“Her şey koca bir rezilliğin etrafında dönüp duruyor. Hepsi de memnun, böyle olması gerektiğinden eminler, ölene kadar devam etmeye razılar. Ama ben edemem”
Diyor TOLSTOY ve ben de memnun olmadığım toplulukların içinde olmak yerine kendi yönümü çizip, onur ile gittiğim yolda devam edeceğim. Bu yaşıma kadar kimsenin karşısında eğilmedim, kimseye kendi çıkarım için el açıp söz söylemedim. İnandığım yolda, kendi doğrularım ile var oldum ve var olmaya da devam edeceğim.
2023 yılında iki seçim atlattık. Bu seçimlerde de atmış yıldır yaşananların bir tekrarını yaşadık. Muhalefetteki insanların yaşadığı hayal kırıklığını yaşamadım. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyordu ve ben de kılavuzu aramaya çalışmadım.
Seçimler bitti ve baktım ki; parti içinde yenilginin verdiği şok ile sesler yükselirken, medyada hiç durmadı ve iktidara söyleyemeyecekleri her sözü muhalefete söyledi ve söylemeye de devam ediyorlar. Yapılanlar doğru mu? Evet doğru ama bu doğrular söylenirken kırmadan, ötekileştirmeden, partiye maddi manevi her türlü emek vermiş insanları yok edip, kendi koltuğunu korumak için yapılan davranışlar ve sözler ile olmamalı idi. Yenilenler bir kenara çekilmeyi bilmeli, istifa mekanizmasının olmadığını söylediğimiz partiler gibi davranmamalı idiler. Olmadı ve ne yazık ki bundan sonra da olmayacak gibi duruyor. Genel başkanlar, il, ilçe teşkilatları kendilerini çok başarılı görüp, koltuğuna daha sıkı sarılıp, istifa etmek yerine, yapılan yanlışlara doğru imiş gibi sarılmaya, koltuğunu kaybetmemek için bin takla atmaya devam ettiler. “ Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir” sözünü kimse kendine örnek alıp, ayını yanlışlarla farklı sonuç beklemeye devam ediyorlar.
“Ben deli miyim ki aynı hataları yaparak farklı sonuçlar bekliyorum” diye soruyorum kendime.CHP’de söz hakkına sahip olduğunu düşünenler değişim diye tutturdu gidiyor. Değişim şart ama bu değişimin kişi isimleri ile olmayacağını ( Genel Başkanın, vekillerin, yöneticilerin, parti Meclisi, Merkez Yürütme kurulunun ) kimsenin bilmiyormuş gibi yapması, bilenlerinde seslendirmemesi çok acı.
Bir partide değişim isteniyorsa önce tüzükte (TC’NİN Anayasası ne ise bir partinin Anayasası tüzüktür) köklü bir değişim yapılmalıdır. On yıllar öncesinden kalan maddelerin olduğu gibi korunması yanlışların en büyüğüdür. Anti demokratik olan DELEGE sisteminin değiştirilmesinden başlanmalıdır. Delege sistemi tüm partilerde olduğu gibi CHP’NİN de kanayan yarasıdır. Bu yara kangrene dönüşmüş durumdadır. Kangren olmuş bir yaranın tedavi edilmesi imkânsız olduğu için kesilip atılması gerekir. Yerine daha demokratik olan üye bazında seçim sistemi getirilmelidir. Yüz yıllık bir parti üç beş kişinin insafına bırakılmamalı, tüm üyelerin bütün süreçlere katılması sağlanmalıdır. Bir partide DELEGE sistemi ortadan kaldırılmadanhiçbir yenileşme, hiçbir değişim beklenemez.
CHP’de kongre takvimi açıklandı. Seksen bir ilde adaylar ortaya çıkmaya başladı. Tabi ki Sinop’ta bu sürecin içinde. Küçücük ilimizde bile il ve ilçe yönetimlerine talip olan kişiler, delegelerini kendilerini belirleyeceğini seslendiriyorlar. Adayların delegelerini belirlerken ilk baktıkları şeyhangi üye bana biat eder, hangi üye beni eleştirir, hangi üyenin sesini kısamam vs. düşüncesi ile mahalle, ilçe ve il delegelerini belirleyecekler. Belirlenen delegeler bağlı oldukları adayların sözünün dışına çıkmayacak ve her şey aynı tas aynı hamam devam edecek. Böylece değişim diye sesini çıkartanlar ortada kalıverecek.
Seçim bittiği günden bu yana yaklaşık bir aydır başarısızlığın nedeni bir tek Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu imiş gibi davranılıyor. Altılı masadaki liderler bile CHP Genel Başkanını eleştiriyor. Oysa başarısızlık altılı masanın, bütün partililerin ve parti teşkilatlarınındır. Bunu konuşmaya tenezzül bile etmiyorlar. (Altılı masa kurulmalı mı idi) o da tartışmaya açıktır.
Kendi adıma milletvekillerinin ve basın mensuplarının partilerdeki delege sisteminin yanlışlığını dile getirmesini ve bu sistemin değiştirilmesi gerektiğine dair düşüncelerini açıklamaları gerektiğini beklerken bir arkadaşım “Boşuna bekleme hiçbir aday bu sistemi değiştirmek istemez. Çünkü her seçim döneminde seçmiş oldukları delegelerin kendini seçeceğini bilir” demişti. Galiba dedikleri doğru. Hiçbir kişi kendi iktidarını yitirmemek için kendine uygun olan maddelerin değişmesi için sesini çıkartmıyor. Beklemekten ve umut etmekten yoruldum. Bunca zamandır yaptığım konuşmalarım ve eleştirilerim kendi duvarıma çarpıp bana geri döndü. Belki birileri bu yazıyı okur da sesimi duyar diye umuyorum. (Yine umut dünyasındayım) Kim bilir belki ben de kendi içimde debelenip durmaktan kurtulmuş olurum.
FACEBOOK YORUMLAR