Ah Kadın;
Saçlarına değil beynine geçirilmiş örtü
Göremiyorsun karanlığı algılamıyorsun ışığı
İnanmıyorsun inanmak istemiyorsun
Sürüklenerek götürülmek istendiğin
Dehlizlerin derinliğini
Ah kadın;
Kâğıttan değil çelikten
Hapsedilmek istendiğin duvarların
Dönüşmeye çalışsan çiviye dönüşemez
Düşersin nemden çürümüş lataların üstüne
Paslanır çakılmazsın balyoz inse üstüne
Bir kuytu açmak istesen duvar diplerinde
Fare pisliğidir her bir köşe
Tiksinir uzanamazsın
Sinek olup konmak istesen
Başının üstünde salınan lambaya
Yanar bacakların bırakırsın izlerini
Fısıltı olup kaybolur kanatlarının sesi
Duyamazsın
Tortop olup koyarsın kafanı dizlerinin üstüne
Dövünürsün
Ah kadın;
Her bir kırbaçta kan oturur tenine
Algılamaz parmakların bedenindeki yarayı
Aynaya baksan kırpamazsın kirpiklerini
Göremezsin gözlerindeki morlukları
Gül suyu döksen silemezsin bedeninden
Şehvetin esiri olan salyalı ağızların lekesini
Her bir somurmada meme uçlarına toplanan kan
Süt değildir veremezsin bebene
Pusula değildir dayaktan çürümüş damarların
Gideceğin yolu bulamazsın
Örtmeye çalışsan yamalanmış düşlerinle
Çıplak kalan tenini
Kirlidir parçalar örtemezsin
Uyan uyuma kadın;
Uyanık kalıp koru haklarını
Haykır benim olan hak benimdir diye
Seni sen yapan kimliğini
Verme başkası ol diyenlerin eline
Uyanmaz, devam edersen uyumaya
SEN, SEN olamaz kendini kaybedersin unutma…
Dünyanın kuruluşundan bu yana ezilmek istenmiştir kadın. Yok sayılmış, nüfus sayımlarında damdaki hayvanlar bile sayılırken kadın sayılmamış, namusuz ve şerefsizlerin yaptığı davranışlarda kadın cezalandırılmış, taşlanmış, anlı canlı toprak altına gömülmüş, kendi başına hareket etmesi yasaklanıp yanında aileden bir erkek olmadan bir yerden başka bir yere gidişi yasaklanmış, saçı uzun aklı kısa damgası vurularak söz söyleme hakkı elinden alınmış, fiziksel güçsüzlükleri nedeni ile sokaklarda dövülmüş, öldürülmüş, sürüklenmiş, tecavüz edilip taciz edilmiştir.
Cumhuriyet kurulup yönetim saraydan halka geçtikten sonra Türkiye’de kadın, insan yerine konularak eğitim alma, seçme seçilme hakkı verilerek, söz söyleme, düşüncelerini paylaşma, her türlü alanlarda var olma hakkı anayasal olarak kabul edilmiş kadın insan olma kimliğine sahip olmuştur.
Fakat 2016 yılında yapılan referandum sonucunda yönetim yeniden halktan alınarak saraya verilmesi sonucunda, tek kişinin verdiği kararlar ile İstanbul sözleşmesinden çıkılmış, taciz, tecavüz ve katli vacip görülerek kadın eski karanlık dünyasına götürülmek istenmekte ve ne yazık ki bu kadar olumsuzluklar karşısında birçok kadınımız kendi yok oluşuna ses çıkartmamakta sessizce kabul etmektedir.
Buna en son örnek Sezen Aksu'nun yazdığı şiir nedeni ile yapılan linç girişimi, gazeteci Sedef Kabaş'ın Çerkez bir atasözünü ekranlarda söylemesi ile Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesi ile tutuklanması.
Sen ben o demeden kadın uyumaktan vazgeçip derhâl uyanmalı ve kendisi istemeden verilen her türlü haklarına sahip çıkmalı, sesini yükseltmelidir. YOKSA GELECEĞMİZDEN umudumuz hiç kalmayacaktır.
FACEBOOK YORUMLAR