Türkan DİNÇER

Türkan DİNÇER

AÇIK KAPI
[email protected]

TAHTEREVALLİ DÜNYA

02 Eylül 2021 - 12:16


Diyelim ki;
Biz öldük, siz kaldınız.
Diyelim ki kurudu ormanlar,
Nehirler, yuvalarında kuşlar.
Diyelim ki
Ateş olup küller üfürdünüz memlekete.
Baktınız,
Kalmamış yakacak tek bir ağaç,
Sönmeyen ocak, akacak tek damla gözyaşı.
Sonra?
Geçip ortasına ölümün
Düğün mü kuracaksınız?
Diyelim ki kurdunuz,
Külden ağaçlar, uçmayan kuşlar,
Ağıtlar, bu ziftli yaslar sarmışken toprağı
Mutlu mu olacaksınız?
Bize nasip bunca kalp ağrısından
Size tatlı huzurlar kalır mı dersiniz?
Yazık!
Davaya ibadet diye diye
Toprağına ihanet edensiniz.
Lakin unutmaz toprak, göreceksiniz.
Yakan, yıkan, bozan,
Ölüm saçan ellerinizden ayırmayın gözünüzü.
Onlar boğacak sizi.
Yavaş ve acı içinde kesilecek nefesiniz,
Henüz gelmeden eceliniz.
Yaktığınız can kadar yanacaksınız.  Derya CESUR

Hatay ilimizde defne ve zeytinlik alanda çıkan yangınlar üzerine Derya Cesur (insan eli ile davet edilen daha büyük felaketlerin geleceğini bilmeden) bu güzel dizeler dökülmüş kaleminden. Her dize söyleyip de duyuramadığımız, haykırıp da dikkat çektiğimiz ama her haykırışın hakaret kabul edilerek tutuklandığımız, hesap sorduğumuzda vatana ihanet yaftası ile sosyal anlarda hakarete uğradığımız, uyarılara karşı “ yapacağımız işler için kimseden izin alacak değiliz” denilerek ötekileştirildiğimiz, her acı çığlığın, ülkenin refahı karşısında mutluluk çığlığı gibi algılanıp önemsenmediğimiz,  halkın kendisini temsil etsin diye gönderdiğimiz meclisin lav edilip tek adam sisteminin ülkeyi bataklığa getirdiğini söylediğimizde  “Ben gidersem ülke batar” (madem halkı duymuyorsunuz, aydınlar ve tarihçilerin büyük puntolarla bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK gitti ama ülke sapasağlam ayakta diye yazması gerekir) diyen, kendilerini hep yukarıda, hep dağın zirvesinde olduğunu düşünüp, aşağıdakileri önemsemeyen yöneticilerin olduğu dönemi büyük harflerle ne güzel anlatmış değil mi?  

Yukarı paragrafta bizi yönetmeye aday olmuş ve halkın oyları ile başa gelmiş insanların söyleiği sözleri duyduğumda Aşağıdakiler Yukarıdakiler, bir malikânenin çalışanları ile sahipleri arasındaki ilişkiyi anlatan 1971 ve 1975 yılları arasında çekilmiş olan diziyi anımsattı bana.  Orta direğin yok olup zengin ve fakirin var olduğu bir dönemde Yukarıdakiler ve aşağıdakiler dizisini anımsamam hiç de düşündürücü olmamalı değil mi? Fakat ben yine de kendi kendime düşünüp nasıl çıkartırız aşağıdakileri yukarı ya da yukardakileri aşağı ve nasıl kurabiliriz tüm canlılar arasında eşitçe yaşamı diyen soruları sorarken bulurken kendimi, cevapları veriyor bir yaşam ustası olan Bertolt Brecht’in sözleri veriyor cevapları.  Ne diyor Bir Yaşam Ustası olan Bertolt Brecht;

