Ülkede siyaset ne zaman sıkışsa, ne zaman demokrasi adına bir adım atılması gerekse CHP mutlaka bir adım atar. Kendine zararı olacağını bilse dahi. Kuruluşundan çok partili düzene geçişe, o günden darbeler dönemine, darbelerden doğan AKP'nin Genel Başkanı'nın siyasi yasağının kaldırılmasına, MHP'den kopan İYİ Parti'ye 15 milletvekili vererek grup kurmasını sağlamaya ve seçimlere katılabilmesine ve 6'lı masa ile DEVA, GELECEK, DP, SP gibi partilerin bir araya gelmesi ile seçimlere girip 77 milletvekilinin seçilmesini sağlamaya yönelik adımların atılmasına kadar her dönemi yaşadık, gördük. Nelerin kazanıldığını veya nelerin kaybedildiğini yazacak değilim. Bunları tarih yazacaktır.
Biz şimdi günümüze bakalım. Sinop'ta adaylar kesinleşti. Görünen CHP, AKP ve İYİ parti'nin iddialı oldukları. T.İŞÇİ Partisi, SOL Parti ve YEŞİL SOL Parti'de doğası gereği iddialı partilerdir.
Cumhurbaşkanlığı yarışında, % 1-2 lerde bile olsalar sözde demokrasi adına yarıştıklarını söyleyen M.İnce ve S.Oğan varlar. Tabii ki yarışın asıl yarışmacıları Kılıçdaroğlu ve Erdoğan'dır. Şu ana kadar Sayın Kılıçdaroğlu'nun % 55-60 bandında yürüdüğünü görüyoruz ve seçimin 1. turda biteceğini öngörüyorum.
Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak yetmeyecek. Eğer bu tek adam rejiminden, bu diktatörlükten ve bu soygun düzeninden kurtulmak istiyorsak TBMM'de de çoğunluğu almak zorundayız. Sadece Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile ülke yönetilemez. İstenilen yasaların çıkarılması, daha da önemlisi Demokratik Parlamenter sisteme geçmeyi sağlayacak Anayasa değişikliği için gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi adına en az 360 üzeri milletvekiline ihtiyaç vardır.
Bu gerçekler ışığında gerek CHP ve ittifak ortaklarının, gerek Yeşil Sol Parti'nin, TİP'in ve SOL Parti 'nin sağlıklı düşünce ve strateji ile en fazla sayıda vekil çıkarmaları gerekir.
Sinop özelinde düşünürsek, geçen seçimlerin sonuçlarına baktığımızda AKP ve CHP'nin yine 1'er milletvekilliğini kazanacağını düşünebiliriz. Ancak, bu konuda CHP'nin biraz zorlanacağını düşünmemiz gerekir. Çünkü, İYİ Parti kendi adayları ile girmektedir seçime. Bu demektedir ki CHP çok daha fazla çalışmak, AK+MHP küskünlerinden, kararsızlardan ve fire vermeden tümüyle kendi üyelerinden oy almak zorundadır. Diyorum ki, keşke İYİ Parti ile ortak olarak ve güç birliği yaparak girselerdi seçime. Belki hayalcilik olacak ama ikiyi bile zorlayabilirlerdi.
Şimdi gelelim asıl konuya ; Biliyorum ki CHP üyeleri üst üste hayal kırıklıkları yaşadılar. Bende onlardan biriyim. Partimiz en demokratik yöntem olan ÖN SEÇİM ile adaylarını belirlemeliydi. Önceki seçimlerse olduğu gibi. Ancak, bırakın ön seçimi, eğilim yoklaması bile sağlıklı yapılamamış, Genel Merkez kendi ölçülerinde (!) adayları belirleyerek önümüze koymuştur.
Her ne olursa olsun, aday belirlemelerde neler etkili olmuşsa olmuş, şimdi bunları tartışmanın bir yararı olmayacaktır.
Biliyorum ki, aramızda çok kızgınlar, kırılanlar, küsenler var. Sadece aday belirleme yöntemine değil, beğendiği aday adayını seçememe özgürlüğünün elinden alınmasına da değil, aday seçiminin yanlış olduğuna inananlar sert tepki koyuyorlar.
Ben biraz farklı düşünüyorum. Evet, ön seçim mutlaka olmalıydı. Evet, il ve ilçe yönetimleri üyelerin talepleri karşısında daha sağlam durmalılardı. Evet, bu konuda Genel Merkeze karşı, taleplerinin yerine getirilmesi konusunda daha baskıcı olmalılardı. Evet ama, tüm bunların olabilmesi için öncelikle ÜYELER daha ısrarcı, kararlı, yaptırım gücü olan eylemlerde bulunmalılardı. Gruplar olarak değil, hep birlikte tüm üyeler olarak direnç gösterilmelilerdi. Eğer çıkan sonucu beğenmiyorsak öncelikle üyeler olarak özeleştirimizi yapmalıyız diye düşünüyorum. Ve bundan sonra ki seçimler için ders alması gerekenler varsa önce biz üyeler bu dersi almalıyız.
Şimdi yapmanız gereken ise, CHP 'yi birinci parti yapmak, TBMM'de en fazla milletvekiline sahip parti konumuna getirmek, hükümete destek verecek siyasal güce sahip olmak gerek. Şimdi duygularla değil, mantıklı hareket etmek gerek.
Kızgınlıklar, kırgınlıklar, küskünlükler bir yana bırakılmalı, deyim yerinde ise halının altına süpürmeli, hesaplaşmalar seçimlerin sonrasına bırakılmalı. Bu diktatörlük rejiminin değiştirilmesi, bu tek adamın gönderilmesi, bu faşist yönetime son verilmesi için her bir fazla milletvekiline ihtiyacımız olduğu unutulmamalı. Şimdi artık Sinop'ta en az bir milletvekilliği kazanmanın zamanı. Sonradan pişman olacağımız, çoğu AKP'lilerin dediği " keşke elim kırılsaydı " dememek için tüm CHP'liler olarak olanca gücümüzle çalışmalıyız. Ve bu birlikteliğimizi, gücümüzü, tutkumuzu, 75 yıl sonra ayağımıza kadar gelen İKTIDAR'ı ne kadar istediğimizi, ne kadar HAK ETTİĞİMİZİ göstermeliyiz tüm SİNOP'a, tüm ilçelerimiz ile birlikte tüm TÜRKİYE'ye.
Haydi CHP üyeleri GÖREV BAŞINA !
Haydi CHP'liler ÜYELİĞİMİZİN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEYE !
"Kurtuluş yok TEK BAŞINA, ya HEP BERABER, ya HİÇ BİRİMİZ !"
FACEBOOK YORUMLAR