14 Mayıs günü ülkemizin geleceği için yurttaşlar olarak çok önemli bir karar vereceğiz. Ya daha öncelerini saymazsak, son 20 yılın siyasi iktidarına ve onun diktatörlük anlayışına uygun CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE artık YETER diyeceğiz, ya da “ AZ OLDU YAPTIKLARINIZ “ deyip yeniden yol vereceğiz.
Aslında konuşulacak, yazılacak çok şey var AKP iktidarı hakkında. 20 yıldır yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz, örnekliyoruz, kanıtlıyoruz ama sonunda yine bizim korktuğumuz başımıza geldi ve bu günleri gördük.
Şimdi önümüzde çok kısa bir süre kaldı ama yine de “ düşünmek “ için yeterli bir süre olduğunu düşünüyorum. Artık geçmiş seçimlerde yaptığımız hataları yapmayalım derim. Artık değişime mutlaka ihtiyacımız olduğunu düşünerek ve denenmişleri tekrar tekrar denemekten vazgeçerek yeni ufuklara, yeni umutlara yelken açalım derim. HAK için, HUKUK için, ADALET için, ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ için, TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE için, BOL ÜRETİM için, HAKÇA BÖLÜŞÜM için, BİLİMSEL VE PARASIZ EĞİTİM için, PARASIZ SAĞLIK için, İŞÇİLERDEN, KAMU ÇALIŞANLARINDAN, KÖYLÜLERDEN, ESNAF VE ZANAATKÂRLARDAN, EMEKLİLERDEN, KADINLARDAN, ÇOCUKLARDAN, YAŞLILARDAN yana bir düzen için bu kez DOĞRU SEÇİM YAPALIM DERİM.
9 NİSAN günü milletvekili adayları belli olacak. Biliyorum ki sonuçlar bir kısmımızı hayal kırıklığına uğratırken, bir kısmımızı ise mutlu edecek. Bir kısmımız küserken, diğer kısım heyecanla kolları bir kez daha sıvayacak. Ancak, ne olursa olsun yine önümüze konulan isimler için sandığa gideceğiz. Yine aday adayları arasından hiçbir siyasi partinin üyeleri ÖN SEÇİM ile tercihlerini yapamadılar. Bir kısmı yaparmış gibi göründü, bir kısmı EĞİLİM YOKLAMASI yaptık dedi ancak, son sözü yine GENEL BAŞKANLAR söyleyecekler. Ne kadar DEMOKRATİK değil mi?
Eğri oturup doğru konuşalım. Elbette ki milletvekili aday adayı olmak her yurttaşın hakkıdır. Adaylığa yürümekte en doğal hakkıdır. Ancak, adaylık için başvuru yapanlar önce kendilerini bir tartmak zorundadırlar. Ülke yönetimine talip olanların bilgi birikimleri, görgü ve terbiyeleri, eğitim düzeyleri, anlama ve ikna yetenekleri, partilerinin tüzük, yönetmelik ve programlarına hâkimiyetleri, anayasa ve yasalara hâkimiyetleri, halka güven verecek karaktere sahip olmaları gerekmektedir. Milletvekilliği bir MESLEK değildir. Ne yazık ki, bu saydığım özelliklerin hiçbirine sahip olmayan veya çok azına sahip olan aday sayısı o kadar çok, bir başka deyişle bu özelliklerin tümüne sahip olan aday sayısı o kadar az ki. Ve milletvekilliğini bir MESLEK olarak gören adayların sayısı o kadar çok ki. Bu adaylar meclise girdiklerinde sadece Genel Başkanlarının işareti ile el kaldırıp indirmektedirler. Böylece ülkeyi yönettiklerini zannedip, bununla övünebilmektedirler.
Tüm bu olumsuzlukların önüne geçebilmenin yolu demokratik yolla yapılacak ÖN SEÇİMLER olmalıdır. Bunu hemen hemen hiçbir Genel Başkan ve Parti Yönetim kadroları istemezler. Çaresi nedir? diye sorarsanız, “HAK VERİLMEZ ALINIR “ ilkesinden hareketle yine parti ÜYELERİ tüzüklerini olabildiğince demokratik yapıya kavuşturarak yapabilirler derim. Aksi takdirde kimi zaman ülkeyi diktatörler yönetir, kimi zaman ise birazcık iyileştirmeler ile yine parti üst yönetimi. Sonuç, sömürü düzeni devam eder.
Yine de öncelikli görevimiz, önümüzdeki seçimlerin ve sandıkların güvenliğinin sağlanması konusunda yurttaş olarak üzerimize düşen görevi yapmak, oylarımıza sahip çıkarak bu iktidardan kurtulmak olmalıdır.
Yukarıda ne demiştik? AKP iktidarının ülkeye verdikleri zararlar saymakla tükenmez. Ancak, onları 20 yıldır iktidarda tutan bizlerin suçumuz da, günahımız da az değil.
Belki suçlarımızın çoğunu affettiremeyiz ama yine de “ ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEK KARDIR “ diyerek bu kez doğruyu bulalım derim.
NE DERSİNİZ?
DOĞRUYU BULACAK MIYIZ?
FACEBOOK YORUMLAR