Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar cinayet, gasp, hırsızlık vb olayları gazetelerin üçüncü sayfalarında okurduk. Büyük çoğunluğu bireysel suç haberleri idi. Yani, ya kan davaları nedeniyle, ya arazi anlaşmazlıkları nedeniyle, ya da namus meselesi nedeniyle cinayetler işlenir, hırsızlığı meslek edinmiş kişilerce soygunlar yapılır, mafyavari tipler gasp, kapkaç işleriyle uğraşırlardı.
Ya şimdi ? Ya günümüzde? Sekiz sütuna manşet oluyorlar her gün.
İnsanın kanını donduran suçlar işleniyor, “DUR DİYEN” yok.
*Bir insan, nasıl olur da henüz iki yaşındaki bebeği taciz eder, ölümüne sebep olur ?
*Bir anne, nasıl olur da altı yaşındaki çocuğu için verilen infaz emrine karşı susar ?
*Bir baba, nasıl olur da çocuklarını rehin alıp öldürür ?
*Bir dede, nasıl olur da torununa cinsel tacizde bulunabilir ?
*Bir erkek, nasıl olur da gelinine saldırıp çocuk sahibi olabilir ?
Bütün bunlar toplumun cinnet geçirmekte olduğunun birer kanıtı değil mi ? Bu suçların ve suçluların sayısı o kadar arttı ki, neredeyse hep birlikte kafalarımıza birer huni takıp gezeceğiz.
Neden suç ve suçlular bu kadar çoğaldı ? Akıl almaz vahşet, akıl almaz yöntemler ile suçlar işlenmeye başlandı ?
1.neden; ADALET VE HUKUK yok edildi. Suçlu yakalanıyor, adliyenin arka kapısından salınıyor. Polis yakalıyor, karakoldan salınıyor. Yetmedi, af yasaları çıkarılıp çıkarılıyorlar. Yetmedi, açık ceza evlerine gönderilip, devlet memuru gibi bayram-seyran, aylık izin-yıllık izin kullandırılıyor. İçişleri bakanı her gün hava raporu verir gibi yakalanan ele başlardan söz ediyor, ancak sonuçtan kimsenin bilgisi yok.
2.neden; ülkemiz yolgeçen hanına döndü. Nasrettin hocanın türbesi gibi sınırları açık kapılarında asma kilit var sanki. Kırmızı Bülten ile aranan uyuşturucu baronları geliyor VATANDAŞLIK alabiliyor. Afganlı taliban askerleri geliyor nerde kaldıklarını, ne işler yaptıklarını kimse bilmiyor. Suriyeli’ler ile zaten kanka olmuşuz.
3.neden; siyasi iktidarın politikaları gereği toplum tamamen eğitimsiz bırakılmış, korkutulmuş, sindirilmiş. Sonuçta korkunç bir AHLAKİ çöküntü başlamış. Anne doğurduğu çocuğunu, çocuk kendini dünyaya getiren annesini tanımaz olmuş. Baba, ekonomik baskılanma sonucu ailesine bakamadığı için bunalımlara girmiş. Delikanlı sevgilisini MALI gibi gördüğünden ayrılık talebinde, evli erkek kendisinden boşanmak isteyen eşini, namusuna dokunduğu bahanesiyle en acımasız yöntemler ile öldürür olmuş.
Yani neresinden tutsak elimizde kalıyor ülkemiz. Kendi mahallesinde, sokağında bile rahatça gezemez olmuşuz. Kimseye söz söylenmiyor. Gözümüzün önünde işlenen suçlara bile müdahale etmez olduk. Herkes canının derdine düşmüş.
Bir kez daha hatırlatayım; Hani bir büyüğümüzün (!) dediği gibi “bu gidişle daha neler göreceğiz, neler ?”. Tehlikenin büyüğü geride.
SAVAŞ’tan söz eden bir cumhurbaşkanı var bu ülkede. Ordusu, kozmik odası, sırları yok edilmiş, paralı askerlere, lejyonerlere teslim edilmiş ülkede yaşıyoruz.
Ülkeyi yöneten Cumhur İttifakı artık ulusu ÜMMET yapacağının, ANAYASA değişikliği ile TEK ADAM’ın ömür boyu ülkeyi yöneteceğinin, HİLAFETİ VE HALİFELİĞİ geri getireceğinin sinyallerini veriyor.
Biz ne yapıyoruz ? Değişeceğiz, yumuşayacağız, helalleşeceğiz, daha kibar olacağız diyerek günü kurtarmaya çalışıyoruz.
Muhalefete seslenmek istiyorum; “Bakın arkadaşlar, bu kafa ile gidersek ne kafamız kalacak kesilmedik, ne yıkılmadık ülkemiz, cumhuriyetimiz.”
Tarih önce şeriatçı iktidarları değil, ülkesini, cumhuriyeti savunamayanları yargılayacaktır.
Kalın sağlıcakla.