“İyice görüyorum artık düzeni. Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda, aşağıda da birçok kişi. Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya: “Çıkın buraya gelin ki, hepimiz olalım yukarıda. “Âmâ iyice gözlediğinde görüyorsun, neyin saklı olduğunu yukardakilerle, aşağıdakiler arasında. Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta. Yol değil ama. Bir tahta bu. Ve şimdi görüyorsun açıkça; bu bir tahterevalli tahtası. Bütün düzen bir tahterevalli aslında. İki ucu birbirine bağımlı. Yukardakiler durabiliyorlar orada, sırf ötekiler durduğundan aşağıda. Ve ancak; aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece kalabilirler orada. Yukarıda olamazlar çünkü, ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı. Bu yüzden isterler ki; aşağıdakiler sonsuza dek hep orada kalsınlar. Çıkmasınlar yukarı. Bir de aşağıda daha çok insan olmalı yukardakilerden. Yoksa durmaz tahterevalli. Evet, bütün düzen bir tahterevalli”

Aşağıdakiler bir kalksa ayağa, yukarıdakiler düşecekler tahterevalliden aşağıya ve hep aynı düzeyde kalıp konuşamayacak, karar alamayacak, yok edemeyecek, korkutamayacaklar hapisle, ekmeği ile oynamakla hiç kimseyi. Kabul ettiremeyecekler insan haklarına aykırı hiçbir yasayı.  Ve yine örnek alabilmeli insan, yaşamına uygulayabilmeli, cesaret edip el ele tutuşabilmeli erkeği kadını, bir marş gibi söyleyebilmeli Bertolt Brecht’un “dünyanın yabancı bölgelerinde yaşayan gözü pek erkeklerle yürekli kadınların serüvenlerine dört elle sarılanmalıdır” sözleri. Ve büyük bir direnç ile gönderttirebilmeli halk yakılan, yanan yerlere söndürsün diye ateşi helikopter ve uçakları. Siz değil biz büyüğüz ve Yukarıdayız diyebilmeli aşağıda gördükleri. 'Ben Öldürdüğünüz Çocuğun Annesiyim' Diyen bir Anneye “Ben mi Öldürmüşüm İyi Yapmışım” diyen güvenlikten sorumlu kamu görevlisinin ve ana muhalefet partisinin genel başkanına saygısızca “Çocuğuma Dokunma, Haydi Yürü, Yürü” diyen seviyesiz kişilerin sözlerini sorgulamayıp, ses çıkartmaz, her şeye evet derse esas yukarıda olduğunu bilmeden biat edenlerin var mıdır dövünmeye hakları.  

30 Ağustos Zafer Bayramı

Dünyanın en büyük kahramanlık destanlarından biri Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlandı. Düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruzu başlattı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, muharebeyi yönetmek üzere Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Afyon Kocatepe'ye geçip Tınaztepe'yi kontrol altına aldı. Ardından Belen Tepe ve Kalecik Sivrisi düşman işgalinden kurtarıldı. Büyük Kalecik Tepe’den Çiğiltepe'ye kadar 15 kilometrelik bir bölgede birinci hat mevzilerini ele geçirdi. 27 Ağustos Pazar günü Afyonkarahisar’ı kurtardı. 30 Ağustos sabahında Zafertepe Çalköy'de birliklere taarruz emrini verdi. Mustafa Kemal’in bizzat yönettiği Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş Deresi yolunun iki yanını tamamen sarıp imha edildi. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos günü zaferle sonuçlandı.
 Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinin 99. Yılı hepimize kutlu olsun.

Mustafa Kemal ATATÜRK’E hakaret edip, milli bayramları yok sayanların Ramazan Kurtoğlu’nun “Milli Bayramlarını kutlamayanlar Dini Bayramlarını kutlayacak vatan bulamazlar” sözlerini çok iyi analiz etmeleri ve ağızlarından çıkacak her sözcüğü tartarak söylemeleri gerekir.

Saygı ve sevgilerimle iyi okumalar dostlar..  
 

Bu yazı 918 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum