır.
OHAL KOŞULLARINDA YAPILAN SEÇİMLER DEMOKRATİK VE MEŞRU SEÇİMLER OLARAK KABUL EDİLEMEZ.
FACEBOOK YORUMLAR